Dünya Ekonomisi
Büyük merkez bankaları da iklim mücadelesine katıldı
Dünyanın önde gelen merkez bankacıları, iklim değişikliğiyle mücadelede belirgin bir rolleri olduğuna karar vererek, bankaları, şirketleri ve diğer girişimleri bu büyüyen krize karşı duruş sergilemeye çağırdı...
Dünyanın önde gelen merkez bankacıları, iklim değişikliğiyle mücadelede belirgin bir rolleri olduğuna karar vererek, bankaları, şirketleri ve diğer girişimleri bu büyüyen krize karşı duruş sergilemeye çağırdı.
Ekonomi yazınında piyasaları derinden etkileme potansiyeline sahip, öngörülmesi güç nadir olayları anlatmak için kullanılan ‘siyah kuğu teorisi’ne göndermeyle ‘Yeşil Kuğu’ adını verdikleri üç günlük konferansta bir araya gelen merkez bankacıları, politika yapıcılar, akademisyenler ve iş insanları, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda pek çok öneriyi tartıştı.
Dönüm noktası
Bütün katılımcılar, İngiltere Merkez Bankası’nın eski başkanlarından Mark Carney’in iklim değişikliğinin finansal krize neden olabileceğine dair 2015’te yaptığı ‘dönüm noktası’ konuşmadan sonra, finans sektöründe bu yönde çabaların arttığı konusunda hemfikirdi.
Konferansta söz alan Finansal Sistemi Yeşillendirmek için Merkez Bankaları Ağı’nın başkanı Frank Elderson, henüz dört yıllık bir girişim olmalarına rağmen dünya ekonomisinin yüzde 88’i ve küresel karbon salımının yüzde 85’ine sahip bölgeyi kapsayan 91 üyeleri olduğunu söyledi.
Ancak iklim riskleriyle mücadele etmek ve merkez bankası politikalarını daha yeşil hale getirmek için katılımın değil koordinasyonun öne çıkması gerektiği vurgulandı.
IMF Başkanı Kristalina Georgieva, iklim riskleriyle mücadelede 200’e yakın farklı taslak bulunduğunu, bunun parçalı bir yaklaşıma neden olabileceğini kaydederek, “Bunların kapsamını daraltmalıyız” dedi.
Bu konuda öne çıkanlardan İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey, sahip oldukları varlıkların karbon ayak izini ölçen geçen seneki raporda, bu varlıkların 2100’e kadar meydana gelebilecek 3.5-4 derecelik sıcaklık artışıyla ilişkilendirilmesinden sonra, politikalarını yeşil hale getirmenin yollarını aradıklarını ifade etti.
Avro bölgesi bankalarının iklim riskine karşı duruşlarının ‘pek tatmin edici olmadığını’ belirten Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde da bankaların artık ‘uyarıyı aldığını’ ve 2022’deki sonuçların daha iyi olması için çalıştıklarını söyledi.
‘Bakın bu bizi nereye getirdi‘
Konferansta öne çıkan başlıklardan biri de finansal kurumların ve şirketlerin iklim değişikliği risklerine dair durumlarına ilişkin yeterli veri bulunmaması.
Alman Bundesbank Başkanı Jens Weidmann, ekiplerinin çok az sayıda şirketin işi ciddiye aldığını tespit ettiğini vurguladı. Weidmann, araştırmacıların, şirketlerin maddi olmayan iklim riski bilgilerini aradan seçerek rapor ettiği sonucuna vardığını söyledi.
Lagarde ise iklim risklerini ifşa etmek için çoğunlukla gönüllü olarak yapılan, özel sektör öncülüğündeki yaklaşımdan uzaklaşılması gerektiğinin altını çizerek, “Bakın bu bizi nereye getirdi” dedi.
Bu çağrıyı Fransa Merkez Bankası Başkanı François Villeroy de Galhau da destekledi. Ülkesinde iklim risklerini bildirmenin zorunlu kılındığı bir düzenlemeden bahseden Fransız yönetici, başlıca ekonomilerin de bunu takip etmesi gerektiğini savundu.
Finans Nöbeti adlı sivil toplum kuruluşunun başkanı Thierry Philiponnat ise veri boşluğunun hareketsiz kalmak için gerekçe olamayacağını vurgulayarak, “Bu çok kullanışlı fakat tehlikeli bir örtmece, elimizde veri yok ve zaten hiç olmayacak” dedi.
ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell ise bankasının görüşünün, iklim mücadelesinin seçilmiş yöneticiler tarafından yürütülmesi yönünde olduğunu, iklim değişikliğinin mevcut para politikası kararlarında doğrudan değerlendirilen bir başlık olmadığını ifade etti. Powell, “Bu tür iklim politikası yapıcıları değiliz ve olmak için de uğraşmıyoruz” dedi.
Avrupa Merkez Bankası (AMB) ise bu tür bir oyuncu olmayı iç tartışmalarda ele alıyor. Bundesbank’tan Weidmann daha önceki bir konuşmasında AMB programıyla satın alınan tahvillere ‘yeşil kriterler’ getirilmesinin önünü açmıştı: “Şayet burada yeterli bir çözüm bulunamazsa, avro sistemi alternatif önlemler geliştirmeli, mesela bazı sektör ve kurumların tahvilleri avro sistemi para politikası portföyüne alınırken vade veya miktar sınırı getirebiliriz.”
diken.com