Ekonomi
Erdoğan’dan açıklamalar: Bahçeli ile ortaklık vurgusu, Biden’a öfkesi ve faiz indirme isteği
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT 1 ve TRT Haber’in ortak yayınında konuşuyor. Öne çıkan açıklamalar arasında MHP lideri ve Cumhur İttifakı ortağı…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT 1 ve TRT Haber’in ortak yayınında konuşuyor. Öne çıkan açıklamalar arasında MHP lideri ve Cumhur İttifakı ortağı Bahçeli ile yakın çalışmaya devam mesajının verilmiş olması dikkat çekici. Parlamenter sisteme dönüş olmadığını, halkın aslında hep AKP’yi tek parti hükümeti yaparak koalisyon dönemlerini istemediğini belirletmesiyle Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi de onayladığını vurgulayan Erdoğan, bu açıklaması ile de yeni anayasa çalışmalarında muhalefet ile ortak çalışmaya kapıyı son derece net kapatmış oldu. Hatta MHP yerine İYİ Parti ile görüşmeye açık olduğuna dair yapılan spekülasyonlar da cevaplanmış oldu.
128 milyar dolar konusuna girdikten sonra yine açıklama yapamayan Cumhurbaşkanı, “bugün merkez bankası başkanımla görüştüm, faiz indirmemiz şart” diyerek para politikasına müdahalesini bir kez daha açık açık ortaya koyunca dolar/TL 8,77 üzerine fırladı.
14 Haziran NATO toplantısında Biden ile görüşmede uzlaşma zemini arayacağı sanılan Erdoğan’ın tam da toplantı öncesi Biden yönetimine yönelik sert sözleri de ayrıca dikkat çekiciydi.
Ana başlıklar itibarıyla Cumhurbaşkanı’nın gündemdeki konulara vurgusu şöyle:
128 MİYAR DOLAR NEREDE?
“Bunlar diyorlar ya 128 milyar dolar nereye gitti. Merkez Bankası parasının nereye gittiği sorulur mu? Bunların hesabı kitabı yok, bunlar anlamaz bu işlerden. Ne hesaptan ne kitaptan anlarlar. Bu süreçte bir Van depremini, Bingöl depremini geçirdik değil mi? Hiç nereden bu harcamaları yaptınız diye soran oldu mu? Hiç soruyorlar mı ya? Maalesef sorma hakkını kendilerinde bulabiliyorlar ama bizim bütün, şunu unutmayın altyapısı olmayan bir ülkenin üst yapısı her zaman tehdit altındadır. Türkiye altyapısı çürük olan bir ülke konumunda. Altyapıya çok önem veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz ki özgüvenle hayatımızı sürdürebilelim.”
MERKEZ BANKASI BAŞKANIMI ARADIM…
“Bugün Merkez Bankası başkanımla görüştüm. Faizleri düşürmemiz şart. Faiz yükünü biz yatırımların üzerinden kaldırırsak, maliyetlerin üzerinden kaldırırsak, ondan sonra maliyet enflasyonunu tetikleyen faiz olduğu için orada da bir rahatlama dönemine girmiş olacağız. Bütün mesele maliyet enflasyonundan faiz yükünü kaldırmaktır.”
Yeni Anayasa: Cumhur İttifakı Anayasası 128 madde üzerinde çalışılıyor
“Şahsım ve heyetimle sayın Bahçeli ile görüşeceğiz. Anayasa çalışmamızı yapan ekiple bizim heyetimiz konuşacak bir değerlendirmemizi yapacağız 128 madde üzerinde. Bu çalışmayı yaptıktan sonra ilave edilmesi gereken çıkarılması gereken ne gibi maddeler vardır bunları konuşacağız. Tamam dediğimiz zaman da Devlet (Bahçeli) Beye de takdim edeceğiz. Cumhur İttifakı’nın bu ortak çalışmasıyla ne gibi eksikler var bunlara bakacağız. Ortaklaşa bir çalışmayı yürütelim istiyoruz. Adeta Anayasa Bilim Kurulu oluşturmanın gayreti içerisinde olduk. En geniş anlamda bir uzlaşı sağlayalım ve bunun neticesinde meydana gelen hazırlığımızı kalkıp Cumhur İttifakı’na ulaştıralım.”
“Adeta anayasa bilim kurulu oluşturmanın gayreti içerisinde olduk. Bu konuyla ilgili olarak da en geniş anlamda bir uzlaşı sağlayalım ve bunun neticesinde meydana gelen hazırlığımızı kalkıp tarafa, yani Cumhur İttifakı’na ulaştıralım. Biz ne geniş anlamda uzlaşıyı sağlayamazsak Cumhur İttifakı olarak kendi hazırlıklarımızı milletimize ulaştırmakta zaafa düşeriz.”
“Millet İttifakı neyi neyle yapacak, kimi kimle bir araya getirecek, hazırlayacakları anayasa metni nasıl ortaya çıkacak bunlar düşündürücüdür. Bunların anayasa metninde millilik, yerlilik olmayacak. Çok açık net söylemem lazım, dağdaki PKK’lıyla mı milli bir anayasa mı yapacaksanız? Onların uzantılarıyla mı kalkıp bir anayasa metni hazırlayacaksınız? Bu milletin anayasası dediğiniz zaman bunun milli ve yerli bir boyutunun olması şart. Bunu da zaten çalışmalar esnasında çok açık net görmek mümkün olacak.”
PARLAMENTER DEMOKRASİ ARTIK BİZİM İÇİN MAZİ OLDU
“Parlamenter demokrasi dendiği zaman, artık bizim için mazi oldu, bu millet için de mazi oldu. Hiçbir istikrarı olmayan, sürekli koalisyonlarla iç içe, bundan dolayı da sürekli zararda olan dönemleri yaşadık biz. Bunların neticesinde AK Parti’yi tek başına iktidara getiren milletimiz oldu. Şu anki sistem yoktu ama halkımız bizi önce yüzde 34 küsürle parlamentoya gönderdi ve biz tek başımıza iktidar olduk. Kim vardı karşımızda? Sadece Cumhuriyet Halk Partisi vardı. Parlamentoda birlikte bu çalışmayı yaparken bizler çok daha pozitif kararlar alabilirken, o dönemler içerisinde de bizler huzur içinde rahat bir şekilde süreci işlettik. Ondan sonraki seçime geldik, yine parlamenter demokrasiyle, ama bizim oy oranımız sürekli artıyordu. Şu andaki sistem yoktu, yine açık ara biz öndeydik. Şimdi ise olay çok daha farklı bir sürece gidiyor, dendi ki Türkiye çok partili sistemden huzur bulamıyor. Netice de alamıyor, bunları yaşadık mı yaşadık. Koalisyonlar dönemine dönmeyi milletimiz asla istemiyor, kurtulduk bundan diyor, tekrar bizim başımızı belaya sokmayın.”
“Ülkemiz önce AK Parti’yle, ardından da Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte devlet idaresine istikrarı getirdi, uluslararası alanda hızlı ve etkin karar alma kabiliyetini kazanmış oldu. Yeni sistem sayesinde son asrın en büyük sağlık krizi olan salgında biz hızlı kararlar alabildik.”
BİDEN GÖRÜŞMESİ-ABD İLE İLİŞKİLER
– Türkiye Amerika ilişkileri niçin böyle bir gerilim safhasında, bunu tabii soracağız. Biz sizden önce yine Demokratlarla çalıştık ama böyle bir görünüm bizde olmadı. Biz Bush’la da çalıştık, Obama’yla da çalıştık, bunlar da Demokrattı, bunlarla böyle bir gerilimi ben yaşamadım. Ardından Cumhuriyetçi olarak Sayın Trump’la çalıştık, hiçbir gerilimi onunla da yaşamadık. Tam aksine telefon diplomasimizde çok huzurluyduk, rahattık, ne yaparız ne ederiz… Sayın Biden’la maalesef bu görüşme, buluşma trafiğimiz o kadar rahat olmadı. Şimdi Brüksel, NATO Zirvesi dendi, bir araya geleceğiz. Orada bunları konuşacağız. Bu gerilimin sebebi ne? Sözde Ermeni Soykırımı. Artık bıktık ya. Her 24 Nisan gelir, Amerika Ermenilerle ilgili ne diyecek… Bütün işin bitti de, Ermenilerin avukatlığına sen mi soyunuyorsun, bırakalım bu işi tarihçiler yapsın, hukukçular çalışsın. Bütün çalışmalardan sonra önümüze gelen tablo üzerinden üzerimize ne düşüyorsa biz onu yapalım. Ama şu anda ortada hiçbir şey söz konusu değilken kalkıyorsunuz bunu gündeme getiriyorsunuz. Yıllar geçti, Minsk üçlüsü olarak Amerika, Rusya, Fransa, biz Azerbaycan-Ermenistan sorununu çözemediler. En sonunda Azerbaycan kendi göbeğini kendisi kesti. Şimdi burada da kalkıp hiç mi hiç ilgisi, alakası olmayan bir Türkiye’yi sen kalkıp da böyle bir konunun içerisine nasıl atarsın? Eğer söyleyeceğin, yapmak istediğin bir şey varsa NATO müttefikin olarak gel bu işi çalışmaları yaptırtalım, ondan sonra konuşalım. Böyle bir şey yok, ben yaptım oldu. Senden önceki Amerika’yı yönetenler bu işi senin kadar bilmiyor muydu? Onların hiçbiri bu ifadeyi kullanmadı. Cumhuriyetçi de kullanmadı Demokrat da kullanmadı. Biz buna üzülüyoruz.
– Biz bir kasaba devleti değiliz, Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz, bu şekilde bizi köşeye sıkıştıranlar önemli bir dostu kaybederler. Biz NATO’nun ilk 5 ülkesinden bir tanesi olacağız, Avrupa’da güçlü görünen devletlerin hiçbiri NATO’da göreve getirmeleri gereken görevleri yerine getirmiyor. Şunu bilmeleri gerekiyor, artık yeni bir Türkiye var. Bölgesinde inisiyatif alan, küresel meselelerde taraf olan, müttefikleriyle eşit ilişki talep eden bir Türkiye. Müttefiklerimiz de buna alışacaklar.
“Bu konuyla ilgili aslında yani 10’u aşkın, belki 20, Amerikalı yazar, düşünür, kesinlikle Amerika’yı ve Amerikalıları eleştiriyorlar. Türkiye’nin haklılığını ortaya koyuyorlar. Ama maalesef Amerika kendilerine bu söylendiği halde bunları kesinlikle görmemezlikten geliyor. Defalarca kendilerine yazılarla bildirdiğimiz halde, kim nerede nasıl yazmış bütün bunlara rağmen, Amerika biz ne dediysek odur diyerek yoluna devam ediyor. Bizim şimdi Brüksel’de NATO Zirvesi’nde bu konuyu gündeme getirmek işlerine gelmeyebilir, gündeme getirseler dahi aynı şeyleri söyleriz. Bundan önceki konularda da kalktılar Amerika’da davet ettiler, misafir ettiler. Biz de kendilerine görsel olarak bunların hepsini anlattık. Görsel olarak anlattığımız halde FETÖ’yü, bunlar hala, yok öyle değil böyledir… İki konu var ki, sözde Ermeni Soykırımı’nın yanında bizim için çok önemli. Bir tanesi FETÖ ile mücadeledir, diğeri YPG ile mücadeledir. Amerika YPG’nin PKK ile ilişkisi yok diyor. Biz belgelerle önlerine koyduk, diyorlar ki ilişkisi yoktur. Bu bizim müttefikimiz ise, bu müttefik bizim yanımızda mı yer alacak, teröristlerin yanında mı yer alacak? Sayın Trump ilk göreve geldiğinde binlerce TIR araç gereç mühimmat Kuzeydoğu Suriye’ye geldi, oradaki terör kamplarına yerleştirdiler, azaldıkça takviye ettiler. Kamışlı’nın dili olsa da konuşsa… Bütün o petrol kuyularının olduğu yerlerde teröristlere o kuyuları kullanma imkanını da verdiler. Sonra ne dediler, kaliteli petrol değil. Artık biz bunlara alıştık. Siz rafine edilmemiş petrolü de satmasını biliyorsunuz, onların da kendine göre müşterileri var. Biden döneminde de bu terör örgütüne destekler devam ediyor. Amerika’dan bir yayın grubu gelmişti, onlarla konuştuk, adamlar haklısınız diyorlar.”
“NATO’daki ortaklarımızın, dostlarımızın Türkiye’ye bakışını ister istemez sorgulamamız lazım. Biz bugün ilk 5 ülke hangisi dense, bir tanesi Türkiye’dir. Bu havada, karada, denizde, hepsiyle. Türkiye, bir defa silahlı kuvvetlerimiz olarak güçlüyüz ve bu konuda Türkiye’nin içinde olduğu bir NATO güçlüdür. Türkiye’nin içinde olmadığı bir NATO güçlü değildir. Stoltenberg’in S-400 açıklamasından sonra zaten Amerikalılar da bir şey diyememiştir. Onlar kendi silahlarını satmak… Bırak silah satmayı bizde olanları götürdün. S-400’e ihtiyacımız olduğu için aldık. Ondan sonra gündemden yavaş yavaş düştü, şu anda da gündemde değil. Türkiye’nin kendini koruma hakkı yok mu? İkide bir karşımıza Doğu Akdeniz’i getiriyorsunuz, Kıbrıs’ı getiriyorsunuz. AB ülkelerinden hiçbirisi Kıbrıs’la ilgili ayrışma sürecini bilmez. Hiçbirisi bu ayrışma nasıl oldu, müzakereler nasıl oldu, hiçbirisi onu bilmez, bunu bilen tek lider var o da benim. Kofi Annan işin başındaydı, şu anda tabi yok, bir kişi varki AB’den, o AB adına katılmıştı. Gittiği her yerde doğru olanı söylemiştir. Kimse de kalkıp şimdi ona sormaz. Ben ülkem adına oradaydım. Biz bütün bu çalışmaları orada yaşadık, gördük. Orada ne karar çıktı da ayrıldık? Dendi ki bu toplantıdan sonra Yunanlılar ve Rumlar masadan çekiliyordu, Kofi Annan dedi ki çekilemezsiniz, ben Erdoğan’a söz verdim, buradan işi bitireceğiz öyle ayrılacağız, tekrar geldiler oturdular. O toplantıdan ayrıldıktan sonra referandum vardı. Referandumda da Kıbrıs’ta yapılan referandumda Güney’de alınan karara yüzde 65 ret çıktı, Kuzey’de evet çıktı. Kuzey’de evet çıktı da ne oldu, Kuzey’i dışarda bıraktılar, Güney’i AB’ye aldılar. Bunlar samimi değil, dürüst değil. O zamandan beri mali yaptırımlar vardı, onları uygulamadılar. Kuzey Kıbrıs’a ödemeleri gereken paralar vardı, ödemediler. Utanmadan sıkılmadan Kıbrıs’ın etrafındaki bütün yataklarla ilgili hakkımız var mı yok mu, onda bile kalkıp buraları kalkıp boşaltın diyecekler. Biz bu konularda kararlıyız. Türkiye NATO’nun güçlü bir ortağıdır, NATO güçlü bir şekilde devam etmelidir. Macron ne diyor, NATO’nun beyin ölümünden bahsediyor. Macron şu anda nerede? NATO’nun üyesi olan ülkelerden bir tanesi. Herhalde NATO’nun hesaba çekmesi gerekir. Macron’un Libya ve Suriye’de kimlerle iş tuttuğunu da biz biliyoruz.”