Ekonomi
Gizem Öztok Altınsaç: Erdoğan’ın ‘Faiz sebep enflasyon sonuçtur’ açıklaması ekonomi gerçekleriyle örtüşmüyor
Altınsaç, “Tek maliyet faiz maliyeti sanılıyor. Faizi düşürünce maliyet düşecek böylece enflasyona etkisi olacak sanılmamalıdır. Halbuki döviz maliyeti bilançolar da…
Altınsaç, “Tek maliyet faiz maliyeti sanılıyor. Faizi düşürünce maliyet düşecek böylece enflasyona etkisi olacak sanılmamalıdır. Halbuki döviz maliyeti bilançolar da çok daha ağırdır” dedi.
TÜSİAD Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç KARAR TV’de Taha Akyol ve Mustafa Karaalioğlu’un sorularını yanıtladı. Gündemdeki Çin Modeline ve Türkiye’de uygulanabilirliği üzerine değerlendirmelerde bulunun Altınsaç, ”Orada olanla Türkiye’de olanı öncelikle ayrıştırmak gerekir. Benzerlikler mevcut elbette en büyük benzerlik kamu bankalarının reel kesimi ucuzdan fonlamasıdır. Kesiştiği nokta ihracat üzerinden ele alınsa da temelde kesiştiği nokta budur” dedi.
Erdoğan ekonomide yol haritasını anlattı: Zor olanı seçtik ama 6 ay sonra meyvelerini yiyeceğiz, Çin de böyle büyüdü
BU BİR MODEL Mİ TAYİN ETMEK LAZIM
“Çin bir kalkınma değil büyüme modelidir. Çin’in gerektiğinde faiz yükselttiği görülmüştür. Yatırıma dayalı büyümüş bir modeldir. Verimlilik artışı yüksek olan ülkelerde para birimi de değer kazanır” diyen Altınsaç Çin modeline ilişkin şunları söyledi:
”Öncelikle bu bir model değil bu bir tercih, gerçekten reel kesimi ucuzdan fonlama tercihi nettir ve buna bir çerçeve çizilme ihtiyacını doğurdu. O çizilen çerçevenin belli ayakları Çin’e benziyor. Güney Kore’ye hiç benzemiyor. Çin bir kalkınma modeli değildir. Çin bir büyüme modelidir. Kalkınan Güney Kore’dir. İkisi arasında fark vardır. Bugün Güney Kore’ye baktığımızda kişi başı milli gelir 30 bin dolar, Çin’de 10 bin dolardır. Türkiye’nin benzeri Çin’de kişi başı milli gelir dağılımı eşitsizliği vardır. Güney Kore’nin kalkınması 50 yıl sürmüştür. Bu dönüşümde askeri rejimden demokrasiye geçişi de vardır”
”Hem Güney Kore’de hem de Çin’de verimlilik artışı var. Biz de verimlilik artışı yok gönül ister ki bunun üzerinden bir modelle gidelim. Güney Kore’nin kalkınmasının ardında iki mühim konu var bunlardan ilki toprak reformu diğeri ise eğitim reformudur. Eğitim reformuyla ilerleyen vadede yurt dışına insan gönderip ülkeye geri getirip ülkenin bürokrasisinde de yer almasını sağlıyorlar. Politika dizaynında bu donanımlı kişiler büyük rol oynuyor”
Çin’de bankacılık sisteminde reel kesimi fonladıklarını söyleyen Altınsaç, “Bu nedenle dönem dönem şiddetli enflasyona da maruz kalıyor. Her bu tarz dönemlerde sıkılaştırmaya gidiyor, faizini yükseltiyor kamuyu kısıyorlar. Bu dönem kısa sürüyor ve ardından fonlamaya devam ediyor. Bankacılık kesimde takibe giden alacakları da yüzde 30’lara gelmiş durumda oldukça batık var. Bu sebeple gelir dağılımı eşitsizliği mevcuttur. Çin yatırıma dayalı bir modeldir” diye değerlendirdi.
VERİMLİLİK ARTIŞI OLAN ÜLKELERİN PARA BİRİMİ DEĞERLİDİR
“Maliyet hesabı yapamamak yatırımı olumsuz etkiler. Verimlilik sağlamadan ihracatta performans kazanamazsınız. Fiyat istikrarı olmadan hiçbir model uygulanamaz” diyen Altınsaç sözlerine şöyle devam etti:
”Verimlilik artışı olan ülkelerde para birimleri ciddi değer kazanmaktadır. Çin’de de Güney Kore’de de verimlilik artışı muazzamdır. Bizde bir verimlilik artışı olmadığı gibi faiz indirimleri ve ucuz fonlama sonucunda Türk Lirası’nda çok şiddetli değer kaybı oluyor. Böylelikle ülkenin kendini fonlaması zorlaşıyor. Bir dönem sonra ülkenin bir kaynağa ihtiyacı olacaktır”
Türk lirası iki kanaldan değer kaybediyor diyen Altınsaç, bunun da kur üzerinde artışa neden olduğunu vurguladı. Altınsaç, “Türk Lirası 2 kanaldan değer kaybetmektedir. Biri portföy yani içeriye giren çıkan para kanalı bir de hane halkının dolara olan talebidir. Bu ikisi ister istemez kur üzerinde baskı oluşturunca maliyetler artmaktadır. Tek maliyet faiz maliyeti sanılıyor. Faizi düşürünce maliyet düşecek böylece enflasyona etkisi olacak sanılmamalıdır. Halbuki döviz maliyeti bilançolar da çok daha ağırdır” dedi.
FİYAT İSTİKRARINDA BİRİNCI SORUMLU MERKEZ BANKASIDIR
“Fiyat istikrarında birinci sorumlu Merkez Bankası’dır. Kurum kapasitesi ve güven önemlidir. Hiçbir kalkınma modelinde güçsüz kurumlar yoktur. Kalkınmada bilim, insan ve kurumlar önemlidir. Kuruma güven önceliktir” hatırlatmasında bulunan Altınsaç sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye çok esnek bir ekonomiye sahiptir. İşler biraz rayına girerse gerçekten sermaye çekebiliriz. Ülkemizde enflasyon düşmeden ve kalıcı olmadan işler rayına giremez. Enflasyon düşerken Türkiye’de 2000-2010 arası ne olmuş yükselirken ne olmuş baktığımızda, resmi ortaya koyacaktır. Fiyat istikrarı çok mühim, ülke olarak enflasyon konusunda bir mutakabatımız yok. Bu konu sadece siyasi otorite, Merkez Bankası vs değil reel kesiminde o enflasyonun tek haneye gelmesinin ne manaya geldiğini içselleştirmesi gerekir”
“Bugün Türkiye’de 13-14 enflasyon olur çokta sıkıntılı olmaz dediğimiz noktada 20-25 gidiyoruz. Ve bu durum bu yılın süreci değil 2015’te net bozuluyor. 2018-19’da artıyor ve bugüne geldik. Burada benim yorumum tüm kesimlere düşen bir sorumluluk var ama elbette ki fiyat istikrarında birinci sorumlu Merkez Bankası’dır bunun tartışılacak bir yanı yok. Merkez Bankası’nın asli görevini yapması gerektiği düşünüyorum”
TÜRKİYE’DE PARA POLİTİKALARI NASIL OLMALI
Türkiye’de para politikaları nasıl olmalı sorusunu da yanıtlayan Altınsaç son olarak şunları söyledi:
“En önemli para politikasından yani Merkez Bankası’ndan başlamak gerekiyor. Bir yumuşak geçişe ihtiyaç var hemen faiz indirimlerinin duruyor olması lazım. Enflasyon çok şiddetli olduğu için bir dönem sonra kademeli olarak faizin sıkılaşması gerekir. Gönül ister ki kontrol edecek başka bir aracımız olsun ama yok geciktirdikçe döviz açığımız var olacak. Bir bütün olarak ele alıp dünyayı çok doğru okumamız gerekiyor”