Ekonomi
Gelecek Partisi / Davutoğlu: 22 Mart krizinin ülkeye ilk maliyeti 525 milyar TL
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Değerlendirme Toplantısı yaptı. Toplantıda ana onu merkez bankası başkan değişiminde son yaşananların Türkiye…
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Değerlendirme Toplantısı yaptı. Toplantıda ana onu merkez bankası başkan değişiminde son yaşananların Türkiye ekonomisinde yarattığı maliyet, inandırıcılık sorunu ve tabi çözüm önerileri oldu.
Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin 33’üncü ayında üçüncü büyük ekonomik krizini çıkararak siyaset tarihine geçtiğini söyledi. Genel Başkan, küresel ekonomi toparlanır, piyasalar olumlu gelişmelerle rekor üstüne rekor kırarken gelen 22 Mart tarihli Ağbal’ı görevden alma kararı sonrası piyasalarda yaşanan dalgalanma ile TL’deki değer kaybının 84 milyon vatandaş için ilk maliyetinin 525 Milyar TL olduğunu söyledi. Ek olarak da yıllık ilave 150 Milyar TL faiz yükü bindirdiğini ekledi.
Ahmet Davutoğlu, partinin ekonomi kurmaylarıyla yaptığı basın toplantısında sorunun yönetimde keyfilik olduğunun altını çizerken, yaşananların vatandaşlara karşı sorumsuzluk, hukuka ve kurumlara saygısızlık olduğunu ekledi. Davutoğlu tüm bu durumun faili olarak da sadece Cumhur İttifakı’nı işaret etti.
Karşı karşıya kaldığımız krizin sadece ekonomik bir kriz olmadığını vurgulayan Davutoğlu bir kanser gibi metastaz yapan kapsamlı bir sistemik krizin hayatın her alanını etkilemekte olduğunun altını çizdi.”Zihniyet sapmalarından toplumsal değer yozlaşmasına, kurumsal bozulmadan bürokratik liyakata, gerçeklikten kopuk politikalardan siyasi ahlaktan uzak uygulamalara kadar her alana sirayet eden bu sistemik kriz ancak ve ancak aynı ölçekte kapsamlı bir sistemik yenilenme ile aşılabilir” dedi.
Hükümete seslenen Ahmet Davutoğlu, “devlet yönetimi ortak akla değer vermeyi, sağduyulu ve soğukkanlı davranmayı, basiretli karar almayı gerektirir. Laf dinlemiyor diye dört ayda bir Merkez Bankası başkanı değiştirmeye kalkarsanız, değil damadınızın sattığı 128 milyar Dolar, bir o kadar daha rezervimiz olsa size yetmez” dedi.
Davutoğlu ortadaki zor ekonomik tablonun maliyetini detaylandırdı:
- Bir günde devletin döviz cinsi iç ve dış borcunun tutarı 115 Milyar TL artmıştır.
- Bir günde devletin KÖİ yükümlülük tutarı 135 Milyar TL artmıştır.
- Bir günde reel sektörün döviz cinsi iç ve dış borcunun tutarı 275 Milyar TL artmıştır.
- Bir günde Ülke Risk Primi 170 baz puan artmıştır. Sadece bu artışın kamu döviz borcuna getirdiği ilave yük yıllık 20 Milyar TL olacaktır.
- Bir günde uzun vadeli TL faizleri %4 artmıştır. Bu artışın kamuya getireceği ilave yıllık faiz yükü 30 Milyar TL olacaktır.
- TL faizindeki artış kamuya benzer biçimde reel sektör faiz ödemelerini de arttıracaktır. Yıllık reel sektör ilave faiz yükü 55 Milyar TL olacaktır.
- Ülke risk primindeki artışın reel sektör YP faiz ödemelerinde yaratacağı etki ise yaklaşık 45 Milyar TL olacaktır.
Bir günde ülkeye 525 milyar TL maliyet yükleyen iktidarın, bu bedelin ne anlama geldiğini bilmediğini söyleyen Davutoğlu, 525 Milyar TL ile neler yapılabileceğini şöyle sıraladı;
- 1,2 Milyon esnafa 1 yıl boyunca ayda 5,000 TL hibe verebilir,
- 2 Milyon çiftçiye 1 yıl boyunca ayda 5,000 TL destek verebilir,
- 13 Milyon emekliye 1 yıl boyunca ayda 1,000 TL pandemi desteği verebilir,
- 81 ile 81 adet yepyeni hastane yapabilir,
- Tüm öğrencilere tablet verip sınırsız internet erişimi sağlayabilir,
- Kalan parayla da, pandemi döneminde evinde oturan işsiz ve yardıma muhtaç 10 Milyon kişiye 8,500 TL verilebilirdi.
“Enflasyon, dar gelirli vatandaşın cebinden yapılan hırsızlıktır”
Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu olmadığını ancak iktidardakilerin bu sorunları çözemeyeceğini ekleyen Davutoğlu, iktidarı ideolojik saplantıları bir kenara koymaya, kara cahil iktisat teorilerinin yanlışlığını itiraf etmeye ve enflasyonla samimi bir mücadeleye başlamaya davet etti.
Davutoğlu konuşmasında iktidarın acil olarak alması gereken tedbirleri şöyle sıraladı;
- 2017 sonrası sürekli çift hane enflasyona mahkum edilen Türkiye’de Cumhur İttifakı’nın yarattığı “itibar açığının” bertaraf edilmesi için güven ortamını yeniden tesis edecek, içinde şeffaflık ve hesap verebilirlik olan inandırıcı ve ciddi reformlar ve uygulama takvimi açıklanmalıdır.
- Bu reformlar içerisinde, gelir dağılımını daha da bozan mevcut vergi sisteminin baştan aşağı değişimi de olmalıdır. Asgari ücrete kadar olan ücretlerden vergi ise, hemen kaldırılmalıdır.
- Acilen; kayıt dışı istihdamı ve güvencesiz çalışmayı engelleyecek “emek barışı” ilan edilmelidir.
- KÖİ sözleşmeleriyle döviz kaynağı aktarılan müteahhitlerin ödemelerinin durdurulması gerekir. İşletmeye alınmış KÖİ yatırımlarının “adil değer” tanımı çerçevesinde maliyet ve ödemeleri yeniden belirlenmelidir. Bugüne kadar yapılan fazla ödemeler de mahsup edilerek, oluşacak kaynak işsizlere, esnafa ve sözleşmeli tarım yapanlar dahil olmak üzere çiftçiye hibe ve destek olarak verilmelidir.
- Kamuda gerçek tasarrufa iktidarın kendisi başlamalıdır: 15 Cumhurbaşkanlığı uçağının 14’ünü satarak, işlevsiz bankamatik danışmanların sayısını azaltarak, birden çok maaş alanları tek maaşa indirgeyerek, kiralık binalarda hizmet veren bakanlıkları Beştepe’ye alarak, lüks makam araçlarının tahsisine son vererek kamuya örnek olmaları gerekir.
- Hesap verme yükümlülüğünden kaçmak için icat ettiğiniz Varlık Fonu başta olmak üzere tüm bütçe dışı işlemler derhal sonlandırmalıdır.
- Yarın hiç gelmeyecekmiş gibi satılan 128 Milyar $ Merkez Bankası döviz rezervleri ile ilgili olarak başta imtiyazlı damat bakan olmak üzere işlemlerde sorumluluğu olan tüm yetkililer hakkında gerekli idari ve hukuki süreç başlatılmalıdır.
Davutoğlu konuşmasını, “İyi niyetle bu uyarıları yapıyor olsak da, bu iktidarın tek bir önceliği var, o da iktidarda kalmak. Merkez Bankası Başkanının görevden alınması örneğinde olduğu gibi, uygulayacakları her politika bugünkü erimeyi daha da hızlandıracağı için kendileri tarafından sabote edilecektir. O nedenle bu iktidar çözümün parçası olamaz, zira bizzat varlığıyla sorunun ta kendisidir” diyerek tamamladı.