FÖŞ yazdı: Enflasyon, faizler ve dolar
16 Nisan 2021Sevgili Hocam, yeni ikonum Prof Şahap Kavcıoğlu politika faizini %19’da tutarak araç bağımsızlığını ispat etti. Fakat, Para Politikası Kurulu metninde “gerekirse ilave sıkılaştırma yapılacak“ ifadesi de çıkartılarak diplomatik bağımszılık askıya alındı. Helal olsun; Şahap Hocam’a benim, Doğrucu Davut, valla. Eğer Eerdoğan “bir daha faiz artırımı yok!” dediyse, metne “gerekirse yaparız” yazmak hem yalan, hem de günah. Şimdi yandaşı, muhalifi her bir Can ve Canan bir kaç aya kadar faiz indirim bekliyor.
Ben faiz artırımı bekliyorum. Mesela Haziran’da %22-23 anca kurtarır diyorum. Artık makalelerimi kısa tutarak herkesin anlayacağı bir dilde yani “Temel topu at, Hatice, tut kızım o topu” şeklinde yazmaya karar verdim. Bu yüzden Şahap Hoca’nın NİYE faiz artıracağının sadece dışsal nedenlerini arzedeceğim. İçsel nedenlere girersen, Kapadokya’daki mağaralar gibi, kayboluruz.
Hikayemiz Çin’de başlıyor. Zaten artık bütün hikayeler Çin’de başlıyor. Çin’in bir numaralı film pazarı olduğunu keşfeden Hollywood her filme bir Çinli kahraman sokmayı beceriyor. Ama kastettiğim o değil. Enflasyon hikayesi Çin’den başlıyor. Orat Krallık’ta Yİ-ÜFE Mart’ta %4.4 arttı. Reeters anketinde %3.5 bekleniyordu. Nedeni? Emtialarda korkunç bir fiyat artış döngüsü. Bakın burayı iyi dinleyin, bu nokta önemli. Çin tüm dünyaya mal ihraç ettiği ve yuan da sene başındaki kazançları geri verdiği için, maliyet artışlarını satış fiyatlarına kısmen de olsa yansıtmak zorunda. Yani, global ÜFE’de yükseliş için çok sağlam bir gerekçe var elimde.
Çin’de ve diğer ihracat devlerinde ÜFE yükselişi srüecek, çünkü tüm emtialarda ralli devam edecek. Bu rallinin kısmen global toparlanmayla ilgisi var. Ama asıl nedeni siyasal ve Covid-19 sonrası dünyay ahazırlık. Siyasal, çünkü ABD-Çin-Rusya papaz oluyor. Herifçioğulları kavgada yumruk sayılmaz miasli birbirinin otuna-bokuna yaptırım uygulayacak diye, tüccar piyasada ne kadar mal varsa depoluyor. Özellikle, aluminyum, bakır ve pudra şekerinde stok talebi acaip.
İkincisi, artık devletler yeşile dönüyor. Ama yeşile dönerken tonlarca sabit sermaye yatırımı lazım. İronik biçimde, bu yatırımları da fosil yakıtlar, demir-çelik, çimento, plastik, bakır, pudra şekeri, $128 milyar vs gibi eski ekonominin girdileriyle yapıyorsunuz. Gıdaya gelince, zaten dünyada Covid-19 yüzündem en az 200 milyon tahmin edilen istihdam kayıplarının %25-40’ı geri alınsa, talep patlar. Arz tarafıdna ise iklim değişikliği her ülkede mahsulu berbat ediyor.
Lojistik ve tedarik zincirlerindeki ufalanmanın da tamir edilmesini beklemeyin. Bunların pandemiden kaynaklanan kısmı tamir edilir edilmesine de, asl sorun yukarda andığım ABD-Çin-Rusya it dalaşından kaynaklanıyor. Bazen devlet güdümyle, bazen diplomatik baskıyla, bazen de “kahveyi şimdiden koklayıp” krosan almay koşan işinsanlarının sezgisiyle, herkes yaptırım koyulacak ülke ve endüstrilerden kaçıp, yeni mecralarda av arıyor.
Şimdiceğim, başlığın hakkını vermek için ABD’ye dönelim. Mart’ta TÜF %2.6’ya vardı bilem. Financial Times’ı okuyorum, bu yaz manşet enflasyonun %3.5’a yükselmesi sıkıntı yaratcak diyor. Velakin, New York Fed’in anketle ölçtüğü 1 ve 3 yıllık enflasyon beklentileri sırasıyla %3.2 ve %3.1’e fırladı. İşte, o kurdeşen döktürebilir. Hani, Fed ne diyordu? “Ya, kasmayın, ekonominin açılması ve baz etkisiyle biraccık enflasyon olacak, ama acımayacak”. Vallahim, halk öyle demiyor. Böbrek sancısından bahsediyor.
Eğer yazın enflasyon %3.5’a çıkıp, 2022-2023’de de %3 veya üstünde kalacaksa, en salak fon yöneticisi bile %1.5 verimli tahvil tutmaz, satar, faizleri yükseltir. Tabii, bizim global SGMK pazarını takip eden dostlar “Ya, Baba, o zman niye Mart enflasyon verisi açıklanınca, hem 10-30 yıllık ABD DİBS faizi düştü, hem de Dolar Endeski?” diye soracaklar. Haklıdırlar da. Tahvil faizlerinin niye düştüğünü açıklamak kolay. ABD-Rusya kapışması, ABD’nin ucuz aşısı J&J’in de yasaklanması gibi nedenler ufak bir panik atağı yarattı, millet DİBS’de güvenli liman aradı. Doların niye değer kaybettiği açıklamak daha zor. Fakat, AB’nin toparlanma sürecine girdiği (daha doğrusu Covid-19 kısıtlamalarına beklenenden daha iyi tepki verdiği algılaması Euro/dolar’ı yukarı itmiş olabilir. Veya, ABD-Çin-Rusya kapışmasının ABD’ye zarar vereceğini düşünenler satmış olabilir.
Ancak, piyasaların veriler ve Fed gibi piyasa düzenleyici kurumlardan gelen açıklamalara kısa vadeli tepkileri genelde hissi ve yanlış olur. Orta vadede, yani en az yaz sonuna kadar, ABD tahvil faizleri ve Dolar Endeksi yükselecek görüşümün altını çiziyorum.
Bu görüşü destekleyen bir delil daha var. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Gelişmekte Olan Ülkeler Zombiland, Abi. Brezilya’da yakında nüfus azalmaya başlayacak. Hindistan’da günlük 200 bin vaka. Bizim durum malum. IMF hergün bir coğrafi bölgedeki ekonomilerin stresten geberdiğini yazıyor (ama global büyüme tahminini yukarı çekiyor, o da başka mesele). Dün, ParaAnaliz’a global yatırım bankalarının FX tahminlerini koyduk. Mesela, Morgan Stanley GOÜ FX’in dolara karşı %4-5 değer kaybetmesini bekliyor.
Şimdi, bütün dünyadan üstümüze enflasyon yağıyor. Cari açık daralmıyor, çünkü ABD, AB, Araplar ve Çin’den sonra Rusya’yı da uyuz ettik, bir tek Patagonya’dan turist gelecek. Banka ve finans-dışı kurumların Şubat itibarıyla FX borç yenileme oranı %80, yani sürekli döviz kaçıyor sistemden. Halk %15 TÜFE’ye gülüyor, gidip tasarrufuyla konut alıyor. Nasıl keseceksiniz devaluasyonun önünü?
KE-SE-ME-YE-CEK-Sİ-NİZ
Kuzu kuzu faiz artıracaksınız. Şimdi bu makalenin altına “Erdoğan bir daha artırmaz” diye 31 yorum gelecek. Size Erdoğan ve AKP’nin vaat ettiği ya da basına sızdırıp yapamadıklarını yazayım:
Kabine değişikliği?
Berat Albayrak hangi bakanlık koltuğuna oturdu?
Anayasa ne oldu?
Ya seçim yasaları?
Emekli amiraller hangi mapushanede?
Zamanı gelince, Paşa’m her zaman yaptığı gibi, paşa paşa yapacak.
UYARI: Bu makalenin içine AKP karşıtı subliminal mesajlar 128 yerleştirilmiştir.
FÖ128Ş
FÖŞ mızıklandı: İş Yok, Para Yok, Eğitim Yok, Gelecek Yok
FÖŞ yazdı: Kırılgan Beşli gitti, Hasta Üçlü geldi
Atilla Yeşilada ve Hakan Akan veri merkezlerini anlattı: “Türkiye’de fiyatlar Avrupa’nın 2-3 katı”