Erol Taşdelen: Pandora Papers belgelerinde bankalar niye yok!
11 Ekim 2021Deutsche Welle Türkçe kısa adı ile DW günlerdir PANDORA PAPERS yazı serisine başladı. İddiaya göre 14 kaynaktan derlenen 6,4 milyon doküman, 2,9 milyon görsel, 1,2 milyon e-mail, 467 bin excel tablosu, 1 milyona yakın diğer belge olmak üzere toplam 11,9 milyon belge (2,94 TB veri demek) incelenerek dünya üzerindeki para ve gayrimenkul hareketlerin izi sürülüyor.
Uluslararası Araştırmacı Gazetecilik Konsorsiyumu (ICIF) ve medya ortaklarıyla çok sayıda siyasetçi, üst düzey kamu görevlisi ve iş insanının yanı sıra dünyaca ünlü yıldızların ve sporcu gibi isimlerin vergi ödemekten kaçındığını ortaya çıkardı. İlk açıklanan isimler bile buraya medyanın ve kamuoyunun dikkatini çekmeyi başardı.
Şimdilik kimler yok ki; Julio Iglesias, Kolombiyalı yıldız şarkıcı Shakira, Elton John, Ringo Starr, Claudia Schiffer, Roberto Mancini, Angel di Maria, Manchester City’nin teknik direktörü Pep Guardiola, Mario Vargas Llosa … bitmedi; Çekya Başbakanı Andrej Babis; IMF’nin eski direktِörü Dominique Strauss-Kahn; ICIJ Direktِörü Gerard Ryle; Ürdün Kralı II. Abdullah; Çek Cumhuriyeti Başbakanı Andrej Babis; Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro; Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair; Eski bir McKinsey & Company danışmanı olan Hollanda Maliye Bakanı Wopke Hoekstra; Eski Fransa Maliye Bakanı ve Uluslararası Para Fonu Başkanı (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn; Kenya Cumhurbaşkanı Uhuru Kenyatta; Kongo Devlet Başkanı Denis Sassou; Dubai Emiri ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin başbakanı Muhammed bin Raşid el-Mektum; Pakistan Maliye ve Gelir Bakanı olan Şevket Tarin; Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy; Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyev; Şili Devlet Başkanı Sebastián Piñera; Bahreyn başbakanı Şeyh Halife bin Selman el Halife; Fas Kralı 6. Muhammed; Kolombiya’nın eski devlet başkanı Andres Pastrana; Eski Peru Cumhurbaşkanı Pablo Kuczynski; Kolombiya Cumhurbaşkanı César Gaviria…
Listede Türk firmaları ve Türk vatandaşı olan patronlar, siyasiler, sanatcılar da var.
Rönesans Holding; Cengiz Holding; Çalık Holding şimdilik isimleri çıkan Holdingler. Şahıs olarak kimler yok ki; Ahmet Çalık, Mehmet Cengiz; Hazan Revna Demirören; Fikret Tayfun Demirören; Mehmet Ali Yalçındağ ; Turgay Ciner; Hüsnü Özyeğin; İpek Kıraç; İnan Kıraç; Zeki Türkkan; Zeki Türkkan; Burak Öymen; Erol Yılmaz Akçal; Ali Ahmet Kocabıyık; Ayşe Zeynep Kocabıyık; Zeynep Hamedi; Fatma Tuba Yazıcı; Fettah Tamince; Halis Komili; Halit Narin; Mehmet Kutman; Mehmet Hattat; Kemal Tahir Güleryüz; Vildan Güleryüz; Erhan Kamışlı ; Muzaffer Yıldırım; Reha Muhtar; Ahmet Nur Çebi; Mehmet Ali Ilcak; Zeynep İlkay İnanoğlu; Türker İnanoğlu…
Belgeler ne anlama geliyor?
Belgelerde ismi çıkan / çıkacak olanlar için iddiaya göre üç konuda yoğunlaşıyor. Birincisi; kazandıkları ya da kaynağını henüz belgeleyemedikleri paraları ülkelerin dışına çıkararak kendi, eş, akraba, küçük yaştaki çocukları adına mülk alımları yapmak. İkincisi; ülkelerin dışında Vergi Cennetlerine yoğun şekilde nakit hareketi ile para çıkarmak ve ülkelerinde vergi ödememe yoluna gidilmesi. kısaca yurt dışına para kaçırma. Üçüncüsü; ticaretleri işlemler vergi cenneti ülkelerde kurulan firmalar üzerinden yürüterek, yüksek kurumlar vergisinden kurtulma yolluna baş vurulması.
Ülkenin haritada yerini gösteremez hesapları var
Firma merkezlerinin ve hesaplarının bulunduğu ülkeleri haritada yerini sorsanız gösteremeyecek insanlar var. Başlı başına bu bile işi aracıların yaptığının kanıtı. Vergi cennetleri olarak bilinen; Bahamalar, Cayman Adaalrı, Panama, Belize, Liberya, Virgin Adaları, Man Adası, Liberya, Monako, Malta, Şeyseller, Mauritius’u kaç kişi gösterebilir. Türkiye bu paraların kaçışını önleyemiyor ama geri getirin “nereden bulduk diye sormayacağız” diye kaçıncı Varlık Barışı çıkarıldı takip edemez olduk. Vergi kaçırandan hesap sormayacaksın, kaynağı belli olmayan paralara kucak açacaksın sonra da uluslararası arenada “ülkenin imajı sarsılıyor, güven duyulmuyor” diye şaşıracaksın. İşi takip edenler hiç şaşırmıyor aslında. Sıcak para ihtiyacı üzerine ülke ekonomisini oturtursanız, Neden – Sonuç ilişkisi durumu aslında, para gelsin de nereden gelir ise gelsin pozisyonu alırsınız. Bir ülkeye karapara aklama merkezi imajı oturur ise bunu kolay kolay silemezsiniz.
Bankalar niçin yok?
Bu yazının konusu aslında isimleri çıkan Holding ve patronlar değil? Sıradan bir olayda, adi saldırıda bile “azmettiren var mı” diye sorgulanırken bu belgelerde gördüğümüz henüz ana azmettirenlerden olan banka isimlerinin geçmemesi. İşlemler bankalar üzerinden yapılıyor ama ortada banka ismi yok. Gerçi yayınlanan isimlerde banka patronu olanlar da var ama asıl sorgulanması gereken bankalar bu işlerin neresinde? Çok mu masumlar? Benim görüşüm tam da merkezdeler. Zira Bankaların içinde olmayan hiçbir vergi kaçırma; para aklama / kaçırma işlemi bulamazsınız.
Bankalar offshore şubeleri aracılığı ile vergi kaybını teşvik etti
İsmi açıklanan şahıslar şimdi çıkıp “ben offshore işlemlerini bilmezdim. Turuncu, yeşil, mavi, kırmızı banka geldi bize offshore şubelerini kullanmaları halinde kullanılacak kredilerde nasıl az vergi ödeyerek karlı çıkacağımızı anlattı, biz işin buralara geleceğini bilemedik” derse ki ben tam da öyle olduğunu düşünenlerdenim; bu kişilere ne diyeceğiz! Bu durumda haklı olan geniş bir kitle çıkar kesin. Kağıt üzerinde bazen firmanın mevduatını bile offshore şubelerinde gösterip sanki yurt dışından kredi kullanıyormuş gibi gösterildi mi bu ülkede, gösterildi. Bu işlemlerden vergi kaçırmaya azmettirip devleti zarara uğratmaktan bir soruşturma oldu mu; ceza alan banka CEO’su duydunuz mu? Hayır! Bu kredi yönü, bir de mevduat yönü var!
Mevduatta da benzer senaryo işledi
Kredilerde bankalar müşterilere nasıl daha az vergi ödeyerek kredi kullanabilecekleri yolunu gösterdiler de mevduatta olmadı mı? Tabi ki oldu. Vatandaşın yurt içi hesaplarındaki mevduatı offshore şubelerde gösterildi. Bu sayede daha fazla faiz geliri sağlayacaklarını vaat ettiler. Devlete verilmesi gereken faiz gelir vergisi de ödenmemiş oldu. Üstelik bu bankalardan bazıları offshore şubelerinde gösterdikleri mevduatı Londra Simsarlarına satarak ciddi paralar kazandı; bu simsarlar da döviz üzerinden Türkiye’ye operasyon çekmeye kalktılar iyi mi! Bizim paramızla bizi vurmaya kalktılar açıkçası. 2020 yılındaki yurt dışı banka ve bazı finans kurumlarına gelen yasakları hatırlayalım, hepsinin altında bu simsarların önünü kesmek için yapılan karşı operasyonlardı. Tabi medya gücünü de elinde bulunduran bankalar koro halinde “bu rekabete, piyasa sistemi işleyişine aykırı” şarkıları söylese de kamu otoritesi orada dik durdu. Ama bunu bile açıkça söyleyemediler. Karşısında devasa bir güç vardı çünkü.
PANDORA PAPERS’de bankalar çıkar mı?
PANDORA PAPERS’de yayınlanan tüm işlemlerde nakit para hareketi söz konusu ama bu işlere aracılık yapan bankaların ismi nedense hiç geçmiyor. Açıkçası devam eden açıklamalarda banka isimleri de yer alır ise beni de şaşırırım. Her bankanın yasalara uygun çalıştığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Örnek mi : Bazı bankalar son 1 yıldır tam gaz DCD (Dual Currency Deposit) mevduat toplamaya çalışıyor veya DCL (Dual Currency Loan) krediler vererek kamunun koyduğu döviz kredi yasaklarını deliyor. Bankalardaki BDDK Murakıpları (Denetçileri) bunları raporlamıyor ise ne iş yapıyorlar merak ediyorum. Bunları raporlayıp da üst yöneticiler harekete geçmiyor ise o başka, o zaman Liyakat sorgulanır. Bankalar başlarına geleceği bildiği için bu tür işlemlerde tüm sorumluluğun müşterilere ait olduğu yönünde taahhütname alır. İki gün sonra bunlar da ortaya çıktığında yine firmaları suçlayacağız öyle mi? Yersen!
Sonuç: Yapan yanında yaptırana, yol ve yöntem gösterene, azmettirene, organizasyon içinde yer alanlara da bakarsak PANDORA PAPERS Belgeleri amacına daha çok ulaşmış olur, yoksa isimleri açıklanan firma ve şahıslar mağdur oldukları ile kalır; bu durumda da sacayağın bir bacağı hep havada kalacak!
Erol TAŞDELEN – Ekonomist www.bankavitrini.com