Ekonomi
Mahfi Eğilmez: TL Değer Kaybederken İhracat Artıyor mu?
“Zorluk yeni düşüncelerde değil, eskilerinden kurtulmakta yatar.” John Maynard Keynes Ekonomi biliminin en bilinen hipotezlerinden birisi ‘bir ülke parasını…
“Zorluk yeni düşüncelerde değil, eskilerinden kurtulmakta yatar.” John Maynard Keynes
Ekonomi biliminin en bilinen hipotezlerinden birisi ‘bir ülke parasını devalüe ederse ihracatı artar, ithalatı düşer’ şeklinde formüle edilen tezdir.
Önce bazı kavramlara açıklık getirelim. Temel olarak iki tür kur rejimi vardır: Sabit kur rejimi, Dalgalı kur rejimi.
Sabit kur rejiminde; yerel para biriminin değeri, başka bir para biriminin veya para birimleri sepetinin değerine veya altın gibi başka bir değere göre ilan edilir. Bu eşitlik bir kez ilan edilince bir süre değişmez sabit kalır. Eğer değişmesi gerekiyorsa o zaman yerel para biriminin değeri düşürülür (devalüasyon) ya da yükseltilir (revalüasyon) ve yeni bir eşitlik ortaya çıkar. Devalüasyon; sabit kur sistemi uygulayan bir ekonominin parasının yabancı paralar karşısındaki değerinin, bir başka deyişle dış satın alma gücünün, hükûmetçe alınan bir kararla düşürülmesidir. Bunun tersinin yapılması da revalüasyondur.
Dalgalı kur rejiminde yerel para biriminin yabancı paralara göre değeri arz ve talep kuralları çerçevesinde piyasada belirlenir. Bu rejimde paranın dış değeri piyasadaki duruma göre her an ya düşer ya da yükselir. Dalgalı kur rejiminde para biriminin dış değerinde yaşanan düşüşlere devalüasyon değil değer kaybı denir. Sabit kur rejimi bütün dünyada uzun yıllar sürdürüldüğü için oradan kalan alışkanlıkla insanlar bugünkü dalgalı kur rejiminde ortaya çıkan değer kayıplarına da devalüasyon diyorlar. Bu ifadeyi dalgalı kur rejiminde kullanmak ekonomi literatürü açısından yanlıştır.
‘Ülke parasının değeri düşerse o ülkenin ihracatı artar, ithalatı azalır’ şeklinde formüle edilen tezin doğru olduğu dönem sabit kur rejiminin dünyada geçerli olduğu dönemdi. O dönemde her ülke parasının dış değerini rezerv paralara sabitliyordu. Böyle bir ortamda bir ülke devalüasyon yaptığında diğer ülkelerin para biriminin değeri değişmediği için devalüasyon yapan ülkenin parası ucuzluyor ve ihracatı artarken ithalatı düşüyordu. Kuşkusuz bunun mutlaka böyle olması gerekmiyordu ama genel durum bu şekildeydi. Demek ki sabit kur rejiminin küresel sistemde geçerli olduğu ya da en azından ağırlıklı olduğu bir dönemde bir ülke parasının dış değerini düşürürse ve eğer Marshall – Lerner koşuluna[i] da uygun bir ihracat ve ithalat yapısı varsa ülkenin ihracatı artar, ithalatı düşer.
Acaba aynı durum dalgalı kur rejiminde de geçerli midir? Öncelikle şunu bir kez daha vurgulayalım; dalgalı kur rejiminde devalüasyon olmaz, yani bir ülke parasının değerini alacağı kararla düşüremez, bu değer kaybı (ya da kazancı) piyasada arz ve talebe göre olur. İkinci olarak da şunu vurgulayalım; dalgalı kur rejiminin küresel anlamda geçerli olduğu günümüz koşullarında her gün, her an bütün paraların değeri değişebilir. Bu durumda sabit kur rejiminde bir ülke devalüasyon yaptığında malları ucuzladığı için ihracatı artarken, dalgalı kur rejiminde benzer birçok ülkenin parası değer kaybettiği için aynı etki ortaya çıkmaz. Bir başka deyişle dalgalı kur rejiminde benzer koşullarda olan ülkelerin para birimleri, hepsi aynı anda olmasa bile muhtemelen peş peşe değer kayıpları yaşadığı yani hepsinin malı ucuzladığı için, parasının dış değer kaybından ihracat ve ithalat konusunda sabit kur rejimindeki kadar yarar sağlayamaz.
Bu durumu Türkiye özelinde bir grafik yardımıyla gösterelim (grafikte kullandığım veriler ve bu verilere ilişkin kaynaklar yazının altındaki ekte yer alıyor):
Grafik bize 2013 yılından bu yana USD/TL kurlarını (yeşil), ihracat (mavi) ve ithalat (kırmızı) tutarlarını (Dolar olarak) gösteriyor. Görüleceği gibi Dolardaki değer kaybının sürekliliği ve yüksekliğine karşılık ne ihracatta beklenen artış ne de ithalatta beklenen gerileme söz konusu olmuş.
Alıntıdır, makalenin tamamını okumak için linki tıklayın
FÖŞ anlattı: Enerji Krizi dünyanın belini büker, Türkiye’ye nasıl yansır?
Erdal Sağlam: Büyükler hapşırdıkça ekonomimiz hasta kalacak
Murat Berk strateji notu: Raskolnikov’un rüyası