Ekonomi
Çetin Ünsalan: Temenniler güzel
Açıklanan ekonomik paketi, orijinal sunumundan madde madde inceledim. Öncelikle yeşil ekonomiden yerlileştirmeye, istihdamdan ihracata, yeni ekonominin başlıklarından kamu disiplinine kadar…
Açıklanan ekonomik paketi, orijinal sunumundan madde madde inceledim. Öncelikle yeşil ekonomiden yerlileştirmeye, istihdamdan ihracata, yeni ekonominin başlıklarından kamu disiplinine kadar her yan düşünülmüş.
Öyle bir çalışmadan söz ediyoruz ki, tüm görüşler toplanmış, nelerin istendiği belirlenmiş, sonrasında da bir metin hazırlanmış. Buraya kadar her şey yolunda. Yani içinde başlıklar düzeyinde hemfikir kalınacak birçok husus bulunuyor.
Ama herkesin övgüler dizmeye hazırlandığı bir ortamda da birilerinin yine doğruları söylemesi gerekiyor ve medyanın yapısına bakarsak o yine bize düşecek. Paketin içeriğine bakarsak, ancak ‘ne güzel’ diyebilirim.
Fakat Ziya Paşa’nın söylediği gibi: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” Yani söylemelerin bir anlamı yok, işe bakacağız ve bir insanın aklının seviyesi yaptığı işte görülür.
2 binli yılların tamamında dinlediğimiz ve halen de ısrarla sürdürülen başarılı ekonomi palavrasının bittiği noktadayız. Bu paketin içeriğini de AKP hükümetlerinde Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olduğu dönemden beri dinliyoruz. Daha atılmış somut bir adım yok.
Niye yok? Hep söylüyorum. Ekonominin temeline bilimi koymazsanız, hele ki veri ekonomisinin ve bunun çıktısının değer yarattığı bir çağda sağlıklı yol alabilmeniz mümkün değil. Yıl 2021 halen ithalatla üreticiyi terbiye etmeye çalışan bir yaklaşımla, bu maddelerin hayata geçmesi mümkün değil.
Program metninin tamamını okuyanlar görmüştür. Yine envanterden eser yok. Mesela yerli üretimi öne çıkararak, ithalatın, bağlantılı olarak da dış ticaret açığının ve cari açık sorununun önüne geçileceği söyleniyor. Ama bu yolu hangi veriler üzerinden kat edeceğimiz belli değil.
Kamu – özel sektör işbirliklerinden bahsediliyor; ama örnek olarak da şehir hastaneleri veriliyor. O yapının cebimizi nasıl boşalttığını biliyoruz. Yani gelir geçer bir takım doğruları ortaya koyarak paket hazırlamış olmuyorsunuz.
Ekonomiyi bilen biri olarak yüksek beklentilerim yok. Yani Türkiye ekonomisinin durumuna baktığımda, dünyadaki gelişmeleri de okuduğumda doların, enflasyonun ve işsizliğin kısa sürede düşmeyeceğini görecek kadar konuya vakıfım.
Ama görmek istediğim bir döngünün kırılması ve sorunları çözüm yoluna koyan bir yolculuğun başlaması. Tünelin ucundaki ışığı görmek istemiyorum. Işığın trenin ışığı olmadığını bilmek istiyorum.
Bunun için de boş lafı, süslü sözcükleri bir kenara bırakıp takvim açıklanması gerekiyor. Açıklama yapılırken hepsinin belirli sürelerde yapılacağı söylendi. Bu çok muğlak bir vurgu.
İlk ayda ne yapılacağını, sonraki aşamada hangi takvimde hangi döngünün oluşturulacağını, bunun temini için denetim mekanizmalarının nasıl kurgulanacağını, kamunun nasıl tasarrufa yöneleceğini somut başlıklarla görmek lazım.
Aksi takdirde ne aklı başında bu programı okuyanı da, iç ve dış yatırımcıyı da ikna etmeniz mümkün değil. Özetle altına imza atılacak sözcükler duymak değil, dünya çapında ekonomik kırılmanın yaşandığı bir süreçte somut adımlara ve yolculuk metnine ihtiyaç var.
Yoksa elimize sadece söylenmiş ve uygulanmayan doğrular, ne denilirse denilsin alkışlayanlar ve sonuçta da ortaya çıkan durumda ödenen faturalardan başka bir şey geçmez.