Dünya Ekonomisi
Küresel ekonominin sagflasyon testi
Dünya ekonomisi stagflasyona dönüşme riski taşıyor. Politika yapıcılar bir zamanlar iyi bir büyüme ve yavaşlayan enflasyon göreceğimizi umsa da, gün…
Dünya ekonomisi stagflasyona dönüşme riski taşıyor.
Politika yapıcılar bir zamanlar iyi bir büyüme ve yavaşlayan enflasyon göreceğimizi umsa da, gün geçtikçe bu görünümün önündeki engeller açığa çıkıyor.
Şu anda artan endişe toksik bir karışım: zayıflayan talep ve fiyat artışlarının hızlanması.
Riskler arasında ilk sırada fabrikaları, ofisleri ve okulları yeniden açma çabalarını baltalayan delta varyantı.
Akabinde son veriler arasında gelen endişe verici sinyaller olarak Amerikalıların yedi ay içinde en az sayıda işe alımları, Almanya’nın Ifo beklenti endeksindeki bozulma, Çin’in hizmet sektörünün çöküşü ve küresel üretimin zayıflaması yer alıyor.
Talep tarafındaysa, koronavirüsün yeni formu tedarik zincirlerine de zarar veriyor ve dünya çapında kilit ürünlerin tedarikini sınırlıyor. Noel yaklaşırken oluşan bu şok, enflasyonu da yukarı çekmekle tehdit ediyor.
Bu arada kuzey yarımkürede kış yaklaşırken, doğal gaz fiyatları tarihi bir sıçrayışla çoğu büyük pazarda mevsimsel yükseklere yönelmekte.
Yükselen faturalar hane halkının harcamalarını sekteye uğratabilir. Özellikle aileler ve işletmeler maaş ve fiyatları yükselterek artan enerji fiyatlarına tepki gösterirse, stagflasyonel bir kombinasyon devreye girebilir.
Politika yapıcılar için bu çok zorlayıcı bir ortam. Bugüne kadar, çoğu enflasyon artışının geçici olacağını savunarak ekonomilerini teşvik etmeye odaklandılar. Şimdi bu görünüm test edilecek.
Yakın zamanda İngiltere Merkez Bankası tarafından Citigroup’tan işe alınan Catherine Mann’ın bazı rahatlatıcı sözleri var. Mann’a göre enflasyonun 1970’ler tarzı bir sarmala girmesi beklenmemeli. Bunun nedeni de kısmen firmaların daha az fiyatlandırma gücüne sahip olması ve sıkı işgücü piyasalarının mutlaka ücretleri ateşlemediği.
Citigroup Inc.’de eski bir baş ekonomist olan ve İngiltere Merkez Bankası politika yapıcısı olarak yeni atanan Catherine Mann, bugün dünyanın enflasyonla sarsıldığı 1970’lerden farklı olduğunu ve bunun sonucunda Fed’in gelişen fiyat baskılarına yanıt vermek için geç kalmadığını söyledi. Bugünü 1970’lerden ayıran dört faktör belirledi:
- 1970’lerde ücret ve fiyatların birbirine nispeten daha fazla endekslenmiş olması,
- 1970’ler döviz kurlarında ve petrol fiyatlarında “hızlı değişim dönemi” ve o zaman enflasyon için sabit beklentilerin geçmişi yok;
- Phillips Eğrisi’nin eğimi, o zamanlar ücretler ve işgücü piyasası sıkılığı arasındaki ilişkinin son 10-15 yılda olduğundan çok daha güçlü olması; ve
- Firmaların fiyatlandırma gücüne sahiplikleri olduğu ve bunu kullanmalarının ölçüsü. Mann, firmaların küresel mali krizden sonra fiyat artışlarını “sopa” haline getiremediklerini hatırladıklarını söylüyor. Şimdi, işler biraz değişiyor, ancak şirketler fiyatları yükseltme konusunda halen çekingen.
“Bu yüzden Fed’in eğrinin gerisinde olmadığını ve enflasyon arttıkça endişeleri gidermek için araçlara sahip olduklarını söyleyebilirim” dedi.
Genel bir ekonomik iyileşme için, bilim nihayetinde anahtar olacak.
Yüksek aşılama oranları, gelişmiş dünya hükümetlerinin başka bir kapatma turuna direnmesine izin vererek, bunun yerine restoranlar gibi halka açık yerler için aşı gerekliliklerini içeren hedefli önlemleri tercih ediyor.
Bu arada, gelişmekte olan pazarlar daha kötü durumda olabilir: Vietnam ve Tayland gibi imalat ve turizm odaklı ekonomiler zaten fabrikaları kapatmak ve ziyaretçileri geri çevirmek zorunda kaldı.
Bu nedenle varlıklı ülkeler aşıları daha düşük gelirli bölgelere yönlendirmek için artan bir baskıyla karşı karşıya kalabilirler. Yeni bir analiz, yılsonuna kadar yaklaşık 1,2 milyar ekstra doz elde edeceklerini gösteriyor.
Bloomberg