Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Yakan top…’
20 Ekim 2021Türkiye’nin ekonomik açmazları ve sorunları yakan top oyununa döndü. İktidar her sorun karşısında bir adreslendirme yapıyor, ama eskiden olduğu gibi muhatabı susup beklemiyor; itirazlar yükseliyor.
Kısa süre öncesine kadar sorun gündeme geldi mi bir suçlu bulunur, suçlanan kesim de korkudan sesini çıkaramazdı. Ama artık filmin tersine döndüğünün en açık kanıtı bu olmalı ki, herkes itirazını yüksek perdeden dile getiriyor.
Mesela enflasyon üzerinde etkili olan fiyat artışları… Kime fırsatçı denildi ve onların üzerine gidildiyse karşı tepki geldi. Asıl problemin üretimsizlik ve kamu eliyle yükseltilen maliyetler olduğunun herkes o kadar farkında ki, kimse susmuyor.
Benzer sorunları enerji maliyetlerinde tedarikçilerde, yansıtılamayan üretici enflasyonu farkında imalatçılarda, destek adı altında reklam yapılmaya çalışılan ama zaten sorunlu yapısı pandemide daha çok hasar alan esnafta itirazlar karşımıza çıkıyor.
Çalışanların maaş oranlarına itiraz ettiği, herkesin açlık ve yoksulluk sınırı ile gelirlerini mukayese ettiği, çiftçinin boynunu büküp, arkasını dönerek gitmek yerine, sorununu icra kağıtlarıyla ortaya koyduğu bir döneme geldik.
Öğrencilerin ev kiralarına itiraz ettiği, atanan gelişigüzel çapsız rektörlere karşı sesini yükselttiği, bürokrasinin karşı çıkışlarının arttığı bir ekopolitik ortam, Türkiye’nin neredeyse doğalı haline dönüştü.
Merak etmeyin yakında Bakanlar, iktidar milletvekilleri ve aidiyeti olan kişilerden de benzer çıkışların geldiğine şahit olacağız. Peki neden? Bunun birkaç sebebi var.
Bunlardan birincisi artık eski sahte övünmeler kimse tarafından karşılık bulmuyor. Yol diyorsunuz yola ödenen geç /geçme ücretleri, sağlık diyorsunuz hastanelerde alınamayan randevuları dile getiriyor vatandaş.
Eskiden bir ‘çıkar cep telefonunu’ sohbeti vardı. O da artık modası geçen ve bu tezle ortaya çıkanın demode olarak nitelendirildiği, çağ kaçıran olarak sıfatlandırıldığı bir aşamaya geldi.
Çarşıda, pazarda hiç kimse ortadaki ağır ekonomik tablonun sorumluluğunu kabul etmiyor. İkinci neden alım gücünün düşmesi. Zamlar bir yandan, dolar / TL cephesindeki büyük erimenin hayat şartlarına maliyet olarak yansıması ve kimsenin bu maliyeti kaldıracak gücü olmaması diğer yandan…
Üçüncü ve en önemli neden ise iktidar partisinin seçmeni dahil vatandaştan gelen söylenmeler. Çünkü bu sisteme geçerken toz pembe bir tablo vaat edilmişti. Bırakın işlerin iyiye gitmesini, kötüleşirken kontrolden çıktığı ve güç zehirlenmesinin alenen gözüktüğü ve tepki çektiği bir ortama gelindi.
İşte tüm bunları alt alta koyduğunuzda yakan top tüm bu sistemi öneren bir kişinin elinde kalıyor. Bu da paniğe neden olurken, gelişi güzel ve rasyonel olmayan kararlar alınması sonucunu doğruyor.
Ama bu öylesine bir kısır döngü ki, yapılan her hata tepkinin daha da büyümesine neden oluyor. Aslında ilk değil, son da olmayacak. Geçmiş iktidar dönemlerinde de aynı şeyler yaşandı.
En büyük gösterge de ne biliyor musunuz? Yapılan açıklamalara ve toplantılara bakın. Meydanlardan gala gecelerine dönüşmüş vaziyette. Gala gecelerinin özelliği nedir? Eş, dost gelir ve performans kötü de olsa alkışlar. Sahnedeki ise gerçekle ancak gişeye çıkıldığında tanışır. Bilmem anlatabildim mi?