Sosyal Medya

FÖŞ yazdı: Büyüyen ekonomi mi, TUIK’in burnu mu?

3 Haziran 2021

Kafamda fikirler öyle bir çakışıyor ki, içerde sürtüşmeden yangın çıkacak nerdeyse. İklim felaketinin kapıya geldiğine dair  makalem hazır, ilk sağanak yağmuru bekliyor. “Nasıl bölgesel güç olunur?” üzerinde çalışıyorum. “TCMB sittin sene faiz indiremez” de üretim süreci başladı, prototip ve gönüllü denek bulma aşamasına geldim. Ama yazamıyorum. Çünkü Saray’ın bir Elon Musk’ı var, her gün ortaya zehirli bir fikir atıp ülkeyi darmadağın ediyor. Ondan sonra, basın ve müşterilerden gelen telefonlar susmuyor. Daha da kötüsü, kafamda Erdoğan’ın sözlerinin analizi durmuyor. Hani derler ya, “bir başkan kuyuya taş atar, 50 ekonomist çıkartamaz” diye.

 

Vardığım sonuç şu, bu iktidar yalana o kadar alıştı ki, artık doğru söylemeyi unuttu. Yalan, Saray’dan çıktı, devletin en alt kurumlarına, kadın cinayeti işleyenlere, din insanlarına kadar yayıldı. Ulan, 30 yıldır makale yazarken kaynak ve rakam uyduruyorum, ben bu kadar yalan söylemedim ya.

Yılbaşından bu yana söylenen BÜYÜK yalanlara örnekler vereyim:

 

$128 milyar FX rezervi ne oldu?  Kerim Rota tiye almış

 

 

Sedat Peker’i tanımayız.

Dünyada salgın esnasında halkına en fazla mali yardım dağıtan devletiz.  Cevabı Uğur Gürses vermiş,

Uğur Gürses: Kredide ‘dev’, doğrudan destekte ‘cüce’

 

Babalar gibi faiz indireceğiz.

 

Cevabı Murat Yetkin vermiş:  Faiz bahane, Erdoğan “kontrol bende” deme ihtiyacında

 

“İşe bir açıdan baktığınızda şu yoruma varmak mümkün: CHP ve İYİ başta olmak üzere muhalefet sıkıntı içindeki esnafa, üreticiye, işçiye, işsize hitap ettikçe Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AK Parti’nin dayandığı oy tabanının, özellikle de esnaf tabanının erimekte olduğunu gördü. Esnafın tek sorununun yetersiz pandemi destekleri, ekonomik durgunluk, alım gücünün düşmesi değil de faiz olduğunu düşündüğü için de dayanamadı, Merkez Bankasına faiz düşürme baskısı yaptığını övünülecek bir şeymiş gibi söyledi.

TRT’nin 1 Haziran’daki canlı yayınında söylediklerinden söz ediyorum…..”

 

Bunlar cehalet, inat ve eblehlikten kaynaklanan ve hepsi de halkımızın canına, sağlığına ve malına malolan tek seferlik hataları örtmek için söyleyen mega-yalanlar.

Her hükümet yalan söyler. Hatta, başlıca misyonları budur derim ve onları yargılamam da. Ama, halktan bazı acı gerçekleri saklamak için, ortaya çıkarılması güç gerçeklerin üstünü örtmek affedeilebilir. Velakin, herkesin gördüğü, kokladığı, elleriyle yokladığı, damağında tadını aldığı bir konuda gözlerinin içine bakarak “Yok, sen yanlış biliyorsun, öyle değil o” demek ayrı bir cesaret. Bu yalanların her biri Erdoğan ve AKP’ye kamu oyu yoklamalarında çok pahalıya maloldu.

Size Metropoll’ın Mayıs anketini göstereyim (yukarda).  Millet İttifakı artık açık farkla önde. Ama Optimar anketi bile AKP+MHP’yi %50’nin altında ölçüyor artık.  Düşünün, Optimar’ın Saray’dan daha az yalan söylediği bir ülke haline geldik. Bir  de Abdül Abi’yle, SABAH’ta çok beğendiğim ve büyüyünce yerini almak istediğim Mahmut Öğür Abi’yi imana getirsek, kişi başına düşen yalan oranı çok hızla düşecek.

 

Bir de sürekli tekrarlanan yalanlar var. “Bölgesel güç olduk, herkes bizden korkuyor.”  “Yerli ve milli ekonomimimiz”, “hızla artan ihracatımız”, evet Mayıs dış ticaret açığı yine $4 milyarın üstünde. GSYH büyümesi de bunlardan biri. Tabii, GSYH’nin epidemi başladığından bu yana büyüdüğü filan yok. Size bunu ispat edeceğim. Ama önce Kemal Kılıçdaroğlu’na kulak verelim:

“Normalleşme başladı. İş yerlerini açtınız, aşılamada önce iş yeri sahibi ve çalışanların aşı olması lazım. Ayrıca kiralar stopaj kalkmalıdır. İcralar ertelenmelidir. Kredileri en azından erteleyin. Ekonomi yüzde 7 büyümüş diyorlar. Bakkala, işçiye, esnafa sordum. “Ne büyümesi, hepimiz dertliyiz” diyorlar.

Kimler büyüdü? Beşli çete, onlar yüzde 40-50 büyüdüler. Devlete dolarla borç verenler de köşeyi döndü. Saray beslemeleri, onlar ihaleyle zaten büyüyorlar. 4-5 maaş alanlar da büyümeden yararlandılar.

Tefeciler de büyüdü. Yüksek faizle devlete para verenler de büyüdü. Mafyanın keklediği siyasetçiler de bu işten iyi para kazandılar. 83 milyon insan bir avuç kişiye çalıştı”.

 

Nasıl büyüdük?  Bir, yıldan yıla gibi mevsimsellikten dolayı hiç bir anlam ifade etmeyen %7 rakamını bir kenara koyalım. Son 12 ölçüm ayında GSYH büyümesi sadece %2.4  oldu. İKİ, aşağıdaki tabloya  iyi bakın:

 

 

Ekonominin %2.4 büyüdüğü 12 ayda stok değişimleri %5.  Bu kalem aynı zamanda ölçüm hatalarını da içeriyor: Yani, aslında ekonomi %2.5 kadar daralmış da olabilir. Ya, da tüm büyüme aslında piyasada satılamayıp da depolarda biriken mal ve hizmetlerden kaynaklanıyordur.

Bakın, şimdi çok dikkat edin, bu tablo çok önemli.

 

Tarım yılın birinci çeyreğinde %7.5, son bir yılda ise %4.8 büyümüş: Ulan, makarna, irmik ve bulgur ihracatını yasaklamış bir ekonomiyiz. Resmi raporlara göre 42 ilde kuraklık var. Nasıl oluyor da tarım bu kadar hızlı büyüyor ya?  Alın bu tabloyu, Türkiye’nin her hangi bir ilinde her hangi bir çiftçiye gösterin, yalnız dikkatli olun, elinde kazma veya tırmık olmasın. Haşat eder sizi ya.

Ama bunlar ufak tefek, teferruat sayılacak “ölçüm hataları”. Asıl kazık enflasyonun eksik ölçülmesinden kaynaklıyor. REEL milli gelir nasıl ölçülür? Çok basit bir formül sunuyorum.

 

REEL GSYH =

Ölçüm döneminde satılan tüm mal ve hizmetlerin nihai değeri

Ölçüm döneminde fiyat değişimi (dönemsel TÜFE)

 

Yani, toplam ciroyu bulup, TÜFE’ye bölersiniz.

 

Harbi ekonomistler, lütfen bana zincirleme hacim endeksleri, stok değişimi ve dış alem gelirlerinden bahsetmesin. Biliyoruz, biz de ekonomi okuduk (gazetelerde filan).  Biraz sonra yazacaklarımın doğruluğunu etkilemiyor bu detaylar.

Şimdi size enflasyonu eksik hesaplamanın REEL GSYH’yi nasıl Pinokyo’nun burnu gibi büyüttüğünü göstereceğim:

 

Nominal GSYH =  120  (yani bir dönemde nominal GSYH %20 büyüdü)

Ölçülen enflasyon:  %10, yani 1.1

Gerçek enflasyon:  %20, yani 1.2

 

TUIK siz derki:  120/1.1  =  109

Yani REEL büyüme %9 oldu

 

Halbuki, işin gerçeği şudur:

 

Gerçek REEL GSYH:  120/1.2 = 100

 

Reel  büyüme “0”dır.

 

Bir ülkede, ekonomist denen homo sapiens varyantı, her gün çarşı pazarda, arabasına benzin alırken, Internet’e ödediği ücretten, abone olduğu derginin artan fiyatından enflasyonun eksik ölçüldüğünden şüphelenecek kadar dahi analitik zekay sahip değilse “vay be, ne büyüme ama” diye rapor yazar.    Hükümetin başlıca fonksiyonunun yalan söylemek olduğunu bilip bilimsel şüphecilik barsaklarına işlemiş bir “ortam ekonomisti”     ise işsiz kalır, YouTube videosu çeker.

 

 

Websitemi ziyaret edin, link bile verdim ya,

 

 

Facebook sayfam da ilginizi çekebilir

 

Kartvizitinde  “ekonomist”      ünvanı taşıyanlar hatırlasın diye:   YENI GSYH SERILERININ GETIRDIĞI FARKLILIKLAR VE SORUNLAR*

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları