Çetin Ünsalan Yazdı: Enflasyon nasıl düşer?
6 Temmuz 2021Türkiye ekonomisinde kurmaylar algı ekonomisine devam edip, meseleyi sadece faiz ve kur ekseninde rakamlardan ibaret görmeye devam ettikçe enflasyonda daha çok başımız belaya girer hale geliyor.
Haziran 2021 enflasyonu hem tüketici hem üretici bazında, gizlenmiş haline rağmen iç ve cep yakıcı oranlarda geldi. Daha da önemlisi üreticinin yansıtamadığı maliyet yüzde 25’i aştı.
Türk reel sektörü adım adım hiper enflasyon tadında yüksek oranlara doğru koşuyor. Öncelikle şunun altını çizeyim ki bu haliyle bile ne üreticinin ne de tüketicinin daralan gelirleriyle ayakta kalması çok zor.
Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı ise sıkı para politikası söylemi, faizle ilgili karışık aklı, dolar ile ilgili çaresizliği üçgeninde ne yapacağını bilemez bir halde umut tacirliği yapar noktaya geldi. Ama artık umut da vermiyor.
Zannediyorlar ki swap yollu maliyetli parayı sisteme sokarlarsa doları dizginleyip, piyasayı daraltırlarsa ve insanlara daha az maaş zammı verip fakirleştirirlerse enflasyonu düşürecekler.
Asıl büyük yanılgı burada başlıyor. Meseleyi insandan sıyırıp rakam meselesi yaparsanız, bir süre sonra istatistiklerle kendinizi kandırmaya, ardından da daha büyük iktisadi felaketlere zemin hazırlarsınız. Sürekli stagflasyona koştuğumuza yönelik uyarılarımın altında esasen bu çarpık yaklaşım var.
Peki ne yapmak gerekir? Öncelikle bu konuda bir öneri sunmak istiyorum ama uyararak. Belli bir sistem ve planlama dahilinde değil de, bunu eksik uygularsanız, enflasyonu tamamen kontrolden kaçırır ve kepenk indirirsiniz.
Yani Türkiye’nin çözümleri plansızlığı kaldıramayacak kadar sorunlarla muhatap olur hale geldi. Öyleyse adım adım enflasyonu düşürürken insanı ve reel sektörü temel alan açılımlar yapmanız şart.
Enflasyona neden olan maliyetlere baktığımızda doları bir kenarda tutarsak en kritik başlık gerçekten faiz. Ama iktidarın zannettiği gibi mevduat faizi değil. Ürünlerin üzerine binen vadenin faizi…
zaman peşin fiyatına taksitle yalanını bir kenara koymanın zamanı geldi. Kredi kartı ya da finans sistemi dışı taksitlendirmeye ihtiyaç duymayacak oranda insanların gelirlerini arttırsanız, daha ilk anda piyasadaki fiyatların üzerindeki fazlalığı almaya başlarsınız.
Reel sektör boyutunda da durum aynı. Teşvikleri sonuçsuz ve saçma alanlara finans kaydıran ve netice vermeyen yapılara yönlendirmek yerine, piyasada iki seneye yaklaşan vadelerin kısalması için kullanmak gerekiyor.
Piyasalarda vade sorununu çözer ve iç piyasada nakit döngüsüyle üreticiyi rahatlatıp, perakendeciyi de alışveriş ile dengeler iseniz, fiyatların içinde aylık bazda konulan faizleri aşağıya çekmeyi başarırsınız. Göreceksiniz ki bu yolla alışverişi frenlemeden de fiyatların enflasyona etkisini azaltacaksınız. Ayrıca nakit alışveriş her zaman gerçek ihtiyacı besler, varmış gibi gösterilerek yaratılan aşırı tüketimi değil.
Ardından bilhassa temel ihtiyaç maddelerinde ihracatı bir süre kontrol altına almak gerekiyor. Önce iç piyasanın ihtiyacı karşılanıp, yerli üretici desteklenirken, tamamlayıcı sektörler de imalat boyutuyla devreye sokulacak.
İthalat ancak gıdada ihtiyaç dahilinde ve geçici, teknolojide de katma değer sağlayıcı alanlarda yapılacak. İhtiyacınızı satmak yerine, içte üreterek tüketirseniz, zaten otomatikman dolar ihtiyacınızın da baskılanması düşecektir. Ayrıca içteki tedarik sağlandığından gerçek kapasite artışlarıyla, sağlıklı ve ederinde ihracatın önü açılacaktır.
Bir diğer kalem de vergiler… Fiyatların üzerinde her yerde fırsatçı arayan iktidar, en büyük maliyet kaleminin dolaylı vergilerle kendisi kaynaklı olduğunu fark etmek durumundadır. Yani enflasyonu dolar ya da girdi maliyetleri kadar arttıran bizzat ekonomi yönetimidir. Bundan vazgeçmek ve gelirden ya da kazançtan vergi almak ilkesini benimsemek zorundadır.
Şimdi ne yaptık? Tüketiciyi gelir olarak rahatlatıp peşin alışverişe yönelttik. Üretimden perakendeye vadeleri teşvikle besleyip piyasadaki vadeleri kısalttık. Gereksiz ithalatın önüne geçtik ve dolaylı vergileri düşürdük.
Bu yapı hem kalkınmayı esas alan bir büyüme, hem de gevşemiş bir enflasyonu getirecek, aynı zamanda doların TL üzerindeki baskısını da hafifletecektir. Elbette bunları yaparken elde edilen zaman sırasında da gerçek bir planlamayla, üretim ekonomisine geçip, teknolojiyi kullanarak verimliliği arttıracak yapılar kurmamız lazım.
Velhasıl kelam enflasyonu gerçekten düşürmek istiyorsanız, öncelikle yalan yanlış rakamlarla bunu başaramayacağınızı bilmelisiniz. Ya gerçek bir neşter vurursunuz ya da iki gün sonra stagflasyondan nasıl çıkacağımızı tartışırız.