FÖŞ yazdı: Ekonominin tek kurtuluşu: Dış çıpa
29 Mart 2021Bugün yeni Kabine açıklanabilir, ya da açıklanmayabilir. Prof Kavcıoğlu “Faiz indireceğimizi nereden çıkarttınız?” demiş, yani faiz artabilir de inebilir de. Belki de 2023’e kadar değişmez. Yeni Kabine’de en sevgili devlet büyüğüm Berat Albayrak Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar hatta Aile’den Sorumlu Bakan olarak görev alabilir, almayabilir de.
100 milyon doz aşı kesin Mayıs sonunda gelecek, ama Haziran, Temmuz, Ağustos, ya da Eylül sonuna sarkabilir de… Ramazan’da 3 hafta tüm yurtta sokağa çıkma yasağı ilan edilecekmiş. Ama edilmeyebilir de.
Meseleyi çaktınız, 85 milyonluk, $700 milyar ekonomik büyüklüğe sahip bir DEV, tek bir faninin o anda kafasında esen yellere göre yönetilirse, Süveyş’ı tıkayan Ever Given tankeri gibi rotadan çıkar. Ekonomide karar alıcılar ve piyasaların en büyük korkusu belirsizliktir. Hele, ihtimali ölçülemeyen ve hedge satın alınamayan belirsizlik ölümden beterdir. Başkan Erdoğan’ın kararları için bir futures ve opsiyon piyasası oluştursak diyorum. Mesela, ben primini ödeyip Erdoğan’ın Albayrak’ı Kabine’ye atama riskine karşı sigorta satın alabilsem. Ya da aşıların Temmuz’a kadar gecikip turizm sezonunu Freddie’nin kabusları sezonuna çevirmesine karşı….
Bir devlet insanı ya da bağımsız kurul (yani TCMB, BDDK gibi) için en büyük servet kredibilite, yani itibar. O da verdiği sözleri tutarak, ve gelecek hakkında çok net mesajlar vermekle sağlanır. Biz uzun süredir ülsere bağlı kan kaybından komada yatan kredibiliteyi, geçen Cuma İstanbul Sözleşmesi ve Naci Ağbal’la birlikte gömdük.
Bu noktadan sorna artık içerde atılacak hiç bir adım, verilecek hiç bir söz, hatta yapılacak hiç bir somut icraat, rahmetliyi geri getiremez. Basit bir örnek vereyim: Diyelim ki, Prof Kavcıoğlu yarın sabah kalkıp 500 baz puan faiz artırdı. Halk dövizden TL’ye geçer mi? Finansal sisteme sıcak para yağar mı? Nerde, çünkü bir gün sonra Şahap Hoca gider yerine Vahap Hoca gelir, faizi indirir.
Bakın, size halkın artık Erdoğan’a hiç güvenmediğinin en güzel örneğini Aksoy Anketi’nden vereyim:
“Aksoy Araştırma’nın anketine göre tasarruf yapacak parası olan yurttaşın yatırımda ilk tercihi altın ve dolar. Vatandaşın bikimini Türk Lirası olarak tutma görüşü ise yüzde 11.4’te kaldı”.
Yabancı fonlar? Güven sıfır: “Reuters ajansının haberine göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası başkanlığında yaptığı ani değişiklikten sonra, bu varlıkların zarar etme olasılığı hayli kuvvetli. Birçok yabancı fon yöneticisi Türkiye’de ekonomi anlayışında değişiklik olana kadar Türk varlıklarından uzak durmayı öneriyor”.
AB bile artık bizimle “para peşin kırmızı meşin” alışverişi yapıyor. “İyi çocuk olursan, Gümrük Birliği’ni yenilemek için takvim veririz”. Hani, şu çok bel bağladığınız Rusya ve Çin var ya? Onlar ciddiye bile almıyor bizi. Çin aşı vermiyor, çünkü Uygurları iade edeceğiz diye söz vermişiz, etmiyoruz. Tamam doğrusu bu da, o zaman niye söz veriyorsun? Rusya’nın ne kadar güvendiği hergün Suriye’de kontrolümüz altındaki bölgeleri bombalamasından belli.
Bu şartlar altında kur istikrarı sağlanamaz, Türkiye asla sabit sermaye yatırımı için gerekli teknoloji ve dış sermayeyi bulamaz. Vatandaş faizi %30’a çeksen de dövizde kalır ve ilk fırsatta da servetini yurtdışına kaçırır.
Siz bakmayın Mart’ta açıklanan iyimser sektörel güven endeksleri ve Reel Kesim Güven Endeksi verilerine. Onlar ekonomide normalleşme ve Naci Ağbal’ın adam-gibi-adam para politikasına güveniyordu. Şimdi? Ağbal gitti, dolar TL’yi 8.00’in ötesine itti, günlük vaka sayısı 30 bine erdi.
Peki ne yapacağız? Vall çözümler basit. En kolayı Sevgili Başkanım Erdoğan’ın “Arkadaşlar, ben beceremedim galiba, emekli olayım, yerime bu işleri bilen biri gelsin” demesi. İkincisi, AKP-MHP’nin yeni Anayasa’da başkanlık yerine güçlendirilmiş parlamenter sistemi benimsemesi ki, birileri Padişah Efendimi’ze “Sultanım senden büyük Yüce Tanrı var” diyebilsin.
Tabii ki, bunlar olacak şeyler değil, ancak pudra şekerini fazla kaçıranlar böyle rüyalar sayıklar. O zaman bize bir dış çıpa lazım. Yani, alacağımız krediye kefil olacak, CV’mize referans verecek birileri….3 aday var:
*AB’nin planı aslında çok olumlu bir gelişme. Eğer Ankara (milli menfaatlerimizden taviz vermeden) Kıbrıs ve Doğu Akdeniz-Ege karasularının paylaşımı konusunda çözüme katkı sağlarsa, Gümrük Birliği müzakereleri için en azından bir takvim ortaya çıkar.
*ABD’yle S-400ler ve Kuzey Doğu Suriye’de güç paylaşımı hususunda el sıkışma. Bu CAATSA’nın daha da ağırlaştırılması ihtimalini ortadan kaldıracağı gibi, eğer Halkbank İran yaptırımlarını delme davasında suçlu bulunursa, ABD Hazinesi de para cezası konusunda bizi üzmeyecek bir pazarlığa razı olur.
*IMF’yle stand-by. En sonunda geleceğimiz durak burası. Çünkü, bankalarda biriken batıkları, TCMB’nin eksi rezervlerini ve sıcak para kuraklığını tedavi edecek başka cebinde bol cukkalı garantör yok.
Bugün bir daha Türkiye’ye ayak basmamaya yemin eden global fonların bu üç gelişmeden birini gördükleri anda finansal sisteme yığılacaklarından eminim.
Başkanım Erdoğan bunları yapar mı? Yapar veya yapmak zorunda kalır. Erdaoğanı’mın sıkışınca bir buz patencisini andıran kıvrak U-dönüşlerine en basit örnek, Doğu Akdeniz’i fethedecek 3 sondaj gemisinin limanda yatması. S-400’ler paslanmaya başladı, ama korkudan aktive edemiyoruz. Bu sabah gördünüz, TCMB başkanlığına faizleri baltayla kesmek için getirilen Şahap Hoca da ağız değiştirdi.
Biraz sabredin, dolar/TL 8.50-9.00 sularına yelken açsın, Saray’da yelkenler hemen inecek. Çünkü, papuç çok pahalı. Bu inadın sonunda ödemeler dengesi krizi, AKP’nin tamamen buharlaşması ve Başkanı’mın iktidarı kaybetmesi var.
FÖŞ
FÖŞ anlattı: Bu Darboğazdan NE ZAMAN ve Nasıl Çıkarız?
Kerim Rota: Orta sınıf çöküyor, Türkiye fakirleşiyor
Güldem Atabay: Kredi artış temposu Ağbal’dan Kavcıoğlu’na para politikasında kilit