Genel
DEVA Partisi: ‘Osman Kavala bir an evvel özgürlüğüne kavuşmalı…’
DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, yarın Gezi Olayları ve 15 Temmuz Darbe Girişimi davalarının birleştirildiği dosya ile duruşması yapılacak Osman Kavala’nın yargılanma sürecine ilişkin açıklamada bulundu...
DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, yarın Gezi Olayları ve 15 Temmuz Darbe Girişimi davalarının birleştirildiği dosya ile duruşması yapılacak Osman Kavala’nın yargılanma sürecine ilişkin açıklamada bulundu. Yeneroğlu, 4 yıla yakın süredir tutuklu olan Kavala’nın tutukluluğunun cezalandırılmaya dönüştüğünü belirterek, Osman Kavala’ya yapılan haksızlıkların bir an evvel son bulması ve Kavala’nın özgürlüğüne kavuşması gerektiğini söyledi.
DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, 4 yıla yakın süredir tutuklu bulunan Osman Kavala’nın yargılanacağı duruşma öncesinde bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, tutukluluğu cezalandırılmaya dönüşen Osman Kavala’ya yapılan haksızlıkların bir an evvel son bulması ve Kavala’nın özgürlüğüne kavuşması gerektiği vurgulandı.
‘Kavala gerçek olamayacak bir sarmalın içinde kaldı’
Yeneroğlu Osman Kavala’nın tutukluluğunun somut delile dayanmayan isnatlar ile yürütüldüğünü, sürecin gayri hukuki işlediğini belirtti:
“Kavala gerçek olamayacak bir sarmalın içinde kalmış; hakkında temelde aynı bahanelere dayalı olarak pek çok kez tutuklama ve tahliye kararları ile bir kez de beraat kararı verilmiştir. Somut bir delile dayanmayan isnatlar ile tutukluluk sürecinin yürütülmesi, Gezi davasında verilen beraat kararının bozulması ve 15 Temmuz davası ile birleştirilerek yargılamanın devam ettirilmesi gayri hukuki süreci net bir şekilde ortaya koymaktadır.”
‘Yargı cezalandırma sopası olarak kullanılıyor’
DEVA Partisi’nin hukuk devletine dönülerek bu mağduriyetlerin giderilmesi için çabaladığını vurgulayan Yeneroğlu, şöyle devam etti:
“DEVA Partisi olarak, yargının cezalandırma sopası olarak kullanıldığının vahim bir resmi olan bu davanın Türkiye’de pervasız biçimde uygulanan hukuksuzluğun açık bir örneği olduğunu ve bu süreçte hukuk devletine dönülerek bu mağduriyetlerin giderilmesi konusunda azami çabayı gösterdiğimizi kamuoyuna duyururuz.”
Açıklamada, Kavala’nın suç emaresi bulunmayan dinleme kayıtları ile tutuklandığını, her ay rutin tutukluluk incelemelerinden birisi esnasında kendi avukatlarına haber verilmeksizin barodan çağırılan avukatlar ile usule ve esasa ilişkin hususlar yok sayılarak sürdürüldüğü belirtildi.
‘Anayasa Mahkemesi hukuksuzluğa ortak oldu’
Yeneroğlu ayrıca, 1 Kasım 2017 tarihinden itibaren kesintisiz olarak Silivri Cezaevi’nde tutuklu sıfatıyla bulunan Kavala’nın tutukluluk sürecinde Anayasa Mahkemesi’nin de hukuksuzluğa ortak olduğunu vurguladı:
“Anayasa Mahkemesi de maalesef bu hukuksuzluğa ortak olmuştur. AYM, 25.05.2019 tarihli kararıyla, Kavala hakkındaki anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından dolayı yapılan tutuklamayı incelediği kararda, AYM Başkanı ve Başkan yardımcısının da içinde olduğu karşı oylara rağmen tutuklamanın hukuka aykırı olmadığına hükmetmiştir. Oysa karşı oylarda Kavala’nın Gezi Olaylarını finanse ettiğine ve Gezi Protestolarının hükümeti devirmek amacıyla gerçekleştiğine ilişkin ikna edici bir delil olmadığı hususları ayrıntılarıyla anlatılmıştır.”
‘AİHM kararı yok sayıldı’
Yeneroğlu açıklamasında AİHM’e yapılan başvuruda Kavala’nın kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verildiğini hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Dahası, AİHM bu uzun tutukluluğun ‘siyasi nedenlerle’ ve ‘insan hakları savunucularını susturmak’ amacıyla sürdürüldüğünü tespit ederek davalı Devlet’in başvurucunun tutukluluğunu sonlandırmak için her türlü tedbiri alması ve başvurucunun derhal salıverilmesi gerektiğine karar vermiştir. Ancak AİHM tarafından alınan ihlal kararı da Osman Kavala’nın özgürlüğe kavuşabilmesinde yeterli olmamıştır. Ülkemizde son dönemlerde ortaya çıkan ‘yargı kararlarına direnme’ eğiliminin bir tezahürü olarak AİHM kararı uygulanmamıştır. Daha sonrasında verilen tahliye ve beraat kararları da yok sayılmış, Kavala farklı suçlamalarla da olsa aynı bahanelerle yeniden tutuklanmıştır.”