Ekonomi
PPK notları: Enflasyondaki yükseliş geçici; reel sektör kredi artışı fazla yavaşladı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın politika faizini %19’dan %18’e indirdiği 23 Eylül Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının özeti yayımlandı. PPK, 1,5…
Yükselen manşet enflasyonu arz sorunları, emtia fiyat artışlarına bağlı gıda enflasyonunun yarattığı “geçici oynaklık” olarak nitelendiren banka, çekirdek enflasyona odaklandığını açıklıyor. Geçici etkiler devreden çıktığında enflasyonun düşeceğini ve para politikasının sıkı oluşunun enflasyonu düşüreceğini iddia ediyor.
Bu “güncellemelerle”; yani düşmeyen manşet enflasyon yerine TL’nin yaz istikrarına bağlı ılımlı seyirdeki çekirdeğe odaklanarak 100 baz puan indirmeye alanı açıldığını düşünüyor.
Faiz indirimleri devam edecek
PPK notlarından yola çıkarak Banka’nın Ekim toplantısında da faiz indirimine gitmesi gerçekçi beklenti olur. Fakat aynı mantıkla TL’de son günlerde izlenen değer kaybı çekirdek enflasyonu yukarı çekeceğinden, faiz indirimlerinin derinleşmesi zor görünüyor. Fakat bankanın bu sefer de çekirdek enflasyon yerine enflasyonla ilgili başka bir göstergeye odaklanması da mümkün. Amaç faiz indirimi, bahaneleri ise veri seti içinde yaratmak şimdilik mümkün.
İşin gerçeği ise Türkiye’de yüksek seyreden enflasyonun küresel dinamiklerin de etkisiyle %20’ler civarında yapışkan hale geldiği. Fed para politikasını sıkılaştırırken TCMB’nin faiz indirimlerinin hata olduğu ve TL’de izlenen değer kaybının küresel şartlar ve faiz indirimleri nedeniyle devam ederek manşet ve çekirdek enflasyonu daha da yükselteceği.
Her şeye rağmen faiz indirmeyi seçen Banka’nın notlarından seçmeler aşağıda:
– Bunun yanında, bireysel kredilerin ılımlı seyre dönmesi için makroihtiyati politika çerçevesi güçlendirilmiştir. Bu doğrultuda BDDK’nın söz konusu kararlarının etkisi takip edilecektir. Kurul, bireysel kredilerin daha ılımlı bir büyüme sergilemesinin, enflasyon görünümü ve dış denge üzerindeki riskleri sınırlamak için önemli olduğuna dair yaptığı vurguyu korumuştur.
– Bu çerçevede, kredilerin seyri ve kompozisyonu makroekonomik istikrar açısından yakından takip edilmektedir. Kurul, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirmiştir. Bu çerçevede para politikası duruşunda güncellemeye ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesi yapılmış ve politika faizinde 100 baz puan indirim yapılmasına karar verilmiştir.
– Enflasyonun kısa dönemde, başta emtia fiyatları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar olmak üzere arz ve talep yönlü çeşitli unsurların etkisiyle oynak bir seyir izlemesi beklenmektedir. Bununla birlikte, geçici etkilerin ortadan kalkmasıyla enflasyonun yeniden düşüş eğilimine dönmesini sağlayacak sıkılıktaki parasal duruş;enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geçici oynaklıklara karşı önemli bir tampon işlevi görecektir.
– TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.
– Küresel talepteki hızlı toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Başlıca tarımsal emtia ihracatçısı ülkelerde yaşanan iklim koşullarının küresel gıda fiyatları üzerine olumsuz yansımaları görülmektedir.
– Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmekle birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları enflasyondaki yükselişin talep kompozisyonundaki normalleşme, arz kısıtlarının hafiflemesi ve baz etkilerinin devreden çıkmasıyla birlikte büyük ölçüde geçici nitelikte olacağını değerlendirmektedir.Bu çerçevede, gelişmiş ülke merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir.
– İçinde bulunduğumuz PPK döneminde gelişmekte olan ülke borçlanma ve hisse senedi piyasalarına sınırlı portföy girişleri gözlenmiştir. Gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyri gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tutmaktadır.
– Söz konusu risklerin Türkiye’ye yönelik portföy akımları kanalıyla yaratabileceği etkilerin, yurt dışında yerleşiklerin portföy pozisyonlanmalarındaki mevcut seviyeler dikkate alındığında daha sınırlı kalabileceği değerlendirilmektedir.
– Para politikası duruşu, enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikası ile ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirlenecektir.
– Bu doğrultuda politika duruşu, enflasyon gelişmeleri, enflasyon beklentileri ve bunlar üzerinde kısa vadede etkili olacağı öngörülen geçici unsurlar da dikkate alınarak dezenflasyon sürecini en kısa sürede tesis edecek ve orta vadeli hedeflere ulaşıncaya kadar bunun sürekliliğini sağlayacak bir sıkılık düzeyinde belirlenmeye devam edilecektir.