Genel
ANALİZ: Erken seçim mi geliyor?
Başkan Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli her fırsatta erken seçim yapılmayacağının altını çiziyor. Fakat, son haftalarda hız kazanan…
Başkan Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli her fırsatta erken seçim yapılmayacağının altını çiziyor. Fakat, son haftalarda hız kazanan seçmen dalkavukluğu ve kulağı iyi duyan yazarların yorumları, erken seçimin yolda olabileceğinin işareti. Erken seçim öncesi çok yoğun bir popülist ekonomi politikası dokuya ağır zarar verecek.
Her ne kadar bazı aklı evveller “eğer Erdoğan kaybedecekse, piyasalar erken seçimi satın alır” gibi argumanlar düzse de, her seçim, özellikle iktidar partisinin değişmesi olasılığını barındırıyorsa, reel sektör açısından bilinmezlik teşkil eder. Türkiye’de özel sektör şu veya bu şekilde 20 yıldır AKP’yle iş yapmaya alıştı. Örnek olarak yazıyoruz, eğer Meral Akşener Başkan, İYİP-CHP-SP-DP koalisyonu da TBMM’nde çoğunluğa sahip olacaksa, tüm “iş modelleri” değişecek. Bu nedenle erken seçim duyumlarını çok yakından takip ediyoruz. Bu incelemede Osman Arolat, Murat Yetkin ve Oğuz Demir’in makalelerinden alıntılar yaparak erken seçim olasılığını inceldik. Karşı tez olarak da Abdulkadir Selvi’nin bu konuda makalesine yer verdik:
Osman Arolat: Erken seçimi hazırlayan kararlar…
700 bin kamu işçisine yapılan yüzde 27 zam için “erken seçim hazırlığı yapılıyor” görüşünü savunan değerlendirmeler var. Erken seçim kararı, kuşkusuz sadece iç politika değişkenleriyle olmayacak. Dış politikadaki gelişmeler de belirleyici olacak.
Kamu işçilerine geçen hafta yüzde 27.17 zam yapıldı. Bunun hemen sonrasında bir kıdemli siyasetçinin değerlendirmesi şöyle oldu:
“Bana göre tarımsal ürün destekleri, üniversite girişlerinde yüzbinlerce gence yeni imkân tanıması, 700 bin memura enflasyon üstünde zam verilmesi, bunların hepsi bir erken seçim için altlık taşıyor.”
Kıdemli siyasetçi erken seçim bekliyor ve tarih öngörüsü ise 2022 sonbaharı… Bu değerlendirmeyi bir iş insanı dostuma da sorduğumda ‘’cömert‘’ kaynak dağıtım kararlarını ‘’erken seçim hazırlığı‘’ olarak yorumladı.
Murat Yetkin: Erdoğan yeni bir U-dönüşüne hazırlanıyor
Erdoğan seçim vakti yaklaştıkça AK Parti tabanını genişletmek konusunda da bir u-dönüşüne ihtiyaç duyabilir.
KONDA genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın başarılı “yolun kenarına çekip park eden” seçmeni, başka yola sapmadan yeniden katara dahil etmenin yollarını arıyor Erdoğan. Siyaset bilimci Seda Demiralp, “aracını sağa çekip bekleyen” seçmenin AK Parti’den soğusa da muhalefete katılmamasının nedenlerini tahlil etti geçenlerde.
Erdoğan’ın kendisini 2011 seçimlerinde yüzde 50 oy desteğine ulaştıran seçmen tabanından birkaç blok kaybı oldu son on yılda. Geçim sıkıntısının, pahalılığın, işsizliğin getirdiği sorunları, son dönemde seller ve orman yangınlarıyla yaşanan itibar sarsıntısını unutmadan, siyasete yoğunlaşarak söylüyorum.
1- Bu kaybın bir kaynağı Erdoğan’ın devletin üst kademelerini ardında kadar açtığı yasadışı Fethullah Gülen örgütlenmesinin, 2016’da darbe girişiminde bulunacak kadar güçlenmesi sonucu yaşanan yol ayrımıydı.
2- Bir diğeri 2014’de Abdullah Gül’ün küstürülmesi ve dışlanmasından başlayarak muhafazakâr aydınlar ve liberal kesimle bağların koparılmasıydı.
3- Üçüncüsü, oy tabanının zayıflaması nedeniyle Başkanlık sistemini ilan etmek için MHP ile ittifakın ötesine geçen bir türlü ortak-yaşama mecbur kalmasıydı.
4- MHP ile ittifak nedeniyle muhafazakâr Kürt seçmenin AK Parti’den soğumaya başlamasıydı.
5- Ve nihayet Ali Babacan’ın DEVA Partisini, Davutoğlu’nun da gelecek Partisini kurmasıyla yaşanan mevzi kopuşlardı.
Erdoğan bir yandan MHP’yi (Bahçeli’de haklı olarak “Benden kurtulmak mı istiyor?” sorununa yol açan) yeni bir seçim yasasına ikna etmeye çalışıyor. Bir yandan da yolun sağına park eden, diğer yollara sapma eğilimindeki seçmeni, belki de artık tamamen din etkenini, “Kıblemiz bir” etkisini kullanarak yanına çekmeye çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sonbaharda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) üzerinde faiz baskısını arttırmasının bir erken seçim sinyali olacağını ifade eden iki yazı yazmıştım. Farklı çevrelerden ve uzmanlık alanlarından dostlardan bazı itirazlar gelmişti.
Ben elbette kahin değilim. Ekonomide atılan adımların tek başına bir erken seçim işareti olacağını da söylemek bugünkü şartlarda biraz zor. Ama öyle sinyaller var ki insan bu adımların yaratacağı kısa vadeli etkiyi ve ardından gelmesi muhtemel devasa ekonomik krizi düşününce bunu düşünmeden edemiyor.
Mesela geçtiğimiz hafta Temmuz ayı bütçe açığı verileri Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklandı. Bu verilere göre Temmuz ayında merkezi yönetim bütçe açığı aylık bazda rekor kırdı. Yılın ilk 7 ayındaki bütçe açığı ise 78,3 milyar TL’ye ulaştı. İşin enteresan kısmı ise bütçe açığının neredeyse %60’ının yani 45,8 milyar TL’sinin tek bir ayda verilmiş olması.
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, dün Kocaeli’nde iş dünyasının katıldığı bir toplantıda bu açığın dönemsel olduğunu ifade etti. Ancak bana pek öyle gelmedi. 2018, 2019 ve 2020 yıllarının Temmuz aylarına baktığınızda 2018 ve 2019’da aynı dönem bütçe fazla vermişken, pandemi gibi bir şoku yaşadığımız Temmuz 2020’de bütçe 30 milyar TL açık vermiş. Eğer gerçekten Ağustos ve Eylül aylarında da durum Bakan Elvan’ın dediği gibi geçici bir açığa işaret ederse o zaman farklı düşünebiliriz.
Bakan Elvan aynı toplantıda bir konuyu daha gündeme getirdi ki bu da sonbahar döneminde birkaç ay da olsa piyasanın hareketlenmesini sağlayacak bir gelişme.
Hazine ve Maliye Bakanı toplantıda üretim, istihdam, yatırım ve ihracatı desteklemek amacıyla, KGF destekli üç yeni mekanizmayı başlatacaklarını açıkladı.
Yanlış anlaşılmasın. Bu yazı, KGF destekli kredilerin doğruluğu ya da yanlışlığı ve kamu harcamalarının artması ile ilgili bir tartışma için yazılmadı. Bütün bunlar başka bir yazının konusu olabilir.
Bu yazı para politikası üzerinde yaratılan faiz indir baskısının ardından gelen genişlemeci bir maliye politikası yaklaşımının bugünkü konjonktürde ciddi riskler taşıdığını ifade etmek, bu riskin ise hükümet tarafından alınmasının arkasındaki mantığı aramak üzere yazıldı.
Abdulkadir Selvi: Halk erken seçim istiyor mu?
Murat Sarı’nın başkanı olduğu Konsensus Araştırma’nın 4-10 Temmuz tarihleri arasında yaptığı anketten bazı bölümleri paylaşmak istiyorum.
HALK ERKEN SEÇİM İSTEMİYOR
Millet seçim değil geçim derdinde derler ya aynen öyle. Konsensus’un erken seçimle ilgili verileri de bunu ortaya koyuyor.
Konsensus’un, “Erken seçim mi yoksa seçimlerin zamanında yapılması mı daha iyi olacaktır?” sorusuna ankete katılanların yüzde 58.5’i “Seçimlerin normal zamanında yapılması” yanıtını veriyor. Erken seçim yapılmalı diyenlerin oranı ise yüzde 41.5 çıkıyor.
ERKEN SEÇİME İNANIYOR MU?
Muhalefet liderleri birbiri ardına erken seçim çağrısı yapıyor. Hatta Kılıçdaroğlu, önümüzdeki yıl sonbaharda seçime gidileceği konusunda iddialı. Peki kamuoyu erken seçime gidileceğine inanıyor mu?
Araştırmada bu soru sorulmuş. Erken seçim yapılmaz diyenlerin oranı yüzde 70.1 olurken, erken seçim olur diyenlerin oranı yüzde 29.9’da kalıyor. Erken seçim yapılmayacağı kanaatinde olanların oranı, erken seçim olur diyenlerden yüzde 40.2 oranında fazla çıkıyor.
FÖŞ kükredi: TCMB Ne Zaman Faiz İndirecek? Döviz Kuru Ne Yöne Gidecek?
Erdoğan seçmen güvenini tamamen kaybetti
Takan: ‘Aday olma günü geldiğinde Erdoğan’ın kendisi de istemeyebilir’