Veysi Dündar: NASRETTİN HOCA DA “EKONOMİST”DİR
24 Kasım 2021BEN ZATEN İNECEKTİM
Berat Albayrak’ın “Dolar 10 lira olacak ülke batacak diyorlar” sözünün üzerinden birkaç yıl, doların 12’ye çeyrek kalmasından sadece 1 gün geçti.
Ekonominin freni patlak, şanzımanı dağınık, kaportası göçük ama iktidara göre bütün bunların bir sebebi var.
“Biz bunu yaptık ama sorun bakalım niye yaptık?” diye konuşuyor Erdoğan.
Maaş hariç her şeyin fiyatının dövize endeksli olduğu, hammadde fakiri enerji bağımlısı, teknoloji üretmeyen bir ülkede döviz fiyatları artınca ne olur?
Bu sorunun cevabını bilmek için ekonomist olmanıza gerek yok ama kendisine “ekonomist” diyen bir Cumhurbaşkanının bu soruya cevap vermede gösterdiği eksikliğin bedelini tüm ülke öder.
Ödüyor…
Hemen aklımıza Nasrettin Hocamız geliyor.
Ne demişti sevgili karakaçanından düşen hocamız.
“Ben zaten inecektim.”
Şimdi de dövizin ipini kaçıran iktidar “biz zaten yüksek kur istiyoruz” diyor.
Peki o zaman maaşını dolarla almayan, parasını TL mevduatına, hazine bonosuna, borsaya yatıran vatandaşın günahı ne?
Üstelik döviz almış başını gitmişken, enflasyonu da kendi hesaplıyor ve enflasyon yaratmayan devalüasyonu dünya ekonomi literatürüne armağan ediyor.
Bence bu büyük başarıyı mesela Mücahit Birinci kitap haline getirip Nobel komitesine sunsun. Kesinlikle Nobel Ekonomi ödülü alır.
Tabi Nobelciler dış güç oldukları için ödülü vermeyecekler ama Türk Dünyası Nobeli garanti.
MR BEAN’IN MONALİSA’SI GİBİ EKONOMİ
Ülkemizin bir dönem korku filmine benzeyen bir gündemi vardı, ülke gündemi giderek bir Mr. Bean filmine döndü.
Hani Mona Lisa’nın üstüne su döküp resmi yok ettiği meşhur sahneyi her gün yeniden yaşıyoruz.
Türkiye’de günümüz dijital teknolojilerinin hiçbir ana girdisi üretilmiyor. Üretilse dahi bunların maliyetlerinin tamamı dünyada aynı değer üzerinden hesaplanıyor. 1 lira 100 dolar olsa da 100 lira 1 dolar olsa da bir mikro chip’in fiyatı değişmiyor.
Zaten işin geldiği vehameti ölçmek için uzağa gitmeye gerek yok. Edirne’ye, Meriç kıyısına gitmek kafi. Kapıkule’den akın eden Bulgarlar kendi ülkelerinde litresi 25 liradan doldurdukları depolarını, 8 liradan doldurmak için geliyorlar ülkeye.
Bir arkadaşım anlattı. Bulgaristan’da en beğenilmeyen, kol işçisinin aylığı 1.500 leva. 1 Leva 6,5 lira. Binali bey yapamaz ben onun yerine çarpayım. Bu 10.000 lira ediyor. Asgari ücretin tabanı 10.000 lira olmuş durumda Bulgaristan’da. Bu parayla Bulgaristan’da sürüneceğine geçiyor sınırdan ciğerini köftesini yiyor, arabasının bagajını ve deposunu dolduruyor. Ver elini Şumnu, Filibe, Varna.
Suriyeli 9 milyon mülteci yetmedi, ülkemiz 9 milyon Bulgar’ı da bağrına basmaya hazır. 15 Milyon Yunan, pek çok milyon Balkanlı da bu kadayıf dolmasının kokusunu alırsa ülkemiz bölgesinin tüketim cenneti olur kısa sürede.
Burada tek sorun boşalan rafları doldurmak için yapılması gereken üretim. Ambalaj kağıdından, plastiğine, meyve sandığına kadar her şeyin fiyatı dünyada “aynı dolar”. Bakın daha ürünün kendisinden bahsetmedim. Gübresinden, yemine, ilacına her şey döviz cinsinden fiyatlanıyor.
Tamam Mehmet-Ayşe-Fatma-Ali-Hüseyin size Türk parası ile marabalık yapacak. Ona vereceğiniz maaşı sıfıra bile düşürseniz (ki zaten fiilen düşürdünüz) yine de satılan her bir malın yerine yenisini koyamayacaksınız. Koymak için o parayı ödeyecek, o maliyete katlanacaksınız.
Erdoğan faizi bırakın 15’e 1’e bile düşürebilirdi ve dolar 1 kuruş bile artmazdı.
Bunu ülkeye demokrasi sözü vererek yapabilirdi.
Otoriter, kendine demokrat sistemi sonsuza dek sürdürmek ve faizi düşürüp ülkeyi iyileştireceğini sanmak.
Erdoğan’ın bırakın ekonominin kitabını yazmayı ekonomi hakkında en ufak bir fikri bile olmadığını bize gösteriyor.
Nasrettin Hoca’nın torunları olarak merkepten düşüp “ben zaten inecektim” diyen bir yönetime çok şaşmayız.
Ama onlar da Hoca’nın şu hikayesini iyi bellesinler…
Nasrettin Hoca’nın karısı ölmüş O da; “Ölmeseydi boşayacaktım” demiş…
Analiz, Veysi Dündar 22.11.2021