Genel
ANALİZ: F-35 SORUNSALI ve POLİTİK EKONOMİ KRİZLERİ
Erdoğan F-35 uçakları sorununu Biden ile görüşeceğini açıkladı. Büyükelçi gerginliğini “dış siyaset zaferi” gibi kutlayan ve “Dolar/TL düştü” diye…
Erdoğan F-35 uçakları sorununu Biden ile görüşeceğini açıkladı.
Büyükelçi gerginliğini “dış siyaset zaferi” gibi kutlayan ve “Dolar/TL düştü” diye gurur duyan zihniyetin aynı başarısını 3,75 milyar Dolar peşin ödediğimiz ve yıllardır teslim edilmeyen F-35 için neden göremedik?
Bu görüşme sonucunda F-35 uçakları teslim edilmediği gibi peşin ödediğimiz 3,75 milyar Dolar iade edilmeyecek. Ancak “Dolar/TL bu nedenle yeniden yükselir mi?” sorusunun kesin bir yanıtı yok.
Buna benzer vakaları hatırlamak gerekirse;
1) 2018 Ağustos, Trump’ın Twitter iletisi ile “finansal terör suçu” işlediğini bilimsel mütalaam ile BM Güvenlik Konseyi’nde dava konusu ettiğim vaka,
2) Papaz görünümlü casus Andrew Brunson,
3) Cemal Kaşıkçı suikastı
4) En son yaşanan 10 büyükelçinin Osman Kavala açıklaması ile yaşanan gerginlik…
Çünkü buna benzer vakalarda ülkeler karşılıklı çıkarlarını hesap ederek görünürde zarar ediyor olsa dahi bazen gizli anlaşmalar ile sessiz kalarak başka çıkarları koruma eğiliminde olur. Bazen de görünürde ekonomik bir sorun olmasa da diplomatik krizlere yol açarak ekonomi üzerinden vururlar. Bu stratejilerin uygulanmasında ise ticari ve yasal yaptırımlar veya gazeteciler, diplomatlar ya da medya üzerinden piyasalara duyulan güven zedelenerek ekonomide panik ve kriz havası yaratılır. Bu durumda da davranışsal ekonomi yaklaşımları çalışmaya başlar ve gerçekten politik ekonomi üzerinden sosyal adalet ve kalkınma yıllar öncesine geriler.
Bütün bu stratejilerin asıl önemi, günümüzde savaşların patlayıcı malzeme ve ateşli silahları sevk ve idare eden askerler aracılığıyla yapılmasının ulusal güvenliğin sağlanmasında etkisinin son derece sınırlı olmasından kaynaklanır. Bir ülkenin bilim, teknoloji, gıda, eğitim, sağlık ve adalet üzerinden milli güvenliğini tesis etmesi ve bu sayede ekonomik sürdürülebilirlik kazanılarak diplomasi aracılığıyla diğer ülkelerin vazgeçilmez stratejik ittifakı olması yeni dünya düzeninin vazgeçilmezidir.
Türkiye’nin içeride ve dışarıda bu açıklama üzerine kalkınma yarışında öne geçebilmesi için finansal ekonomi ve yönetim bilimlerini uygulayacak genç ve dinamik neslini liyakat yoluyla kamu veya özel sektörde yetki sahibi olarak göreve getirilmesine ihtiyacı vardır.
İstenildiği kadar seçim için sandığa gidilsin, Ahmet Bey görevi bıraksın ve yerine Ayşe Hanım getirilsin; eğer sistem yerine kişiler veya gündelik meseleler ile milli servet kaybedilmeye devam ederse sürdürülebilir kalkınma yalnızca akademik yayınları ve çeşitli raporları süsleyen bir laf olarak kalır.
İbrahim Can, Ph.D. CPA
Kurucu, Finansal Yönetim Danışmanı
FÖŞ uyardı: Ekonomi Sert Şoklarla Nakavt Olmak Üzere!
Erken seçim sinyalleri artıyor: Asgari ücrete-emekli aylığına büyük zam yolda mı?
ABD’li siyasetçilerden Biden’a uyarı: “Türkiye’ye F-16 satmayın!”