Veysi Dündar: AKP İKTİDARIN SAHİBİ Mİ ESİRİ Mİ?
10 Mayıs 2021“İnsanoğlunun sayılıdır günleri, yapıp ettikleri bir yel esintisidir ancak”
Gılgamış Destanı’ndan
AKP görünüşte İktidarda ama Muktedir olan kim?
AKP’yi kabaca Erdoğan ve tüm diğer AKP’liler olarak 2 ana gruba ayırsak yanlış olmaz sanırım.
Bir tarafta 70’lerden kalan ideolojik bakiyesini tahakkuk etmek için sonsuz bir liderlik hevesindeki Erdoğan, diğer tarafta Erdoğan’ı tam da onun istediği biçimde hep en yukarıda tutmak için çaba sarfeden tüm diğerleri. Bu iki odağın ortak amacın etrafında durmak için gösterdikleri gayret Türkiye’de siyasetin mevcut halini de gösteriyor.
Bilirsiniz ; “Ölümsüzlük” arayışı insanlık tarihine mal olmuş hikayelerle anılır. Bunun en bilinen örneği Uruk Kralı Gılgamış’tır. Ölümsüzlük arayışındaki bu kralın maceraları çağlar boyunca anlatılır ama ana fikri şu cümlede özetlenebilir bu hayalin :
“İnsanoğlunun sayılıdır günleri, yapıp ettikleri bir yel esintisidir ancak”
Gılgamış’dan sonra akla gelen ölümsüzlük hikayeleri arasında en bilineniyse kuşkusuz ruhunu şeytana satan Dr. Faust’un öyküsüdür. Faust’un meşhur alıntısı ise şudur :
“Gözünüzden perdeyi kaldırın da şeytanı nasıl sevindirdiğinizi ve onun sizinle nasıl eğlendiğini bir görün.”
Sonuçta insanlığın modern tıbbın yardımıyla hayatı uzatmada sağladığı başarıya karşın “ilanihai yaşam fantezisi” pek de rağbet görmemektedir. Hatta doğanın ve Tanrının kurallarını hiçe sayması itibariyle lanetlenmektedir.
Diğer tarafta siyasette de ölümsüzlük arayışı yani mutlak ve ilanihai iktidar tıpkı fani ömürde olduğu gibi makbul görülmemektedir.
ABD kendi ülkesini yönetecek başkan allame de olsa 8 yıldan fazlasına müsaade etmemektedir
İngiltere’de Thatcher 11 yıl Fransa da Mitterand 14 yıl liderlik yapmıştı. Dünyaya yön veren ülkelerin azami iktidar süreleri bu şekildeyken ülkemizde Erdoğan’ın İstanbul Belediyesini kazanmasından bu yana tam 27 yıl geçti.
Özal reformlarıyla güçlenen Belediyeler arasında İstanbul’un yeri özeldir. Burayı alan Türkiye’yi almış demektir. Bu hesapla 27 yıldır, tek başına iktidar hesabıyla tam 19 yıldır ülkeyi tek başına yönetmektedir Erdoğan.
19 ya da 27 yıl ve bunun üzerine eklenmek istenen ilave yıllar yukarıda verdiğimiz örnekler dikkate alındığında bir tür “siyasi ölümsüzlük” manasına gelmektedir.
AKP/Erdoğan bu uzun yolculuğun ilk dönemini aslında Goethe’nin Faust’una benzer bir pazarlığın tarafı olarak kolaylamıştı. 15 Temmuz’dan sonra “milletten af dilenerek” rücu edilen ittifak aslında kuraldışı oynamanın en acı örneğiydi.Kuraldışı oyun, halkın Haziran 2015 seçimlerinde artık “AKP= Erdoğan”’ı en azından tek başına istemediği noktada farklı bir pazarlıkla sürdü. Seçime düşman giren iki parti, seçimin ertesi gününde kol kola girerek halk iradesinin tecellisinin önüne geçti.2015-2019 arasında kendi kuralına uymadan yapılan seçimlerle iktidar hem devam etti, hem de gücünü mutlaklaştırdı. Mühürsüz yumurta satmak yasakken, mühürsüz oylarla sistem varlığını korudu.
Son olarak 2019 yerel seçimlerinde bütün büyükşehirleri (veya büyükşehir merkezlerini) kaybetmesine rağmen olağan demokrasilerde olması gereken güvenoyu gereğinden de kaçtı. Oysa ki doğru olan erken seçimle İstanbul’u Ankara’yı AKP’den alan halka, tam olarak düşüncesini sormaktı.
Özet olarak aslında AKP/Erdoğan siyasi varlığını idame etmek için kural ve demokrasi dışı yöntemlere başvurmaktan hiç kaçınmadı.
Eskiden ağırlıkla sosyalist doğu Avrupa’da şimdilerdeyse çok daha sınırlı coğrafyalarda gördüğümüz “siyasal ölümsüzlük iksirinin” yan etkileri gayet acıdır :
“İksiri içtikçe önce ekonomiyi tarumar ediyorsunuz. Döviz kurunuz sizden 10 kat daha cılız ülkelerin karşısında tirtir titriyor. Ancak bir bağımlı misali “siyasi ölümsüzlük” için çaba harcamaktan yine de vazgeçemiyorsunuz.
Bunun temel sebebi iktidarın bileşenlerinin hali. Bir tarafta iktidarda tutulmak istenen tek bir kişi, diğer tarafta onun iktidarda kalmasıyla var olabilen geri kalanlar.”
Bu ilişki düzeninde iktidarın sahibi değil esiri olmuş bir yapı sizi sarıyor.
Oysa nasıl ki sonsuza kadar yaşam insanlığın tekamülünü yok edecek bir tehditse, sonsuza kadar iktidar da ülkelerin gelişimini yok etmektedir.
İnsanlar hiç ölmeyeceklerini bilseler, arkadan gelecek yeni nesiller için kıllarını kıpırdatır mı? Her yeni nesilin enerjisi ve üretkenliği dünyayı bugün gördüğümüz teknolojik ileri noktaya taşıdı. Bir bayrak yarışı gibi insanlık kendisinden önce yaşayanların bıraktığı dünyayı geliştirdi. Siyasette de iktidara yapışıp kalmanın sonucu gelişmenin durmasıdır. Gitmemek üzere iktidarda oturanların gelecek kaygıları ve kendilerinden sonra gelenlere mesuliyet duyguları ortadan kalkar.
Bugün Türkiye’nin tereddütsüz en büyük sorunu meşruiyetini yitirdiği halde bunu zorlama yöntemlere idame eden yönetme tercihidir.
AKP, “Erdoğan ve onu hep iktidar görmeye mecbur bir dar kadro ” ile tarihin tam zıddını kanıtladığı bir projenin peşinde ülkenin tüm ayarlarını sonuna kadar zorlamaktadır. Bu projenin var olmak için bu zamana değin denemediği yöntem kalmamıştır. Bundan sonra ancak kendini tekrar edebilir.
Fakat herkes iyi bilir ki:
“Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç elde edeceğini sananları bekleyen sadece hayal kırıklığıdır.”
Analiz, Veysi Dündar 9.5.2021