Sosyal Medya

Ekonomi

Erdoğan’ın açıklamalarından ortaya çıkan: TL’de dikiş tutmayacak, sistematik risk kapıda

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, kabine toplantısının ardından açıklama yapıyor. Erdoğan’ın açıklamaları TL/dolar’da 11,47 ile yeni bir erime yarattıysa…

Erdoğan’ın açıklamalarından ortaya çıkan: TL’de dikiş tutmayacak, sistematik risk kapıda

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, kabine toplantısının ardından açıklama yapıyor.

Erdoğan’ın açıklamaları TL/dolar’da 11,47 ile yeni bir erime yarattıysa da anlattıklarından ortaya çıkan Türkiye ekonomisinin çok daha büyük sistematik risklerle karşı karşıya olduğu gerçeği. 

Şimdilik sadece Erdoğan’ın açıklamalarından ekonomi ve yeni enflasyon politikasıyla ilgili satır başlarını paylaşalım:

Kurdaki hareketlerin etkisiyle yükselen enflasyonla yükselen ekonomik sıkıntılar elbette vardır. Fiyatlardaki düzenli artışı ifade eden enflasyonun olduğu yerde yatırım olmayacağı, üretim azalacağı, istihdam düşeceği için dengeler bozulur.

Sadece kurdaki yükselişe bağlı olarak ortaya çıkan fiyat artışıyla yatırımı, üretimi, istihdamı doğrudan etkilemez. Velev ki bunun adı enflasyon olsa bile, dünyaya baktığımızda ülkelerin enflasyonu yenmek için farklı politikalar izlediğini görüyoruz. Kimi faizi artırmış, kimi döviz çıpası kullanmış, kimi enflasyon hedefine gitmiştir.

Geçmişte enflasyon sorunu bulunmayan ülkelerin ortak özelliği cari açık vermemeleridir. Dünyada bir süredir yaşanan ve salgın süreciyle hızlanan gelişmeler ekonomik işleyişin klasik iktisat teorileriyle açıklanamayacak yeni bir seviyeye evrilttiğini işaret etmektedir.
Küresel ekonomi yeni sınamalar karşısında ciddi bir bocalama içindedir. Salgın sürecinde izlenen politikalarla birlikte Fed’in 2008 öncesi 750 milyar dolar olan bilanço büyüklüğü bugün 8,5 trilyona ulaştı. Küresel ekonomideki handikaplar aşılabilmiş değildir. Araştırmalar, Amerika’daki şirketlerin yüzde 17’sinin aldıkları kredinin bırakın ana parasını, faizini bile ödeyemeyecek durumda olduklarını gösteriyor.
Aynı şekilde, dünya borsalarındaki şişkinlik, basılan fazla paranın kendisine gidecek yer bulamamasından kaynaklanıyor.
Üretici fiyatları enflasyonu Amerika’da %9’u Almanya’da %18,4’ü, Çin’de %13,5’i gördü. Alınan tedbirlerle bu üretici enflasyonu rakamlarının tüketici enflasyonuna kısmen daha düşük yansımış olması küresel ekonominin önündeki hayati sorunları ortadan kaldırmıyor.
Faiz artırımına gitmeleri veya parasal daralmaya yönelmeleri zor gözüküyor. AB tarafında da parasal genişlemeye devam etme ve faiz artırımından uzak durma yaklaşımı hakimdir. Çin’in de ciddi bir finansal genişleme politikasıyla parasının değerini düşürmeyeceği anlaşılıyor.
Karşımızdaki bu tablo bizi bir tercihe zorlamıştır. Ya ülkemizden eskiden beri hakim olan anlayışı sürdürecektik, ya da kendi önceliklerimize göre yolumuza devam ederek tarihi bir mücadeleyi göze alacaktık. Biz mücadeleyi tercih ettik. Geçmişten beri her alanda olduğu gibi finansal kriz yönetimlerinde de çok büyük birikim ve tecrübe sahibi bir ülke olarak dünyanın içinden geçtiği dönemde fırsatları değerlendirmekte kararlıyız.  Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu ekonomik kurtuluş savaşından da zaferle çıkartacağız.

Kur, faiz ve fiyat artışları üzerinde oynanan oyunları görüyoruz; mandacı iktisatçıların politikalarını reddediyoruz.

Bu politikayla biz ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, hangi risklerle karşı karşıya bulunduğumuzu, sonunda ne elde edeceğimizi gayet iyi biliyoruz.

Çin’le Avrupa arasındaki en büyük ve kabiliyetli imalat sanayiini kurduk. Pekin’den Londra’ya kadar, bütün bu bölgede en güçlü lojistik altyapısı ülkemize aittir. Swap işlemlerini yakından izlemek suretiyle küresel para cambazlarıyla işbirliği yaparak, kendi ülkelerini soymayı alışkanlık haline getirenlerin önünü kestik.

Bireysel yatırımcıların ve geliri döviz olmayanların dolarla borçlanmasına imkan tanımayarak kur üzerinden kumar oynanmasını engelledik. Bugün ülkemizde geçmişten farklı olarak bireylerin döviz borcu değil, bankalarda ve yastık altında ciddi bir döviz varlığı vardır. İhracat ve ithalat işi olanlar dışında kayda değer düzeyde döviz borcu olan şirketimiz yoktur. Bankalarımızın açık pozisyonları bulunmuyor.

Bütçe performansımız oldukça yüksek bir seviyededir. Büyük altyapı projelerini önemli ölçüde bitirdiğimiz için acil finansman ihtiyacımız da kalmadı. YİP modeli sayesinde devam eden projelerimizde kamu finansmanına yük getirmiyoruz. Turizm gelirlerimiz hızla artıyor. Savunma sanayimiz ülkemizin en önemli gelir kalemlerinden birine dönüşüyor.

Fazla vermeye başlayan cari denge, attığımız adımların amacına uygun sonuçlar doğurduğuna işaret ediyor.

Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bu tespitimiz ülkemizin bugüne kadar yaşadıklarından çıkardığımız derslere dayanmaktadır. Faizin sebebini belirleyecek olan ülkenin ihtiyaçlarıdır. Ülkemizi mandacı iktisatçıların arzuladığı şekilde küçültecek, insanlarımızı açlığa yoksulluğa mahkum edecek politikaları reddediyoruz. Bunun yerine sorunlarımızı kendi çözümlerimizle aşacak adımları atıyoruz. Yeni küresel sistem arayışları ve ülkemizin sahip olduğu güçlü altyapı böyle bir mücadele için bize geçmişte olmadığı kadar uygun bir zemin sunmaktadır. Küresel finans çevrelerinin ülkemizi bunca zamandır ekonomik boyunduruk altında tutanların şimşeklerini üzerimize çektiğimizin de elbette farkındayız.

Ülkemizin ve milletimizin ekonomik kurtuluşu için böyle davranmamız gerekiyor. Biz de işte bunu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Bu politikanın insanlarımızın günlük hayattaki olumlu yansımalarını görmeye başlayacağız.

“Ülkemizin tarımsal hasılada dünyadaki 10’uncu sıradaki yerini daha da ileri taşımak için çalışıyoruz.

Çalışanlarımızı fiyat artışlarına karşı koruma politikamızda asgari ücrette de sürdüreceğiz.

Sosyal yardımlarımızın yelpazesini genişletiyoruz.

 

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler