Genel
Takan: ‘Aday olma günü geldiğinde Erdoğan’ın kendisi de istemeyebilir’
Satırların yerli yerine oturması için kısa bir hatırlatmayla başlamakta fayda var; 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Abdullah Gül’e aday olmaması için…
Satırların yerli yerine oturması için kısa bir hatırlatmayla başlamakta fayda var;
2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Abdullah Gül’e aday olmaması için Tayyip Erdoğan tarafından gönderilen ve helikopterle bahçesine indirilen “ikna” ekibinin içindeki isimlerden biri Hulusi Akar’dı…
★★★
Gazeteci görünümlü Fehmi Koru, 13 Ağustos Cuma günü “İktidar muhalefetin cumhurbaşkanı adayını merak ediyor; bense onların kimi aday göstereceği merakındayım” başlıklı yazıyı kaleme aldı. Meraktan mı yazdı acaba Koru bu yazıyı? İddiaya girerim ki, hayır!.. Israrımın nedenine açıklık getireceğim ama gazeteci görünümlü Fehmi Koru’nun o günkü yazısından bazı bölümleri de hatırlatalım;
“AK Parti’nin adayı
İktidar cephesinin muhalefetin adayı ile zihin jimnastiği yapması bana yersiz geliyor; onların şimdiden üzerinde kafa yormaları gereken şu soru daha önemli: Yapılacak ilk seçimde Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak?
MHP ‘’Bizim adayımız Tayyip Erdoğan’’ diyor, biliyorum.
Peki AK Parti’nin adayı kim?
Kimileri bu soruma çok ama pek çok şaşıracaktır, bunu da biliyorum. Yine de yazacaklarımı ciddiye alsalar iyi olur.
Daha önce yazdığım için ayrıntıya girmeyeceğim: Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olmasının önünde ciddi bir anayasa engeli var. Anayasaya göre, bir kişi, ancak iki dönem cumhurbaşkanlığı yapabiliyor. Tek istisna TBMM’nin seçim tarihini erkene almasıdır; anayasa ancak o zaman iki kez seçilmiş cumhurbaşkanının yeniden aday olabilmesine imkan sağlıyor (Anayasa m. 106). Anayasa metni arada sistem değişikliği yapılmış olmasını bu kuralı geçersiz kılacak bir gerekçe olarak görmüyor. Metnin ifadesi çok açık.
Tek sorun bu değil AK Parti açısından.
Son zamanlarda Tayyip Erdoğan’ın ekranlara da yansıyan bir yorgunluk hali var. 20 yılın ağırlığı ‘doğal aday’ sayılan Erdoğan’ın üzerinde fena halde hissediliyor. Anayasal engeli aşmak için verilecek mücadele sırf bu sebeple bile zorlu geçebilir, başarısızlığa uğrayabilir.
Aday olmayı günü geldiğinde Tayyip Erdoğan’ın kendisi de istemeyebilir.
Özellikle de kamuoyu yoklamaları aday olduğunda seçilmesinin imkansız olduğunu gösteriyorsa…
★★★
Çekildiler ve kazandılar
Başka ülkelerde en tepe göreve erişmiş politikacılardan bu noktaya gelenler oldu. Başbakanlığının onbirinci yılında, partisinin başında kaldığı takdirde ilk seçimi kaybedebilecekleri, Muhafazakar Parti ileri gelenleri tarafından, Margaret Thatcher’e hatırlatıldı. O da istese direnebileceği halde geriye çekildi (1990). Yerine gelen John Major partiyi yedi yıl daha iktidarda tuttu.
Aynı durum Tony Blair için de söz konusu oldu. O da seçime yeni bir yüzle gidilebilmesi için başbakanlığının onuncu yılında geriye çekildi (2007).
Almanya’dan da benzer örnekler verilebilir.
Örnek isimler ülkelerinin karizmatik liderleriydiler… Zamanı geldiğini anladıklarında veya bu durum kendilerine hatırlatıldığında geriye çekilmeyi bildiler…
Erdoğan da kendisi ve partisi için en gerçekçi tercihin anayasayı zorlayarak aday olmakta ısrar etmek yerine seçilme ihtimali daha fazla bir başka adayı öne sürmenin daha doğru olduğunu düşünebilir.
Cumhurbaşkanlığını elde tutmak ve partisini yeniden iktidara taşımak için başka bir yol kalmamışsa bunu ilk anlayacak kişi Tayyip Erdoğan olacaktır.
O durumda Cumhur İttifakı, karşı ittifak tabanına da sempatik gelecek bir aday arayışı içerisine girecektir.
Adayı, sistem değişikliğini, yeniden parlamenter sisteme dönmeyi de savunabilecek biri bile olabilir.
Sedat Peker mesajlarında hep suçladığı bir bakanın cumhurbaşkanı olmayı kafasına koyduğunu ve çıkışlarıyla bunu kendisinin engellediğini sıkça tekrarlıyor.
Doğruysa AK Parti içerisinde de beklentide olanlar var demektir.
Benim yaptığım hesabı yapan ve cumhurbaşkanı olmayı gönlünden geçiren tek kişi o bakan mı, yoksa başkaları da var mı?”
★★★
Yazıdaki çok iyi bildiğim ayak izlerini takip edince oldukça önemli bilgilere ulaştım. Abdullah Gül cephesindeki kaynaklarımın anlattıklarına göre şu soruların cevap bulması gerekiyor;
-Savunma Bakanı Hulusi Akar yakınlarda Abdullah Gül’e bir ziyarette bulundu mu?..
-O ziyaretin arkasından ikinci bir ziyaret gerçekleşti mi?..
-İlk ziyaret, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde, ikinci ziyaret ise ondan habersiz mi yapıldı?..
-İkinci ziyaret habersiz yapılmış ise Erdoğan, Akar’a neler söyledi?.. Akar, kendisini nasıl savundu?..
-Görüşmelerin içeriği neydi?..
-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hulusi Akar- Abdullah Gül görüşmelerine onay verdi mi?..
-AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, partinin önemli kadroları ile yaptığı bir toplantıda genel başkanlık için yerine Numan Kurtulmuş’u düşündüğünü söyledi mi?..
Bu sorular etrafında gazeteci görünümlü Fehmi Koru’nun yazısını bir daha okutun…
★★★
Aydınlatma ışığını biraz daha fazla yakalım;
O zamanlarda (2018) iddia ediyordum; Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan’ın karşısında aday olmaz, korkar, ne yapar eder kendisine gelenlere feyk atar diye… Haklı çıkmıştım…
Sadece Abdullah Gül’ü çok iyi tanıdığımdan değil o zaman kendisine adaylık teklifini ısrarla götürenlerden duymuştum. Gül’ün aday olmak için dayattığı şartlar şuydu;
-Bütün partilerden bana teklif gelecek.
-Benden devr-i sabık yaratmamı beklemeyin. Tayyip Erdoğan’ın çocukları benim çocuklarımdır.
★★★
Derin AKP kaynıyor… Homur homur homurdanalar da var… Kağıt kalem ellerinde formül üzerine formül üretenler de…
Yazının tamamı burada.