Ekonomi
Reuters Analizi: ‘Ekonomi yönetiminin ilk mesajları tatmin edici bulunmadı’
Son gelişmeler bazı yatırımcıların zaman zaman gündeme gelen ancak AKP döneminde hiç uygulanmayan sermaye kontrolü ya da serbest piyasa kuralları…
Son gelişmeler bazı yatırımcıların zaman zaman gündeme gelen ancak AKP döneminde hiç uygulanmayan sermaye kontrolü ya da serbest piyasa kuralları dışındaki uygulamalara ilişkin endişelerini tetikledi.
Zor ve yeni kazanılmaya başlayan kredibilitenin Merkez Bankası’nda (MB) başkan değişiminin ardından yerini soru işaretlerine bırakmasıyla TL dolar karışısında çift haneye yakın tarihi bir değer kaybına uğrarken ekonomi yönetiminin piyasayı rahatlatmaya dönük ilk mesajları da yatırımcıyı tatmin etmedi.
Sermaye kontrolü gibi önlemler geçmiş yıllarda da birçok kez konuşuldu ancak defalarca reddedildi ve hiç uygulanmadı. Bugün de yapılan açıklamalarda son olarak AKP’den Nurettin Canikli ‘serbest piyasa mekanizmasından uzaklaşılmayacağına’ dikkat çekerek sermaye hareketlerindeki liberalizasyonu ‘kırmızı çizgi’ olarak tanımladı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, görevde kaldığı beş aydan kısa sürede 875 baz puan faiz artışına giden Naci Ağbal’ı TCMB başkanlığı görevinden alırken yerine kendisi gibi yüksek faizi eleştiren Profesör Doktor Şahap Kavcıoğlu’nu atamıştı. Görevden alma beklentilerin üzerinde 200 baz puanlık faiz artışından sadece iki gün sonra gelmişti.
Dün illikit piyasada 8.4850’ye kadar yükselen dolar/TL güne 8.05 civarında başladı. Gün içinde 7.7’ye kadar gerileyen dolar/TL daha sonra yeniden 8 seviyesine yükseldi.
Kur saat 16:36’da 7.8600/7.8700 seviyesinde işlem gördü. TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı dün illikit piyasada yüzde 16’yı aştıktan sonra yüzde 9 seviyesinde. Dolar/TL karar öncesi cuma günü son işlemlerde 7.2185 seviyesindeydi.
Aynı saatte avro/TL 9.3691/9.3814 seviyesinde, sepet bazında TL 8.6144/5.6259 seviyesinde. TL avro ve sepet bazında da aşağı yukarı yüzde 10 civarında değer kaybıyla dalgalanıyor.
İlk mesajlar
Kavcıoğlu ve Elvan da satış baskısı ardından ilk açıklamalarında ‘enflasyonda kalıcı düşüş‘ hedefine dikkat çekti. Elvan ayrıca “Serbest piyasa mekanizmasından herhangi bir taviz kesinlikle söz konusu olmayacak, liberal kambiyo rejiminin uygulanmasına kararlılıkla devam edilecektir” dedi.
Kavcıoğlu ilk açıklamasıyla rutin tarih 15 Nisan’dan önce bir faiz indirimi yapılabileceğine yönelik piyasa endişelerini giderdi. MB’nin bir sonraki PPK kararı 15 Nisan tarihinde.
Bankacılar hafta sonunda bu tarihten erken bir PPK ile faiz indirimi yapılıp yapılmayacağını anlamak için Kavcıoğlu’nun ilk açıklamasının beklendiğini söylemişti.
Kaybolan güven nasıl sağlanacak?
Morgan Stanley dün yayınladığı notta görevden alınan Ağbal’ın sıkı bir para politikası uyguladığına dikkat çekerek, “(Sıkı) politika devam etse bile daha zayıf bir TL ve daha yüksek bir enflasyon bekliyoruz. (Politikalar) Terse döndürülürse (TL’de) daha da büyük bir hareket bekleriz” dedi.
Bank Of America’nın notunda son dönemde rezervlerde 10 milyar doların üzerinde artış görüldüğüne dikkat çekildi: “Yine de lokal bankalarla ve uluslararası merkez bankalarıyla yapılan swaplar düşüldüğünde MB’nin brüt rezervi sadece 29.4 milyar dolar, net rezervleri ise eksi 51.3 milyar dolar ile oldukça negatif bir bölgede.”
Societe Generale, Türkiye’nin ‘geri dönüşü olmayan bir noktaya’ getirdiğini belirterek, dolar/TL’nin ikinci çeyrek sonuna kadar 9.70’e yükseleceğini öngördü. Bankanın analisti yayınladığı notta “Politika yapımındaki ciddi değişikliği ve yakında finansal çalkantı olma olasılığını göz önünde bulundurarak, Türk varlıklarındaki tüm uzun pozisyonları kapatma tavsiyesi veriyoruz” dedi.
Goldman Sachs raporunda Kavcıoğlu’nun Yenişafak gazetesindeki yazılarına dikkat çekildi: “Gevşeme yanlısı görüşler dikkate alındığında yılın son çeyreğinde beklediğimiz faiz indirimlerinin çok daha önden yüklemeli bir şekilde yapılması riski görüyoruz.”
Enflasyondaki yükselişin devam edeceği beklenlentisi, TL’deki değer kaybının yeni bir enflasyon yükselişi daha yaratacak olması, rezervlerin düşük seviyesi, yatırımcı güvenindeki zedelenme, ekonomi ve hukuk reformlarından söz edildiği bir dönemde HDP’ye kapatma davası açılması, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması gibi gelişmeler bankacılara göre Türkiye ekonomisini içinden çıkılması oldukça zor bir sürece götürüyor. Analist görüşlerinde öne çıkan konu ‘güven.’
Piyasalarda bir kabine revizyonu olup olmayacağı da ekonomi politikalarında nasıl bir anlayış olacağını anlamak için takip edilen bir konu.
Piyasa dostu olmayan adımlara yönelik endişe sürüyor
Hükümet aksini net şekilde belirtse de analistler er geç piyasa dostu olmayan adımlara gidileceği endişesini taşıyor ve bunu görüşlerine ve müşteri önerilerine de yansıtıyor.
Swap işlemlerine sınırlama getirilmesi, kamu bankalarının döviz satışı yaparak kura müdahalede bulunması ve hatta sermaye kontrolünün de bulunduğu bazı yöntemler ana endişeler arasında bulunuyor. Bu beklentiler tüm analistlerde aynı değil ancak ortak görüş mevcut politikaların devamı halinde bile döviz arzı eksikliğinin ortaya çıkabilecek olma ihtimali ve bunun nasıl doldurulacağına dair piyasa dostu bir yaklaşım önerisinin henüz bulunmuyor olması.
Goldman Sachs piyasalardan borçların ödenmesi için para girişinin giderek daha düşük ihtimalli olmasından ötürü cari işlemler dengesinde ‘ani bir düzenleme’ yapılmasına ihtiyaç duyulabileceğini söylüyor. Banka TL üzerindeki baskı arttıkça kur müdahalelerinin yeniden görülebileceğini tahmin ediyor.
Aralarında SEB’nin de bulunduğu az sayıda kurum ise Türkiye’nin eninde sonunda sabit kur kazançlarına ek vergiler getirmek ve yurtiçinde yerleşiklerin döviz alımına vergi getirmek gibi sermaye kontrolleri getirmek zorunda kalabileceğini söylüyor.
Bazı yatırımcılar da politika faizi oranlarının yüzde 19’luk mevcut seviyesinden hızlı bir şekilde düşürülmesi halinde düzenleyici kurumların para çıkışını azaltmak için bankaların swap işlemlerine yeniden sınırlama getirme gibi adımlar atabileceğini belirtiyor.
TL son 20 yılda tek günde çift haneli değer kaybını iki kez yaşadı. Biri Ağustos 2018’de yüzde 15.1 ile kaydedilirken, biri de bugün görülüyor.
Bluebay Asset Management’tan Timothy Ash, TL’nin dolar karşısındaki çift haneli kaybını ‘Ağbal’ın görevden alınmasının maliyeti’ diye yorumladı.
BIST 100 ve bankacılık endeksleri saat 16: 39yüzde 10’a yakın değer kaybıyla işlem görürken gösterge 10 yıllık tahvilde bileşik faiz neredeyse 550 baz puan puan artışla yüzde 19.27’ye geldi. Cuma günü son işlem %14.06 seviyesindeydi. CDS 300 baz puan civarından 462/482 seviyesine yükseldi.
Temmuz 2019’dan beri üçüncü
Görev değişikliği cumartesi sabaha karşı sürpriz şekilde yaşanırken, düşük faiz istekliliği ile bilinen Erdoğan böylece Temmuz 2019’dan beri üçüncü kez bir MB başkanını görevden de almış oldu.
Capital Economics raporunda, “Enflasyonla mücadele dönemi bitmiş olabilir bir kez daha ödemeler dengesi krizi ile karşı karşıya kalınması gerçek bir ihtimal” dendi.
‘Araçları rasyonel kullanmadı’
Ağbal’ın neden görevden alındığına dair resmi bir açıklama yapılmazken konu hakkındaki ilk yorum Canikli’den geldi.
Canikli, “Hükümetin, optimal pozitif reel faiz seviyesinin belirlenmesinde para politikası araçlarını rasyonel kullanmadığını ve bu nedenle de ekonomiye büyük bir mali yük getirdiğini düşündüğü Merkez Bankası başkanını değiştirmesi piyasalara meydan okumak değildir” dedi.
Ağbal’ın görevde kaldığı yaklaşık beş aylık dönemde büyük bölümü tahvil piyasası olmak üzere yaklaşık 4.8 milyar dolar portföy girişi yaşandı. Buna swap piyasası da dahil edilince yabancı girişleri 20 milyar doları aştı. Yabancı işlemlerinin ne kadar ve hangi hızda azalacağı piyasada yakından takip ediliyor.
Yabancıların bu denli girişine rağmen bono payı yüzde 3’lerden yüzde 6’lara yükselse de sadece birkaç yıl önceki yüzde20-25’li seviyelerden uzak.
Aynı dönemde yabancılar kadar hızlı bir iyimserlik göstermeyen yerli banka müşterileri, döviz ve altın mevduatlarını ise tarihi zirveye yakın seyrediyor.