Gündem
Birleştirilmiş Gezi davasının ilk duruşmasında Osman Kavala’nın tutukluğunun devamına karar verildi
Birleştirilmiş Gezi davasının ilk duruşmasında 4 yıldır tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın tutukluğunun devamına ve bir sonraki duruşmanın 26 Kasım…
Birleştirilmiş Gezi davasının ilk duruşmasında 4 yıldır tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın tutukluğunun devamına ve bir sonraki duruşmanın 26 Kasım 2021’de görülmesine karar verildi. Karar oy çokluğuyla alındı.
2013’te Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve Türkiye geneline yayılan olaylarla ilgili dava, 8 yıl sonra sil baştan, üstelik torba dava halinde yeniden görüldü. Gezi’yi organize ettikleri iddia edilen aralarında tutuklu Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın da bulunduğu 16 sanık hakkındaki beraat kararının bozulmasından sonra dava torba davaya dönüştü.
Kavala’nın serbest kalmasını engellemek amacıyla daha önce tahliye edildiği, Türkiye’nin AİHM’de mahkum edilmesine yol açan iddialar, Türk Ceza Kanunu’ndaki farklı maddelerden yeniden dava konusu yapıldı. Bu dava, Gezi davası ile birleştirildi. 6 yıl önce beraatle biten Çarşı davası da Yargıtay tarafından bozuldu ve bu dosya da Gezi davasına eklendi. Böylece, Gezi davası, her biri daha önce yargılama konusu yapılan, iddiaları defalarca tartışılan ayrı dosyaların birleştiği bir torba dava haline geldi. Mahkeme heyeti avukatların dosyaların ayrılması talebi dahil tüm taleplerini reddetti. Bunun üzerine Çarşı avukatları duruşmadan çekilme kararı alarak salonu terk etti. Salonda bulunan seyirciler de avukatlara alkışlarla destek verdi.
Hukuki durumda değişiklik olmadığı gerekçesiyle Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verildi. Birleştirilmiş Gezi ve Çarşı davalarının bir sonraki duruşması 26 Kasım 2021 saat 10:00’da görülecek.
Gelenek değişmedi: Tek karşı oyla tutukluluğa devam
Kavala’nın tahliye talebini değerlendiren mahkeme, daha önce yargılandığı davalara bakan ve tutukluluk incelemesi yapan farklı mahkemeler gibi hareket ederek, bir üyenin karşı oyuna karşılık, iki üyenin “talebin reddi” oyuyla tutukluluğa devam kararı verdi. Kavala için uzun bir süredir, farklı mahkeme heyetleri, bu şekilde 1’e karşı 2 oyla tutukluluğa devam kararı veriyor. Üyeler ve heyetler değişse de bu tablo değişmiyor. Birleştirilmiş Gezi davasında tahliye talebini mahkeme bu şekilde reddetti. Karşı oy kullanan üye ise daha önce karşı oy kullanan üyeler gibi, gerekçesinde, “Sanığın savunmasının alınmış olması, delillerin toplanmış olması, dosya kapsamı, delil durumu, dosyanın geldiği aşama, bu aşamadan sonra sanığın delil karartma ihtimalinin olmaması, sanığın tutuklulukta geçirdiği, tutukluluğun bir tedbir oluşu, tutuklulukta istenilen amaca adli kontrol tedbirlerinden bir veya birkaçının uygulanması ile de ulaşılabileceği değerlendirilerek, sanığın durumuna göre ölçülü olmayan tutukluluğun devamı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmayarak, ölçülü bir veya birkaç adli kontrol tedbiri ile tahliyesi görüşü ve kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.
Kavala hakkında sürekli bu şekilde karar çıkması, yargılamanın siyasi olduğu yönündeki iddialara karşı hakimlerin özgür iradeleri ile karar verdiği görüntüsünün yansıtılması amacını taşıdığı eleştirilerine neden oluyordu.
Prof. Dr. Ayşe Buğra: Kendimi bir duruşmadan çıkmış gibi hissetmiyorum
Prof. Dr. Ayşe Buğra, birleştirilmiş Gezi davasında eşi Osman Kavala hakkında tutukluğun devamı kararı verilmesine ilişkin olarak, “Kendimi bir duruşmadan çıkmış gibi hissetmiyorum. İddia makamının hiçbir şeyi merak etmediğini, hiçbir şeyi öğrenmeye çalışmadığını, sanığa ve avukatlara soru sormadığını görüyorum ve bu beni şaşırtıyor.” değerlendirmesini yaptı.
Kavala hakkındaki AİHM kararını anımsatan Buğra şu ifadeleri kullandı:
“Ben bunu artık duruşma olarak göremiyorum. Yalnız beni endişelendiren bir şey var. Biliyorsunuz Türkiye Avrupa Konseyi’nin üyelerinden, hem de kurucu üyelerinden sayılıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atmış bir ülke, AİHM’in kararlarını bağlayıcılığını kabul etmiş bir ülke. AİHM bu davayla ilgili haksız tutukluluk kararı verdi. Arkasından Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bir dizi toplantı yaparak Türkiye hükûmetinden bu karara uyulmasını sağlamak üzere gerekli adımları atmasını istedi. Son toplantısında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye ile ilgili yaptırım süreci başlatacağını söyledi. Bu vahim bir şey. Bu sadece bu davanın sanıkları, onların aileleri, avukatları falan için değil galiba memleket için vahim bir şey. Bunun üzerine düşünülmesi lazım.”
Tanrıkulu: Yargının Karayolları Genel Müdürlüğü’nden farkı kalmadı
Buğra’nın ardından açıklama yapan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise, “Türk yargı tarihinde bu da olmaz dediğimiz ne varsa bu davada oldu.” diye konuştu.
Tanrıkulu şunları kaydetti:
“Bir avukat olarak söylüyorum aynı zamanda Türkiye yargı tarihinde bu kadar da olmaz denilen ne varsa bu davada oldu. Neden oldu? Türkiye’de yargı kurumu yok, olsa yargının bağımsız ve tarafsız mı tartışırız. Yargı denen kurum yok. Yargının Karayolları Genel Müdürlüğü’nden farkı kalmadı. Doğrudan doğruya yürütme organına bağlı bir yargı kurumu var. Buradan da adalet çıkmıyor.
“Osman Kavala’yı tutuklatan sayın Tayyip Erdoğan’dır”
Osman Kavala’yı tutuklatan sayın Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan’ın üç sıfatı Anayasada yazılı olan üç sıfatı var. Cumhurbaşkanı, başkomutanlık, AKP Genel Başkanlığıdır. Ama dördüncü sıfatı Türkiye’nin başsavcısıdır, Türkiye’nin baş yargıcıdır.
T24