Ekonomi
Türkiye Patronlar Platformu: Türkiye artık bir yol ayrımındadır!
Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği (ASİAD) ve Türkiye Patronlar Platformu (TPP) Genel Başkanı Ömer Faruk Başaran, ASİAD Yönetim Kurulu Toplantısında…
Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği (ASİAD) ve Türkiye Patronlar Platformu (TPP) Genel Başkanı Ömer Faruk Başaran, ASİAD Yönetim Kurulu Toplantısında Türkiye gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ekonomi, adalet, demokrasi, insan hakları ve özgürlük konularında iş dünyasının derin endişeler taşıdığını belirten Başaran, “Türkiye açık bir şekilde yeni yol ayrımına girmiştir” dedi.
2003 yılında İstanbul’da kurulan ASİAD’ın Türkiye’deki öncü işadamları derneklerinden biri olduğuna dikkat çeken Başaran, her sektörde olduğu gibi pandemi yasaklarının sivil toplum çalışmalarını da olumsuz etkilediğini söyledi.
Pandemi koşullarının gerektirdiği kurallara uygun şekilde uzun zamandır ilk kez toplanan ASİAD Yönetim Kurulu, toplantıda bir yıllık çalışma programını belirleyerek, üyelerin görüş ve önerileri doğrultusunda yapılacak projeleri ve faaliyetleri değerlendirdi.
Toplantı sonrası ASİAD Genel Başkanı Ömer Faruk Başaran, Türkiye gündemine ilişkin açıklamalarda da bulundu. Başaran’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Yeni bir yol haritası şart
“Türk Lirası’nı bugün bu seviyeye düşürenler, Milli Ekonomi’den bahsedemezler” diyerek Doların yükselişi karşısında Türk Lirası’nın değer kaybetmesini eleştiren Başaran, ekonominin kötü yönetildiğini söyledi.
“Kötü ekonomi yönetimine, kötü pandemi yönetimi de eklenince, hassas dengeler bozulmuştur. Ülkemiz siyasette yeni bir yol haritası çizmek zorunda ve bu yol haritası mutlaka daha uzlaşmacı, daha hassas dengeler üzerine kurulmalıdır” diyen Başaran “Değişen dengelerde siyaset de değişmeli. Bu denli büyük ölçekli başarısızlığın içerisinde hâlâ değişmeyen şeyler varsa, burada ciddi yanlışlar vardır demektir. Bir şeylerin adam akıllı değişmesi için önce siyasetin yenilenmesi, siyasi bakışın güncellenmesi, yorgun bir siyasi akıl yerine, taze ve dinamik bir siyasi akıl gerekir. Vatandaşa dövizi bozdur çağrısı yapacağınıza önce siz beş müteahhite dövizle yaptığınız ödemeleri Türk Lirasına çevirin! Merkez Bankası Başkanı’nın değiştiği gün yapılan 450 Milyon dolar döviz işlemi ile kimler zengin oldu? Şeffaf bir şekilde açıklayın!” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin akılcı, yenilikçi, şeffaf ve milli bir ekonomi yönetimine ihtiyacı olduğunun altını çizen Başaran, yakın zamanda düzenlenen Ak Parti Kongresi ile ilgili de şunları kaydetti: “AK Parti kongresinde gördük ki, binlerce insanın mesafe olmadan lebalep bir araya gelmesinde sorun yokmuş! Öyleyse bugüne kadar sosyal mesafe dolayısıyla vatandaşa kesilen bütün cezalar iptal edilmeli, vatandaşlarımıza paraları derhal iade edilmelidir!”
Toplumun her kesiminde ciddi sıkıntı var!
Halkın pandemi döneminde ciddi sıkıntılar yaşadığını ve bu sıkıntılara iktidarın yeterince cevap vermediğini dile getiren Başaran; esnaftan çiftçiye, öğrencisinden öğretmenine, işçisinden emeklisine, basın mensuplarından sanatçısına toplumda her kesimin ekonomi, adalet, huzur ve güven ekseninde ciddi sıkıntısı olduğunu söyledi.
Başaran ayrıca şunları aktardı: “Uzun zamandır bu iktidardakiler halktan kopuktur, halkın hissiyatından kopuktur, halkın dertlerinden kopuktur! Ama en önemlisi halkın vicdanından kopuktur. Bu kopuş, başta ekonomi olmak üzere toplumda her alanda kendisini derinden hissettirmiştir. Asgari ücret, dört yıl içinde uluslararası bazda yüzde 30-40 değer kaybetmişse bu halk yoksullaşıyor demektir. Ama bunu görmek için halkın içinde yaşamak lazım, halkı hissetmek lazım.”
Tek adam rejiminin sonuçları ağır olacak!
Ekonomi, adalet, demokrasi, insan hakları ve özgürlük konularında iş dünyasının derin endişeler taşıdığını belirten Başaran, İktidarın attığı her adımın vatandaşı daha da fakirleştirdiğini dile getirerek “Bir gecede daha kısa bir süre önce atadığı Merkez Bankası Başkanını tüm teamülleri ve ekonominin gerçeklerini çiğneyerek görevden almak, amacı genelde aile bireylerine, özelde kadınlara karşı şiddeti engellemek olan ve bizzat Sayın Erdoğan’ın kendi imzasıyla yürürlüğe giren İstanbul sözleşmesinden anayasaya aykırı olarak TBMM’nin onayı olmadan çekilmek, parti kapatma davaları, belediyeye ait yeşil alanların mülkiyetiyle oynamak… Bunların hepsi Türkiye’nin sadece ve sadece kendini düşünen bir zihniyetle yönetildiğini ortaya koymaktadır. Bu tablonun acı reçetesi kapıda belirmiştir. Bu acı reçetenin daha vahim acı sonuçlarını yaşamamak için Türkiye girdiği yol ayrımında istikametini iyi seçmelidir” diye konuştu.