Piyasa Bülteni: Aşk hiç görmediğin halde 83 yaşında bir adamı sevmektir #Atatürk

Atatürk’ü saygı, sevgi ve rahmetle anarak bültenimize başlıyoruz. İzindeyiz!

Elon Musk’ın olası bir hisse satışı öncesinde ‘yüksek uçan’ Tesla hisseleri, dün geceyi %12 düşüşle son 14 ayın en sert kaybını yaşayarak tamamladı. Öte yandan, nakit sıkıntısı çeken Çin’in emlak devi Evergrande Grup’un denizaşırı ülkelere bugün gerçekleştirmesi gereken tahvil kupon ödemesi öncesinde artan endişeler ve Çin’in emlak sektörünü yönelik risklerin tırmanması, yatırımcı nezdinde moralleri bozuyor.

Dün ABD’de açıklanan manşet ÜFE enflasyonu, tahminler paralelinde yıllık bazda %8,6 artarken, çekirdek enflasyondaki artış ise %6,8 oldu. Söz konusu gerçekleşme beklentiler dahilinde olsa da, gözler ABD’de bugün açıklanacak TÜFE enflasyonuna çevrildi. Reuters anketine göre, çekirdek enflasyonun aylık %0,4 (yıllık %4,3) ; manşet enflasyonun ise aylık %0,6 (yıllık %5,8) artması bekleniyor. TÜFE’nin %5,8 artması demek (en son veri %5,4), ABD’de -enflasyonun son 31 senenin zirvesine yükselmesi olarak okunacaktır!

Çin’de bu sabah fabrika kapısı enflasyonu (ÜFE), ülkenin endüstriyel merkezindeki bir elektrik krizinin ortasında kömür fiyatlarının artması, üreticilerin kar marjlarını daha da daraltması ve stagflasyon endişelerini artırmasıyla Ekim ayında 26 yılın en yüksek seviyesine ulaşarak %13,5 ile tahminlerin üzerinde artış kaydetti.

Gerek Çin cephesinden gelen yüksek enflasyon, gerekse de bugün açıklanacak ABD TÜFE verisi öncesinde bu sabah Asya piyasalarında hakim renk kırmızı! Kore, Hong Kong ve Çin’de %1 aşan düşüşler görülürken, ABD borsalarının da vadeli işlemlerinde %0,4 civarında düşüşle güne başlıyoruz. Hava biraz tatsız…

Takdir edersiniz ki, belirsizlik arttıkça, piyasalar da güvenli liman arayışına gidiyor. Bu bağlamda, ortada kafa karışıklığı yaratan bir fiyatlama da görüyoruz. Enflasyon, merkez bankalarına göre ‘geçici’ faktörlerden de olsa yükselirken -piyasalar aynı görüşte değil-  tahvil piyasalarında ise bambaşka bir fiyatlama görüyoruz. Daha günler önce %1,70 seviyesine dayanan ABD Dolarının piyasa faizi 10 yıllık tahvil getirisi, bu sabah %1,41 ile neredeyse son 2 ayın en düşük seviyesine geriledi. Benzer bir şekilde, Almanya 10 yıllık tahvil getirisi de (eksi) %0.29 ile son 7 haftanın dibinde. Bu eğilimde, faiz artırımında sahneye ilk çıkacak gelişmiş ülke merkez bankası olan İngiltere’nin ‘güvercin’ tarafta kalmaya devam etmesinin büyük bir payı olduğunu düşünüyoruz.

Bir tarafta Çin’de kapalı kutu misali emlak sektörünün sorunları, diğer bir tarafta, Baltık Kuru Yük endeksinin bu yılın kazanımlarını sıfırlayarak tedarik krizinde en kötünün geride kaldığı inanışlarını perçinlemesi ile enflasyon kaygılarının da azalmaya yüz tutması ve belki de yeniden artan küresel vaka sayıları, tahvil faizlerinde getirilerin düşmesine, fiyatların da artmasına neden olarak önemli bir değişimin de habercisi olabileceğini düşünüyoruz.

Enflasyonun halen daha yüksekten uçtuğu bir dönemde, tahvil faizlerinin gerilemesi, akıllara, faiz getirisi olmayan lakin 10 yıllık tahviller ile ters korelasyona sahip kıymetli madenleri getiriyor. Geçen haftayı 1,785 dolar seviyesi üzerinde tamamlamayı başaran altın, beklediğimiz ‘yeşil ışığı’ da yakmış olarak bu hafta önemli bir direnç seviyesi olan 1,827 doları zorluyor. Geçilmesi durumunda sırası ile 1,861 ve 1,916 seviyeleri hedef sahasında olacaktır. Altının kuzeye ilerlemesi, gümüş cephesinde 24,70 ve 25,10 seviyelerine doğru isteği açık tutacaktır.

Enerji sektörüne yönelik uzun pozisyonumuzdan çıkmamız ardından rotamızı Bitcoin ETF (Bito)’ya çevirmemiz nedeniyle altın ve gümüş cephesinde uzun pozisyonlanmamız göreceli olarak cılız tarafta kaldı. ABD TÜFE verisi ardından pozisyonlarımızı yeniden gözden geçireceğiz.

Hazır enerji sektöründen söz etmişken, OPEC+’nın üretim artışına gitmemesi karşısında ABD Başkanı Biden’in stratejik petrol rezervlerini kullanma tehdidi boş çıkınca, Brent petrol bu sabah yeniden 85 dolar seviyesine yükseldi. 87 dolar üzerinde haftalık bir kapanış durumunda, Brent petrol ile aşkımız yeniden kabaracak!

Türkiye cephesinde ise son günlerde gergin havanın USDTRY kuru hariç iyice yumuşadığını görüyoruz. Özellikle, yabancının tansiyonunu tutan 5 yıl vadeli Türkiye CDS risk primi, bu sabah 388 baz puan seviyesine kadar geriledi (haftalar önce 455 baz puan seviyesindeydi). Borsa İstanbul 100 endeksinin son 1 ayda %20 değer kazandığını da not edelim.

ABD 10 yıllık tahvillerin ivme kaybetmesi ve beraberinde içeride de risk priminin gerilemesini ile 2047 vadeli USD cinsi Türkiye eurobondunun getirisi de %7,6 seviyesinden %6,9 seviyesine kadar geriledi. İyimser tabloyu bozan tek gelişme ise döviz piyasası. TCMB olağan PPK toplantısı haftaya Perşembe günü sonuçlanacak. TCMB’den beklenen faiz indirimi nedeniyle, USDTRY kurunun hergün 9,75 seviyesin ziyaret edip günü 9,70’li seviyelerde tamamladığını görüyoruz. Kurun yatay ama yüksek seviyelerde denge bulmasının arkasında faiz politikasına ilişkin belirsizlik yatıyor (öngörülebilirlik ne güzel bir şey, değil mi?). Sürpriz yapmayı seven TCMB’nin faizleri sabit tutması durumunda, USDTRY kurunun hatırı sayılır bir düşüş kaydetme ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğinin altını çizmek isteriz.

Haber akışında, ABD’de FED Başkanı Powell’in görev süresinin dolmasına yakın yeniden atanamama ihtimalinin arttığını okuyoruz. Yerine, en kuvvetli aday olarak FED Yönetim Kurulu Üyesi Brainard adının geçtiğini görüyoruz. Mitoloji bültenlerimizin değişilmez bir parçası. Brainard’ın, Powell’a göre daha ‘güvercin’ duruşu olduğunu biliyoruz.

Bugünün veri takviminde, içeride istihdam raporu ve inşaat maliyetleri göze çarparken, yukarıda da belirttiğim üzere, gözer günün ikinci yarısında ABD TÜFE enflasyonunda olacaktır. Genel manada temkinli havanın korunmasını bekliyoruz. TL’deki zayıflığın belini sadece 18 Kasım PPK toplantısından gelecek ‘pas’ kararının kırabileceğini not ederek bültenimizi tamamlayalım.

iktisatbank.com