Sosyal Medya

Veysi Dündar: ERDOĞAN ERDOĞANA KARŞI

29 Kasım 2021

1970’ler biterken Dustin Hoffman ve Meryl Streep’in oynadığı bir film Oscar da dahil pek çok ödül toplamış döneme damga vurmuştu.
Filmin adı “Kramer Kramer’e Karşı” idi.

Bugünkü kuşakların pek aklı kesmese de o yıllar dünyanın tamamının tek bir filmi konuşabildiği monokrom zamanlardı.

“Kramer Kramer’e Karşı” bizde de kendi kendini yiyip bitirenler için, tipik bir ifade olarak kayıtlarda yerini aldı.

Erdoğan 1970’ler biterken daha 26 yaşında bir “mücahit” olarak eminim bu filmin adını çokça duymuştur. Seyrettiğini pek tahmin etmiyorum.

Aslında Erdoğan derli toplu kaç sinema filmi izledi yada bir tane izledi mi bilmem.
Muhakkak ki eski Türk filmlerinden çokça izlemiştir o yılların pek çok insanları gibi.
Ama sinema koltuğunda kendiyle baş başa bir filmi adam akıllı izlemiş olsa eminim bugün farklı şeyler konuşur olurduk.

Lakin 1979’dan tam 42 yıl sonra bir film çekilse adı “Erdoğan Erdoğan’a Karşı” olurdu.
Kendi kendini tüketen tüm enerjisini yokoluşa doğru kullanan bir siyasetçi için, bundan daha iyi tanımlama olmaz zaten.

Erdoğan’ın Türkmenistan dönüşü tek görevleri, Erdoğan’a haklı olduğunu söylemek olan pseudo-gazetecilere söylediklerini okuduğunuzda hissettiğiniz tek ve yalın duygu bu “tükenmişlik” oluyor.
Erdoğan’ın anlattıkları gerçeklikle kopukluk boyutu bir yana, Erdoğan’ı Erdoğan olma noktasına getiren hemen her şeyi de reddetme manasına geliyor.

Tabii burada soruyu soran sözde gazetecilerin kurdukları cümlelerin içine gizlenen propaganda makinesinin de payını göz ardı etmemek lazım.

Düşünsenize bir gazeteci sorusunu kurarken şu cümlelere neden ihtiyaç duyar :
– Vesayet odaklarını derinden sarsan uygulamalar
– Ezber bozan bir söylem
– Bir sıkıntı yok aslında
– Sizi hedef almanın ötesinde sizin seçmeninizi, sizi destekleyenleri hedef alma
– Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısına terör örgütü FETÖ ve PKK’dan olumlu çağrı geldi
– Bu siyasal kültürümüzde olmayan bir şey
– Sizin dünya çapında verdiğiniz 19 yıllık bir mücadele var, bir emek var.
– Siz el atınca coğrafyadaki birtakım ülkeler bunu gündem ettiler.

Erdoğan’ın cevaplarına soru soran gazeteciler için normal olan bu ifadeler ülke yönetiminde istikrar için en ağır tehdit aslında.

Erdoğan’ın ekonomi alanında başarılarının olduğu dönemde yani 2002-2013 arasında Erdoğan’ın yine favori gazetecileri vardı ama bu şekilde taraf olmuş gazete ve gazeteciler bulunmuyordu.

Erdoğan sadece iktisadi sahadaki performansı ile basındaki yandaş gazeteci sayısı arasında bir korelasyon kursa, “ben nerde yanlış yaptım?” sorusunun da cevabını bulacaktır.

Erdoğan’ın “Güç zehirler” “Mutlak Güç Mutlak Zehirler” anekdotunda yer aldığı gibi, mutlak gücün altında ezildiğini artık daha da yüksek sesle söylemeliyiz.

Erdoğan kendi doğrularını halka tazyikle kabul ettirebileceğini ilk defa Gezi Parkı’na AVM yapma projesi ile ortaya koydu ve burada karşısında bir muhalefet buldu.
Bu muhalefetin manasını ve halk iradesine karşı durmanın zararlarını anlamamakta direndi.
2015 Haziran seçimlerinde Halk bir kez daha sarı kartı gösterdi.
Gezi ile beraber çift sarı kartlı duruma düşmesine rağmen yine de kuralına göre oynamak konusunda isteksizdi.
Araya önce Kürt jokerini koydu, bu da kafi gelmedi, 15 Temmuz darbesi tüm karanlığı ile 2. Joker olarak sonsuz bir oyun alanı verdi.

Bütün bunlar siyasi istikrarsızlıktı…

Erdoğan kendi kurduğu iktisadi düzenin sallandığını fark etmişti.
Gücü elden kaçırmamak için gücün tamamını elde etmek gerekiyordu.
Bahçeli’nin açtığı kanal tam da buna hizmet ederek Erdoğan’ı “tek adam” yönetimine taşıdı.

2016’dan 24 haziran 2018’e kadar geçen süre aslında eldeki tüm kaynağın sonuna kadar kullanıldığı süreç oldu.
Mehmet Şimşek’in şapkadan çıkardığı son tavşan olan KGF’nin yarattığı sanal büyüme bile, seçimleri kazanmaya yetmedi ki mühürsüz oyların gölgesine sığınıldı.

Ülke bugün Erdoğan aynı şeyleri yapmaya devam ederse, bırakın 3 ayı 333 yılda bile iflah olmayacak bir ekonomik kaosun içinde tutsak.

Paramız o kadar değersiz ki daha fazla değer kaybedemiyor…

Bir Leva 7 lira olmuş, 17 lira mı olacak?
Bulgaristan’da halk ülkede altın madeni bulunmuş gibi bir refah yaşıyor.
Tek sebebi bu ülkenin parasının pul olması.

Bulgar vatandaşına 100 dolar vize koysanız kapıda bir haftada 100 milyon dolar kazanırsınız.

Erdoğan’ın tek bir rakibi var. O da kendisi.
Erdoğan kendi kendini yok eden bir mitolojik nesneye dönüşmüş durumda.
Bu gidişe dur diyecek aklı selim içinse etrafında ondan beslenen hiç kimseden hayır yok.

Erdoğan o çok kızdığı muhaliflerin onu durduracak ve yok oluşa engel olacak yegane çare olduğunu öğrendiği zaman, hem bizim hem de onun için çöküş sona erecektir.

Analiz, Veysi Dündar 29.11.2021

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları