FÖŞ yazdı: Ekonominin geçmişi değil, geleceğini tartışalım
2 Eylül 2021İki gün önce FÖŞ Holding Genel Finans Koordinatörü şahsımın karşısına gelerek, “Müjde Değerli Yönetim Kurulu Başkanım, Haziran ayında tarihi kar yaptık” dedi. Hemen poposuna tekmeyi basıp, yerine Sevgili Abim Sedat Peker’in önerdiği bir ismi göreve başlattım. Çünkü, bana Haziran’da kazandığım para lazım değil. Bana, yılın son çeyreğinde para kazanıp kazanmayacağımı anlatan bir müdür lazım.
1 Eylül’de açıklanan ikinci çeyrek GSYH istatistikleri de haber değil. Aradan nerdeyse 3ay geçmiş, kim öle kim kala.
Medeni ülkelerde istatistik kurumları çeyrek kapandıktan bir ay sonra geçici bir GSYH tahmini yayınlar. Sonra eksik veriler tamamlandıkça, bu tahmini revize eder. Çünkü, GSYH tahminleri karar vericiler için çok kritiktir; ve ismi üstünde “karar verici” pozisyonunda olan kişi ve komiteler TUIK’in keyfi yerine gelsin diye 3 ay beklemez.
Peki, ikinci çeyrek GSYH raporundan hiçbir şey öğrenemez miyiz? Öğreniriz bittabim ki. En önemli ders de hükümetimizin ekonominin “E”sinden anlamadığı; ve propaganda yapacağım diye işsiz ve yoksul vatandaşı iyice kızdırması.
Sevgili Başkanım Erdoğan diyor ki:
“Bugün açıklanan ikinci çeyrek büyüme rakamı Türk ekonomisinin dinamizmini, üretim gücünü ve dayanıklılığını bir kez daha ispat etmiştir. Türkiye, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 ile dünyada en hızlı büyüyen ikinci ekonomi oldu. Büyüme rakamları üretim ekonomisi olduğumuzu göstermektedir. İhracattaki başarımızın etkisiyle cari açığımız düşüşünü sürdürerek 30 milyar doların altına geriledi. İstihdam ise son 35 ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Türkiye’yi önce 2023 hedefleri sonra 2053 ve 2071 hedefleriyle buluşturmak için gece gündüz çalışıyoruz”.
Değerli Baş Karar Vericim, bunları söylüyorsun da, halk sana sormaz mı: “Benim cebime giren para %20 büyümedi, pastayı kim yedi?”
Pastayı kimin yediğine cevap verip, ekonominin geleceğini anlatmaya başlayayım. İngiltere’de araştırma yapan değerli ekonomist Cem Oyvat’ın twitter analizi pasta sorusunu hemen açıklıyor:
“Cem Oyvat (University of Greenwich and Greenwich Political Economy Research Centre):
Bugün açıklanan GSYH verileri, gelir dağılımının emek kesimi aleyhine bozulmaya devam ettiğini gösteriyor. Büyük ölçüde baz etkisi ile olan %21.7 büyümenin sadece 4.6 puanı işgücü ödemelerine gitmiş.
İşgücü ödemelerinin milli gelirdeki payı ise düşmeye devam ediyor”.
İşte buna K şeklinde ekonomik toparlanma denir. Yoksullaştırıcı büyüme denir, parazit kapitalizmi denir.
Biz geleceğe bakalım. Önce olumlu gelişmeleri irdeleyelim ki, sonra vuracağım acı darbeler iyice can yaksın.
Bu sene dış açık sorunumuz olmaz. Aşağıdaki tabloda enerji ve altın dışı dış açığı görüyoruz. Milli gelire oranla çok cüzi bir rakam. Toplam cari açık ise herhalde GSYH’nin %2’si boyutlarına daralacak. Peki, bu tahmin milli ve yerli ekonomiye başarıyla geçiş yaptığımızın işareti mi? Keşkem, ama cari açık vermiyoruz, çünkü bu döviz kurundan ithalat yapacak nefes kalmadı. Cari açık vermiyoruz, çünkü onu finanse edecek kadar dünya borç vermiyor bize.
İkinci artı ihracat ve bununla bağlantılı olarak imalat sanayi üretimi. Eğer muhalif değil, muzur olsaydım, size aşağıdaki aylık ihracat-ithalat grafiğini gösterip: “Yalan, ihracat yavaşlıyor” derdim.
Ama Temmuz Bayram ayı, veriyi ne kadar kılçıktan arındırsanız da, yine izi kalıyor. Onun yerine yıllık verileri tercih ederim. İhracatta 12 ayda %11 civarında artış sağlanmış. Bu dünya şartlarında harkulade. Aşağıda verdiğimi Euro-bölgesi imalat sanayi PMI’ın 50’nin üstünde seyretmesi ihracat ivmesine destek verecek.
Gelelim kötülere. Öncelikle, ekonomi şahlanıyor da, tüketici güveni sürekli düşüyor—BloombergHT Ağustos tüketici güveni aşağıda. Acaba neden? Bana sorarsanız büyüme vatandaşın cebine yansımıyor. Enflasyon almış başını gitmiş ve 2ci yılda da salgın yönetiminde aynı hatayı yapıyoruz: Ekonomiyi ayakta tutmak için, vakaların tırmanmasına seyirciyiz.
Her ne kadar TCMB iç talep güçlü seyrediyor dese de, anketler yıl ilerledikçe zafiyetin baş göstereceğini ifade ediyor. Örneğin, MUSIAD SAMEKS Ağustos’ta 4.5 puan gerilerken, iç talep göstergesi hizmetler 50’nin altına düştü. Yani, hizmetlere olan talep daraldı.
Bu daralmayı TEPAS Ağustos perakende güven anketi de doğruluyor: “TEPE, Ağustos 2021’de bir önceki aya göre 0,4 puanlık, bir önceki yılın aynı dönemine göre ise 2,0 puanlık azalışla -17,2 puan değerini aldı. TEPE’nin geçen yıla kıyasla azalışında geçtiğimiz 3 ayda işlerin durumu göstergesindeki kötüleşme ile mevcut stok düzeyinin normalin üzerinde olduğuna yönelik değerlendirmelerin artması etkili oldu”.
Tabii ki, en kötüsü de enflasyon. TCMB ve hükümet yılın son çeyreğinde sırf baz etkisi yordamıyla düşecek TÜFE’yi bize dez-enflasyon diye pazarlama niyetinde. Halbuki, çekirdek enflasyon %15-16 seviyesine çivilendi. Bu lakayt ve gevşek ekonomi politikaları sürerse, sırdaki barem %20’ler. Ondan sonrası 1990’lara geri dönüş. Üstelik, bahsettiğim TUIK’in resmi enflasyonu. Size aşağıda bir grafik vereceğim. Betam ve TUIK kira enflasyonu arasındaki farka bakın. İstediğiniz mal veya hizmet grubunu seçin, özel sektördeki STÖ’nün ve araştırma kuruluşlarının anketlerine bakın, TUIK 2 standart sapma geriden geliyor.
Yılın son çeyreğinde
–Küresel para basma furyası hız kesecek.
—TL fiyatlamasında başta ABD’yle aramızdaki ihtilafların patlak vermesi dahil politik gelişmeler fiyatlanacak.
–Bu bağnaz aşı karşıtlığı sürerse, salgın önlenemeyecek.
–Erken seçim duyumları reel sektörün istihdam ve yatırım iştahın kesecek.
–Turizmin canlandırıcı etkisi bitecek.
Ekonomi bir kez daha o durağan, kimseyi memnun etmeyen temposuna geri dönecek. Daha da kötüsü, artık büyüme hız kesse de, enflasyon basamak basamak yükseliyor. Bu fenomenin adını hepimiz öğrendik: Stagflasyon.
Ekonomi, göçmenler, Mafya, mala çökme ve akıldışı politikalarla iyice köhneleştirildi. Bina güçlendirme filan kaldırmaz. Yıkıp yeniden yapmak lazım.
FÖŞ anlattı: Değişen İstihdam Pazarında Yer Bulmak
Güldem Atabay: Büyüme ve dış ticaret verilerinin Türkiye ekonomisi hakkında anlattıkları