FÖŞ yazdı: Global stagflasyona tek istasyon kaldı
7 Eylül 2021Nuryel Rubini’yi okumayı severim, kriz kahini olduğu için değil, üniversitedeki öğrencileriyle sık sık alemlere aktığı için. Ayrıca, Nuryel Rubini sürekli olumsuz kehanetler savururken, bana çok benziyor: Herkesin aşırı iyimser olması ikimizi korkutuyor. Çünkü krizler herkes fırtına beklerken çıkmaz. Umursamazlık ve kolay para hırsı zirve yaptığında çıkar.
Uzun zamandır 2022 sonrasında yüksek enflasyon sürecek mi, yoksa 1990’lardan bu yana olduğu gibi teknolojik evrim ve Çin ve Hindistan gibi üretim devlerinden gelen deflasyonist baskılar mı hakim çıkacak sorusuna cevap arıyorum.
Artık cevabı az-çok çözdüm- ve tabii ki şaşırmayacaksınız- cevabım küresel stagflasyona çok az kaldığı yönünde. Stagflasyonu herkes biliyor, ama statik tanımını. Yani, ekonomi küçülürken fiyatlar yükselirse, stagflasyondayız. Ama dünya dinamik. O yüzden bu kavramı da süreç olarak yeniden yorumlamalıyız: Zayıf büyümenin merkez bankaları fiyat istikrar hedefleri ötesinde enflasyonla el ele gittiği dünyaya stagflasyonist diyoruz. Örnekleyelim: Dünya ekonomisi %3 veya altında büyürken, %5 civarında bir enflasyon da stagflasyon teşhisini hak eder.
Nuryel Rubini Project Syndicate için kaleme aldığı “The Stagflation Threat Is Real” başlıklı makalesinde, enflasyonun 2022 sonlarında düşüşe geçeceğine inanarak sabit sermaye yatımı yapan, ekonomi politikası belirleyen ya da riskli varlıklara düşüncesizce yatırım yapanları uyarıyor.
Covid-19’un beraberinde getirdiği emek pazarı arz-talep dengesizlikleri ve tedarik zinciri aksamaları halihazırda enflasyonun başlıca nedeni, buna eyvallah. İyimserlerin tezi de “Seneye salgın, biter dertler gider”.
Hayır bitmez, çünkü Covid-19 vakaları tüm dünyada tehlikeli bir artış sergiliyor. Worldometer’dan arakladığım aşağıdaki grafiğe ilk baktığınızda, 7 günlük hareketli ortalama ölçümünde günlük vaka saysıı geriliyor diyorsunuz.
Ama, grafiği soldan sağa inceleyin, Covid-19 dalgalar halinde vuruyor. Bu kez zirve bir öncesinden daha düşük seviyede gerçekleşti, ama trend hala artış yönünde. Zengin ülkelerin ihtiyaçlarının 10 katı aşı stoklayıp Gelişmekte Olan ve Fakir Ülkelere yardımı esirgemesi global anlamda salgının uzun süre bizimle birlikte olacağını düşündürüyor. Bir neden daha var Covid-19’un bitmeyip global endemi evresine geçeceğini düşünmek için: Türkiye’de de görüyoruz, toplumun %15-25’i kafasına tabanca dayasan aşı olmayacak. Bunları çeşitli kısıtlamalarla sosyal hayat ve ortak mekanlardan men etmek de siyasi açıdan çok tuzluya oturacak. Kışın Sevgili Başkanımız Erdoğan da bu acı gerçeği keşfedecek.
Bir başka deyişle, Covid-19 kaynaklı tedarik zinciri aksamalarının “yakında” düzeleceğini düşünmek için yeterli done yok. Tedarik zinciri başlığında atlanan ikinci nokta ise ABD-Çin-Rusya gerginliğinin kritik hizmet ve yüksek teknoloji mallarında serbest ticareti bitirdiği. Artık, şirketler devletin ait olduğu bloğa yakın veya müttefik ülkelerde tedarik merkezlerine yönelecek. Ama, tedarik zinciri kurmak kadar zaman alan ve pahalı bir organizasyon da az bulunur. En az 5 yıllık bir süre zarfında tedarik zincirleri savrulup duracak. Her aksama-kopma da maliyet enflasyonunu yukarı itecek.
İkinci sorun ise istihdam pazarında dengesizlik. Coid-19’un özellikle çocuklu kadınların işgücüne geri dönmesini engellediğini biliyoruz. Ek olarak, bu yaz da turizm ve konaklama-ağırlama sektörleri tam kendine gelemedi. Bunları bir-iki sene içinde atlatabiliriz. Velakin asıl sorun bunlar değil. Asıl sorun pandemiden önce başladı. Sanayi 4.0, Yapay Zeka ve Nesnelerin Internet’i zaten kalıcı işsizliği körüklüyordu. Bu 3 teknolojinin işdünyası tarafından benimsenme hızı pandemi nedeniyle katlandı. Bir başka deyişle, bugün işgücü pazarının kenarında sıra bekleyenlerin büyük bölümü ebediyen iş bulamayacak, ya da çok daha düşük ücretli işlere razı olacak.
Sonuçta, arz tarafında Covid-19 kaynaklı ve teknolojik evrimden kaynaklanan 2 büyük ve uzun soluklu şokun ortasındayız. Stagflasyonun ilk ayağı olan fiyat artışlarında hızlanma bu mecradan gelecek.
İkinci boyut ise talep. Bir şeyi talep etmek için gelir lazım. Pandemi esnasında orta ve düşük gelir sınıfı çok irtifa kaybetti. Eğer $15 trilyonu aşan kamu doğrudan desteği olmasa, bugün dünyada Komünist İhtilali başlamıştı. Ama salgının sonuna gelindiği çıkarımı siyasiler ve merkez bankacıları arasında da yaygın. Onlar da biran önce ekonomik OHAL’i sonlandırıp, bütçe açıkları ve para arzını yavaşlatacak bir duruşa geçme derdine düştüler.
İkinci nokta da şu, eğer insanlık bu felaketten tek bir şey öğrendiyse, o da gerek banka mevduatı, gerekse sağlık ve işsizlik-emeklilik sigortası yordamıyla tasarruflarını artırması gerektiği. Devlet her zaman sizin arkanızda olmayabilir. Emek pazarından gelir elde edenlerin belki %50’nin tüketim eğilimi kalıcı olarak düşecek.
İşte, size dinamik bir stagflasyon manzarası. Peki elimizde somut kanıt var mı? Elbette var. Dünya ekonomisinde aylık gelişmeleri JP Morgan-IHS global bileşik PMI anketinden takip ederiz. Ağustos’ta manşet değer 55.8’den 52.6’ya ve 7 ayın en yavaş temposuna geriledi. Ekonomik aktivite olarak başta Japonya ve Çin daralmaya geçtiler. ABD ve Euro-bölgesi’nde aktivite hızı zayıfladı. Yavaşlama hem imalat sanayi hem de hizmetler bileşenlerinde gözleniyor. Öte yanda, hem gird fiyatları hem de nihai fiyatlar yükselmeye devam ediyor. O yükselişin temposu da yavaşladı, fakat yavaşlama üretim cephesine nazaran o denli belirgin değil.
Özetle, maliyet enflasyonu güçlü talep sayesinde artık tüketici fiyatlarına da sirayet ediyor. Öte yanda, global ekonominin arz cephesi çok hızla güç kaybediyor.
Bu makalede Türkiye için de önemli dersler var. İhracat artışının 2022 ve ötesinde sürmesi için OVP denen paçavranın ötesinde yapısal reformları hızla başlatmak şart. Enflasyon gıda fiyatlarının istikrara kavuşmasıyla düşmez, yerini ithal malları enflasyonu alır. Ayrıca, miktar olarak ithalatımız değişmese de, dolar bazında yükselerek cari denge üstünde baskı yapacak.
Şahsi websitemde son numaraların linki burada
FÖŞ: Türkiye Göçmen, Mafya ve Talan Ekonomisi Oldu