Ekonomi
Selim Somçağ: AKP’nin Faizle Bitmeyen İmtihanı
Ekonomist Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınmasıyla Türkiye 21 ay içinde dördüncü merkez bankası başkanını gördü. Çok teknik bir…
Ekonomist Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınmasıyla Türkiye 21 ay içinde dördüncü merkez bankası başkanını gördü. Çok teknik bir görev yapan Merkez Bankası başkanları, önceden belirlenmiş bir süre için göreve gelirler. Bu süre dolmadan görevden ayrılmalarına rastlanmaz. Türkiye’nin 21 ayda dördüncü Merkez Bankası Başkanıyla tanışması, Merkez Bankasında, daha doğrusu AKP’nin ekonomi yönetiminde ciddi sorunlar olduğunu gösteriyor.
Bu çalkantılı gidişin ekonomi ve dış politika boyutları var. Ekonomideki temel sorun, büyüme ve istihdam artışını sanayileşme ve kalkınma üzerinden sağlamayı hedefleyen, dış kaynağı ithalat finansmanında kullanan geleneksel ekonomik modelin AKP döneminde terk edilerek dış kaynağın hane halkının tüketimine ve inşaat-altyapı yatırımlarına yönlendirilmesine dayalı büyüme modeline geçilmesidir.
SÜREÇ NASIL BAŞLADI?
AKP’nin iktidara gelmesinden kısa süre sonra FED’in (ABD Merkez Bankası), ABD halkının konut kredisine ulaşma şartlarını kolaylaştırmasıyla birlikte ortaya çıkan küresel kredi bolluğu sayesinde ilk başta bu modelle yüksek büyüme hızları yakalandı.
Bu arada cari işlemler hesabı rekor düzeyde açıklar verse de döviz kurları üzerinde baskı oluşmadı. Türk ekonomisinin bu “vur patlasın” dönemi, ABD konut piyasasında oluşan balonun 2008 sonbaharında patlamasıyla sona erdi. Dünya genel bir finansal sistem çöküşünün eşiğine gelirken, TL dolara karşı, 6 ayda yüzde 45 değer kaybetti. Türk ekonomisi daraldı. Hem AKP hem finans camiası, Türk ekonomisinin ne kadar kırılgan bir yapıya büründüğünü gördü.
2008 krizi sonrasında, küresel likidite bolluğu FED ve diğer büyük merkez bankalarının doğrudan para basmaya başlamalarıyla sürdü. Bu rüzgâr Türk ekonomisinin yelkenlerini yeniden şişirdi. Türkiye 2010-2013 döneminde yeniden yüksek büyüme oranlarına ulaşabildi. Ne var ki FED’in bu stratejisi 2012’de emtia fiyatlarında büyük artışa yol açtı.
Bu yüzden FED 2013’te parasal genişlemede frene basma işareti verdi. Hem Türk ekonomisinin küresel likidite daralmasına karşı ne kadar hassas olduğu 2008’de görüldüğünden, hem de AKP iktidarının ilk 10 yılında Türkiye’nin dış borcu 130 milyar dolardan 370 milyar dolara yükseldiğinden, FED’in bu sinyali, Türkiye’ye derhal sıcak para çıkışı ve devalüasyon olarak yansıdı. Böylece TL bugüne dek süren uzatmalı devalüasyon sürecine girdi.
RİSKLİ YOL TERCİHİ
Yazının devamı burada.