Genel
Zülfikar Doğan: Bahçeli, erken seçime giden yolun taşlarını döşüyor
Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli, birkaç gün arayla yayınladığı tweet mesajları serisiyle her an erken seçim çağrısı…
Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli, birkaç gün arayla yayınladığı tweet mesajları serisiyle her an erken seçim çağrısı yapabileceği ya da ittifakı bozabileceğinin sinyallerini veriyor.
Son dönemde Diyanet İşleri Başkanı (DİB) Ali Erbaş’ın giderek bir siyasi figür olarak ön plana çıkması, eğitimden sosyal medyaya, yasaların dine uygunluğundan kabuklu deniz mahsullerinin haramlığına kadar görüş, beyan ve fetvalarla yeni tartışmalar başlatması, Erdoğan’ın son kozlarından birisini öne sürerek muhalefeti din-inanç alanında tartışmaya çekme stratejini somutlaştırmaya başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın böylesine tartışmaların odağı haline gelen Erbaş’ı beş yıllığına yeniden DİB’e ataması da, önümüzdeki günlerde Erbaş’tan daha ileri düzeyde, keskin siyasi-dini tartışmaları alevlendirme, muhalefeti inanç üzerinden baskı altına alma katkısı beklendiğinin işareti.
Erdoğan, Erbaş’ı din ve inanç üzerinden siyasi tartışma sahasına sürerek DİB’in söylem ve uygulamalarının anayasanın laiklik ve inanç özgürlüğü ilkesine aykırı olduğunu dile getiren muhalefeti, ‘din karşıtı, din düşmanı’ diye baskı altına alıp çözülen tabanını konsolide etmeyi hedefliyor.
Erbaş’a yönelik tepki ve eleştirilere karşı çıkan MHP lideri Devlet Bahçeli, zaman zaman İçişleri Bakanı Süleyman Soylu için yaptığı gibi Erbaş’ı da sahiplenen ve muhalefeti ‘dua okunmasına karşı olmakla’ suçlayan bir açıklama yaptı.
Muhalefet bu planın farkına vardığı için sert tepkiden kaçınıyor; Erbaş’ın ve DİB’in bazı eylemlerini görmezden gelerek bu stratejiyi bozmaya, süreci savuşturmaya çalışıyor.
Ancak muhalefetin Erdoğan’ın din istismarı oyununa gelmemek için sergilediği çekingen/mahcup tavır, zaman zaman muhalif isimlerin, muhalefete mensup kesimlerin de tepkisini çekiyor.
Bahçeli laikliği savunan bir açıklama ile ortaya çıktı. Açıklamasında “Bilinmelidir ki ne dinimize laf söyletiriz ne de Cumhuriyet’in laiklik sütununu kırdırırız. Kötü niyet sahipleri sabırları sınayıp sınır ihlali yaparak milletimizin sinir uçlarıyla oynamaya kalkışmamalıdır” diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Camilerimizin, mescitlerimizin, cemevlerimizin sahte anlaşmazlıkların ve sanal ihtilafların merkez üssü haline getirilmesi ağır bir vebaldir. Onun ölüsü camiye girmemeli, bunun cenaze namazı kılınmamalı çağrıları Allah’ın rahmet ve merhametiyle ters düşmektir. Elbette böylesi bir tablonun sonu uçurum, sonucu felakettir. En iyisini hakkıyla bilen Cenab-ı Allah’tır. Din değiştirmedikten ve bazı haller zuhur etmedikten sonra bir Müslüman’ın ölüsüne veya dirisine nasıl yaklaşılacağı, nasıl davranılacağı bellidir.”
Bahçeli’nin laiklik konusundaki sert çıkışı, iktidar ittifakı içinde Erdoğan’ın muhalefeti din sahasında tartışmaya çekme planından rahatsızlığını işaret ederken, hemen ardından gelen muhalefetin cumhurbaşkanı adayı ile ilgili tartışmalara yönelik tepkisi ise Bahçeli’nin erken seçim zeminini hazırlamaya yöneldiğini gösteriyor.
Millet İttifakı’nı oluşturan CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi liderleri, iktidar sözcüleri ve medyasının, ittifakın cumhurbaşkanı adayı ile ilgili spekülasyonlarına, ortaya atılan isimlere ve ittifak içinde anlaşmazlık olduğu iddialarına sürekli olarak ‘seçim belli olduğunda, zamanı geldiğinde cumhurbaşkanı adayını aramızda konuşup tartışarak belirleyeceğiz’ karşılığını veriyor.
Ancak, ittifakın AKP kanadından yapılan açıklamalar ve iktidara yakın köşe yazarlarının yazılarında ve televizyon programlarında ısrarlı şekilde Millet İttifakı’nın adayı konusundaki spekülasyonlar, iddialar gündemin üst sırasında tutuluyor.
Kılıçdaroğlu ‘adayımıza dostlarımızla konuşarak karar vereceğiz’ derken, Meral Akşener ‘süreci tıkayan olmayacağım’ diyor. İktidar medyasının ısrarla isimlerini ortaya attığı İstanbul ve Ankara Belediye Başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş da gündemlerinde adaylık olmadığını defalarca vurgulamakta.
Buna rağmen AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan son açıklamasında Millet İttifakı’nın adayını HDP’nin belirleyeceğini öne sürdü.
Bu noktada Bahçeli’den peş peşe gelen sosyal medya paylaşımlarıyla Millet İttifakı’nın adayının kim olacağı tartışmalarının sürdürülmesine sert tepki gösterildi.
MHP lideri, “Zillet İttifakı, bir strateji kapsamında aday tartışmasını hem yapıyor hem de yaptırıyorken Cumhur İttifakı dimdik ayaktadır. Cumhurbaşkanı adayımız bellidir, seçimin ne zaman yapılacağı da bilinmektedir” dedi.
Bahçeli açıklamalarının devamında şu görüşlere yer verdi:
“Her akşam ekranlara beşlik simit gibi dizilen sözde uzman ve sivri yorumcular bir torbaya doldurdukları isimleri sırasıyla gün yüzüne çıkarmaktadır. Zillet ittifakı adayının eşgali ve robot resmi bile çizilmiştir. CHP, HDP, İP Genel Başkanlarıyla iki büyükşehir belediye başkanının devamlı surette telaffuz edilmesi, bu sıfatları taşıyan zatları parlatma girişimidir. Türkiye’nin başka işi gücü kalmadı da zillet ittifakı adayının kimliği ve kim olacağı meselesi mi tek gündem konusu oldu? Bu nasıl bir seviyesizliktir? Zilletin aday meselesi milletin meselesi değildir.”
Ancak Bahçeli’nin gösterdiği bu tepkinin hedefi görünürde Millet İttifakı ve ortaya atılan aday isimleri olsa da gerçekte asıl hedef AKP ve medyası.
Sürekli konuyu gündemde tutan, isimleri ortaya atan, Kılıçdaroğlu’nu, Akşener’i cevap vermeye, açıklama yapmaya zorlayan, adaylık tartışmasını kaşıyan, iktidar sözcüleri ve medyası.
HDP Eş Başkan Yardımcısı Garo Paylan ‘Biz Millet İttifakı’nın bir parçası olmak asla istemiyoruz. Bizim yolumuz üçüncü yoldur” derken, Bahçeli’nin HDP’yi de Millet İttifakı içinde göstererek ağır sözler sarf etmesinin ardında yatan, AKP ile HDP arasında arka kapı diplomasisiyle bazı temaslar yürütüldüğü yönünde siyasi kulislerde ortaya atılan iddialar.
DİB’in 13 Eylül’de Diyarbakır’da düzenlediği Kanaat Önderleri toplantısına Ali Erbaş’ı telefonla arayarak katılan Erdoğan ise yeniden Kürt seçmeni yanına çekme arayışında.
Seçim ve Siyasi partiler yasası değişikliklerinde barajın yüzde 7’ye indirilmesi dışındaki konularda anlaşamayan AKP ve MHP’nin seçime ayrı girme ihtimalleri de ciddi şekilde konuşuluyor.
Bahçeli, sıklaşan çıkışlarıyla, görünürde muhalefete tepki gösterip, sözlerinin satır aralarında ise AKP’nin icraatlarından ve bunun ortağı olarak görülmekten rahatsızlığını, AKP’nin kendisinden kurtulmak istediğini, kapalı kapılar ardında başka pazarlıklar yürütüldüğünü görerek, her an bir erken seçime çıkacak yolun taşlarını döşüyor.
Alıntıdır, kaynak: Ahval Türkçe
Avrasya Araştırma: İttifak dışında kalan partilerin seçmeni kime oy verecek?
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nden Kavala ve Demirtaş kararı: 30 Eylül’e kadar süre
Sarıkaya: Belediye başkanları Cumhurbaşkanlığı için aday olursa ve seçilemezse göreve dönebilir…