Çetin Ünsalan: Adım adım yukarı
29 Nisan 2021Merkez Bankası enflasyon konusundaki ısrarcı tavrını sürdürürken, bir yandan da sürekli enflasyon öngörüsünü yukarı doğru revize ediyor. İki haneli rakamları görüyor ama enflasyonun nisan ayından itibaren de düşeceğini dile getiriyor.
Fakat açıklamayı doğru okuduğunuzda ürün fiyatlarının gevşemesinden, turizm gelirleriyle ekonominin dengelenmesine kadar temellendirdiği, ama gerçekle ilgisi olmayan bir dizi tutarsızlığı da beraberinde söylüyor. Dünyada ve Türkiye’de gıda fiyatları artarken, üretim maliyetleri yukarı doğru seyrederken ne yapılacak da enflasyon düşecek?
Beklenti yaratarak enflasyonun düşmesini hayal ediyorsak, zaten yüzde 30 arttırılan hedef bunu yalanlıyor. Yani hem enflasyon beklentiyle düşmez, hem de düşeceği söylenen enflasyon yüzde 30 revize edilmez.
Yüzde 30’u nereden çıkarttığımı soranlar olabilir. Çok basit, rakamlar küçük olunca bu ayrıntılar gözden kaçıyor. Bir önceki yıl sonu enflasyon öngörüsü neydi? Yüzde 9,4… Bunun neredeyse yüzde 33’ü kadar öngörünüzü revize edip, sonra da enflasyonun düşeceğinden bahsetmek en hafif tabirle çelişki oluyor.
Ayrıca halen üretici ile tüketici arasında yansıtılmamış yüzde 15 enflasyon farkını nereye koyacaksınız? Eğer iç piyasayı sıkılaşma adı altında daraltarak, düşen tüketimle fiyat artışlarını engellemek ve bu yolla enflasyonu aşağıya çekmek hedefleniyorsa, o tam bir fiyasko yaklaşım.
Zira bilhassa pandemi sürecinde Türkiye’de ortalama gelir sahibi insanlar, tüketimlerini zaten salt ihtiyaç maddeleriyle sınırlandırdılar. Yapılan araştırmalarda her 10 TL’nin 3 TL’sinin gıda harcamasına yapıldığının belirtilmesi önemli bir kanıt.
Yani düz mantıkla bile baksanız insanların bundan daha aşağıda tüketim yapması ancak aç kalmasıyla mümkün.
Diğer başlığa göz atarsak, yani iç piyasadaki hacim sorunuyla firmaların maliyetlerini yansıtamaması hedefleniyorsa, oranın çıktısı da iflaslardan işsizliğe, ödeme zincirindeki kırılmalardan kamu ve banka alacaklarında problem yaşanmasına kadar bir dizi sorunu beraberinde getirir.
Elbette geriye tek bir ihtimal daha kalıyor. Test sayısını düşürüp, vaka sayısını düşürmek istendiğiyle ilgili iddiaya nasıl cevap verilemiyorsa, kağıt üzerinde enflasyonun düşmesinin faydasızlığının da izahının yapılması gerekiyor.
Ayrıca öngörülere baktığınızda dolar kurunda hiçbir hareketin olmayacağı, jeopolitik risklerin yaşanmayacağı, üreticinin maliyetlerinin ekstradan artmayacağı hesap edilmiş. Ne güzel hesap kitap bu.
Acaba Merkez Bankası, bu öngörüleri ortaya koyarken, kendi tezine inanıyor mu? Musk’ın uzay çalışmaları sonuç verdi de, birileri Mars’a gidip oradan mı ülkeye bakıyorlar? Ortadaki fakirliği, düşen alım gücünü ve artan hayat pahalılığını görmüyorlar mı?
Rakamları düzeltmekle insanlar geçinebilir hale gelmiyor. Daha yılın ilk çeyreğinde verilen asgari ücretin açlık sınırında gezindiği bir ortamda bu açıklamalar ise tek bir işe yarıyor. Güvensizliği arttırmak…