Piyasa Bülteni: O bir Radikal!

TL’deki erime, piyasa faizlerinde yükseliş, CDS’in artan Türkiye risklerini haykırığı ama dolar bazında ucuzlayan borsanın rekorlara doymak bilmediği, faiz ve enflasyon arasında devam eden bilek güreşinin galibi belli iken yine de faizin günah keçisi ilan edilmesi, yeni türeyen varyantlar, FED’in ne zaman dişini göstereceği, altın ve gümüşün tatsız seyri diye diye yılın da son günlerine geldik.

Ne kadar da hızlı geçmiş 2021, değil mi? Dün de Borsa İstanbul, benzer sayılarla, 2012 seviyesini test ederek tüm zamanları yeni en yükseğine adını yazdırdı. Hatırlanacağı üzere, bültenlerimizde, gerek faiz oranlarının artık yatırımcısını bu enflasyonist ortamda tatmin edemediği, gerekse de dolar bazında ve değerleme anlamında oldukça ucuzlayan şirketlere karşı yerli ve yabancı ilgisinin tırmanması, hatta yurtdışı piyasaların da Omicron endişesini (varyantının hafif semptomlarla yol açtığının anlaşılmasıyla) çabuk atlatması ile yönün halen daha yukarıya olduğunu savunduk.

Bir örnekle ne demek istediğimizi perçinleyelim. 2020 yılının başında neredeyse 0,01 seviyesinde olan Venezüella’nın Caracas borsası, 2021 yılına geldiğimizde 0,48 seviyesine yükselerek %4,200 değer kazanmıştı. Lakin, gelinen noktada, ülkenin para birimin rekor düzeyde değer kaybetmesi ile hiper devalüasyon yaşanmış, enflasyon da şirazesinden (hiper) çıkmıştı!

İçeride ise Türk mali piyasaları son günlerde dalga boyu biraz azalmış, azgın sulardan bir nebze de olsun kurtulan geminin daha sakin sularda, yarın açıklanacak ABD enflasyon verisi ile haftaya TCMB PPK olağan toplantısı öncesinde yol almaya devam ettiğini görüyoruz. Dün yine sabah saatlerimde biraz yurtdışı iyimserliğe ayak uydurmaya çalışan TL’nin, Katar ziyareti sonrası Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşük faiz politikası ile kurun da faizin de aşağı çekileceğini belirten açıklamaları ve bu sayede büyümenin de elde edileceğini savunması ile yönünü hafif de olsa yukarı çevirse de, kurun yorgunluk emareleri kaydettiğini görüyoruz.

Katar dönüşünde imzalanan swap anlaşmalarının altını çizen Sn. Cumhurbaşkanı, TCMB’nin daha da güçleneceğine vurgu yaparken, döviz kurlarında manipülasyon yapanlar ile stokçuların elindeki mallara el konacağını söyledi! Ayrıca, AB’nin Kavala kararını da tanımacayaklarını eklerken, akşam Kabine  toplantısı ardından da yeni ekonomi programı ön plana çıkararak yastık altında ve bankada döviz yatırımı yapan yerlileri yine yeni ekonomik programın fırsatlarından faydalanmaya davet etti! “Fırsat” kelimesinin ne olduğunu ise tam olarak anlayamadık keza Sn. Cumhurbaşkanı da bunun altını  dolduramadı.

USDTRY kuru günü 13,70 seviyelerine yakın tamamlarken, haftaya TCMB’nin faiz oranlarını sabit tutma ihtimalinin tartışılması bekle ve gör stratejisinin de benimsenmesine neden oluyor. Kurun 13,80 seviyesini geçmesi ile TCMB’nin de sahneye çıktığı düşünülürse, suyun bulanıklığı gidene kadar (PPK’ya kadar) yatay hareketin devam etme ihtimali göz ardı edilmemelidir.

Para politikasına yönelik büyük soru işaretleri ve piyasa ile TCMB’nin aynı çizgide olmamasını basit bir örnekle anlatmak gerekiyor. Politika faizi %15 olan TCMB, haftalık bazda bankalara bu orandan para veriyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse, bu haftalık paranın da yıllık bileşik faizi %16’lı seviyelere tekabül ederken, Türkiye’nin uzun vadeli tahvillerinin yıllık bileşik faizinin %21 seviyesini aştığını görüyoruz. Yani Merkez Bankası’ndan %16 ile borç alan bir bankadan bu parayı Hazine 5 baz puan yukarıdan geri borçlanıyor! Eylül başında TCMB’nin politika faizi %19, 10 yıllık tahvilin bileşik faizi ise %17 seviyesinin hemen altını denemişti! Akabinde, verilen faiz indirim sinyali ve gelen 400 baz puan faiz indirimi sonrasında görünüm topyekun değişti!

Yurtdışı cephede ise, yukarıda da izah ettiğim üzere, Omicron kaynaklı kaygıların azalması, hatta Reuters haberlerine göre Pfizer’ın üçüncü doz aşının koruma özelliği olduğunu duyurması ve semptomların hafif olduğunun raporlanması ardından iyimserlik yıl sonu rallisi ile birleşerek dün de devam etti. Sabah saatlerinde Asya’da başlayan ve Avrupa’ya da sirayet eden yükseliş, ABD borsalarının da geceyi ılımlı yükselişler ile tamamlamasına neden oldu.

Çin’de bu sabah açıklanan ÜFE enflasyonunun rekor seviyelerden gerilediğini görüyoruz. Ayrıca, Evergrande Group’un hisseleri, yönetilen bir borç yeniden yapılandırma umutlarıyla, ‘karmaşık’ bir kurumsal çöküş korkusunu yatıştırdığı için bu sabah günü yükselişle karşıladı.

Yeni gün başlangıcında Asya borsalarında iyimserliğin korunmaya devam ettiğini görüyoruz. Şangay borsası %1 yukarıda işlem görürken, gösterge endeks Tokyo borsası yatay bir görünüm arz ediyor. ABD borsalarının da vadeli işlemlerinde küçük çapta da olsun düşüşler görüyoruz.

Enflasyonist kaygılar ve yakın gelecekte gelişmiş ülke merkez bankalarını faiz artırımına başlayacağı yönünde inanışlara bir hazırlık olarak gelişmekte olan ülke para birimlerinin de ön tedbir olarak faiz oranlarını artırmaya başladıklarını not etmek gerekiyor. Brezilya’nın 150 baz puan faiz artırımına, Polonya da 50 baz puanla eşlik etti. Dünyada gevşek para politikası varken sıkı, sıkı iken gevşek para politikası uygulayan ‘radikal’ ülke Türkiye’nin 16 Aralık toplantısında ne yapacağını bilemesek de, faiz ile enflasyon arasında var olan makasın bu kadar açık olduğu bir ekosistemde, pas geçmesi ile 100 baz puan daha indirmesi arasındaki farkın TL’nin zayıf seyrini değiştiremeyeceğini düşünüyoruz. Not düşmek gerekiyor ki, Biden ile Putin arasında düzenlenen kritik zirve ardından Rus Rublesi de değer kazanıyor!

ABD’de bu sabah 10 yıllık gösterge tahvilin %1,51 seviyesine yükseldiğini, DXY’nin 96 seviyesinde yatay seyrini korduğunu, dünyada enflasyonist kaygıların sürmesine rağmen altın ve gümüşün keyifsiz seviyelerde salınmaya devam ettiğini görüyoruz. Kripto para cephesinde ise, Bitcoin’de hafta sonu yaşanan büyük çöküş ardından kayıplarını telafi etme çalışmaları sürse de, 52bin dolar seviyesi aşılamadan temkinli olmakta fayda görüyoruz.

Yukarıda da belirttiğim üzere, gözler yarın ABD’de açıklanacak TÜFE verisinde olacaktır.

iktisatbank.com