Ekonomi
Bekir Ağırdır: İktidar kaybetmeye daha yakın, AKP kimlerin desteğini kaybediyor; Kılıçdaroğlu’nu bekleyen kritik mesele ne?
Ak Parti hem dayandığı ve büyüttüğü “aksermaye aktörlerinde” hem beslendiği “Akyakalılarda” hem de “Ak Partili ahali”de kayda değer biçimde desteğini…
Ak Parti hem dayandığı ve büyüttüğü “aksermaye aktörlerinde” hem beslendiği “Akyakalılarda” hem de “Ak Partili ahali”de kayda değer biçimde desteğini kaybediyor. Seçmenin gözünde artık iktidar kaybetmeye daha yakın. Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı ya da kimi aday olarak göstereceği meselesi en kritik mesele olarak önünde duruyor
Siyasetin tüm aktörleri artık seçimler üzerinden düşünüyor. Hamleler seçime dönük. Yazanların, konuşanların odak noktaları seçim. Ben aslında olan bitene aktörler üzerinden değil meseleler üzerinden bakmaya, anlamaya çalışırım. Meselelerin, o meseleleri üreten, etkileyen dinamiklerin ve süreçlerin daha anlamlı ve açıklayıcı olduğunu düşünürüm. Ama günün sonunda dinamikler ve meseleler kadar aktörlerin de belirleyici olacaklarının farkındayım elbette. Bu yazıda da aktörlerin hamlelerini analiz etmeye çalışacağım.
Anayasa’ya göre gelecek Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilli seçimlerinin 18 Haziran 2023’te yapılması gerekiyor. Ama herkes görüyor ki ekonomik buhran ve hükûmetin seçtiği politikalar nedeniyle hayat erken seçimi zorluyor.
Cumhurbaşkanının ya da Meclis’in üye tam sayısının beşte üçünün yani en az 360 milletvekilinin kararıyla erken seçim mümkün.
Seçimleri düzenleyen temel yasaya göre, seçim kararının verildiği günden sonra gelen altmışıncı günü takip eden ilk Pazar günü Cumhurbaşkanı ile Milletvekili seçimi birlikte yapılacak.
Ama iktidarın seçim kanunlarında değişiklik yapma ihtimali de konuşulduğuna göre, planlanan değişikliklerin uygulanacağı ilk seçim, değişiklik tarihinden bir yıl sonraki seçim olacak.
Bu kurallar ve düzenlemeler dizisinden bakılınca, iktidar seçim yasalarında değişiklik yapmadan herhangi bir gün seçim kararı verebilir. Ya da Haziran 2022’ye kadar seçim kanunlarında değişiklik yaparak normal zamanı bekleyebilir. Göreceğiz, ama kanaatim sonbaharda bir erken seçimin güçlü ihtimal olduğu.
İktidarı oluşturan zihni koalisyon içindeki gerilim açıktan çatışmaya dönebilir
Tüm bu ihtimallerin ve iktidarın oyun planının belirleyicisi şimdilik Erdoğan görünüyor. Ama Erdoğan’ın o karar iradesini etkileyecek iki unsur var. Birisi iktidarı oluşturan zihni koalisyonun aktörleri arasındaki çatışma ve bozulma ihtimali. Diğeri de dış dinamikler ve görünür olan ya da olmayan dış aktörlerin hamleleri. Henüz muhalefet iktidarı erken seçime zorlayacak siyasi güce ulaşmış görünmüyor.
İktidarı oluşturan zihni koalisyon içinde farklı aktörlerin farklı senaryoları olduğunu görüyor, yaşıyoruz. Açık bir koalisyon olmadığı için Ak Parti ve MHP dışındaki aktörlerini görmüyoruz belki ama askeri ve sivil bürokrasinin bazı kanatları, bazı cemaat ve örgütlenmelerin de iktidara ortak olduklarını deneyimledik. En azından İslamcı referanslardan beslenenler ile milliyetçi referanslardan beslenenler olarak gruplanabilecek iki ana damar olduğunu söylemek mümkün. Bu iki kanat bazen sert bazen yumuşak da olsa çatışıyorlar. Nitekim bir yıl önce Erdoğan sonrasının lider adayı olarak konuşulan iki isme, Albayrak ve Soylu’nun başına gelenlere, ikisinin de sahneden indirilmelerine bakılırsa çatışma oldukça sert yürüyor.
İktidar blokunun erken veya zamanında da olsa henüz seçime dönük stratejisi kurulmuş değil. Tüm iktidar ortakları hala Erdoğan’ın şapkadan tavşan çıkaracak bir stratejisi ve hamlesi olacağı umuduna sarılarak beklemeye geçmiş durumdalar. Kamuoyuna yansıyan demeçlerden anlaşılıyor ki iktidar aktörleri seçimi kaybetme ihtimalini artık ciddi biçimde görüyorlar, dillendiriyorlar da.
Seçmen davranışının ana dürtüsü ekonomik buhran olacak
Ekonomik buhranın boyutları her gün daha da ağırlaşıyor. Enflasyon ve işsizlik kontrol edilemediği gibi giderek hem yurttaşlar hem de ekonomik aktör ve kurumlarda belirsizliğe dair panik daha çok hissedilir hale gelmiş durumda. Buhranın hala iktidar tarafından anlaşılmadığı, o nedenle de yönetilemediği kanaati giderek yoğunlaşıyor.
Ak Parti hem dayandığı ve büyüttüğü “aksermaye aktörlerinde” hem beslendiği “Akyakalılarda” hem de “Ak Partili ahali”de kayda değer biçimde destek kaybediyor.
Toplum çok kaygılı ve yorgun. Gerçek hayat dertlerinin harareti o denli yükseldi ki artık son 10 yılda olduğu gibi kimliklere dayalı siyasi düşünüş o hararet karşısında eriyor. İktidar bloku Erdoğan’ın bir kez daha bu toplumsal dalgayı lehlerine bükecek seçim stratejisini geliştireceğini umuyorsa da bu kez çok mümkün görünmüyor.
Erdoğan ve çevresindeki kadro eski siyasi maharetine sahip değil, tasarımı kağıt üzerinde doğru olan bir stratejiye geliştirilebilse de hayata geçirecek örgüt, destekçiler, medya eski etki gücünde değil. İktidarın ekonomik buhrana verdiği tepkiler, pandemiden enflasyona, bütçeden projelere açıkladığı veriler, gerçeklikle ilişkisinin bozulduğunu gösteriyor. Daha da önemlisi iktidar kendi kitlesi üzerinde bile inandırıcılığını yitiriyor.
Gündemi artık muhalefet belirliyor ama…
Tüm bunları dikkate alınca, seçime kadar geçecek süreci ve seçimlerin sonucunu belirleyecek olan, muhalif partiler ve toplumsal muhalefetin dinamikleri, enerjisi olacak demek bugünden mümkün. Gerilimleri, siyasi harareti iktidar yaratacak olsa da iktidarın arzusunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini, o gerilimlere muhalefet aktörlerinin nasıl tepki verecekleri belirleyecek.
Gerçek gündem ekonomik buhran ve muhalefet bu gündemi ele geçirmiş durumda. Daha da önemlisi muhalefet 20 yıldır ilk kez hem toplumsal destek hem de toplumda seçimi kazanabilirler algısı bakımından öne geçmiş durumda. İktidar söylemini kutuplaşma üzerinden kurmaya devam etse de muhalefet tüm toplumu kapsayan ve gündelik hayatın gerçek dertlerini esas alan söylemiyle daha yakından izleniyor. Ama bugünden bu pozisyonun gücü henüz muhalefet ittifakına sistemi değiştirecek siyasal gücü vadetmiyor.
Tüm gözler muhalefetteki ittifakın aktörlerine ve kapsamına odaklı. Muhalefetin belki de beklenenden daha hızlı ve kararlı bir araya gelişinin iktidarı ve çevresini afallattığı anlaşılıyor. İktidar aday ismi üzerinden bir gerilim tasarlarken muhalefet aday ismine değil yapılacaklara odaklanarak iktidarı boşa düşürdü şimdilik. Hepsinden önemlisi liderler seviyesinde kararlı bir duruş sergileniyor. Bu da iktidarın geniş muhalefet ittifakını dağıtmak üzerine kurduğu taktik ve söylemleri boşa çıkarıyor.
Muhalefetin handikabı kapsayıcılıkta
CHP kadar İyi Parti’nin stratejisi de belirleyici
Sistem değişikliğinin anahtarı HDP’de
Yazının tamamı burada.