Döviz
Piyasa Bülteni: Adım adım serbest kur rejiminde ‘devalüasyon’, enflasyon ve stagflasyon
Türk Lirasında erime hız kesmeden devam ediyor. Adeta her geçen gün, serbest kur rejiminde yeni bir devalüasyon yaşanıyor. Hatırlanacağı üzere, hafta…
Türk Lirasında erime hız kesmeden devam ediyor. Adeta her geçen gün, serbest kur rejiminde yeni bir devalüasyon yaşanıyor. Hatırlanacağı üzere, hafta ortası beklenmedik bir şekilde sağlıksız kur oluşumuna müdahalede bulunan TCMB’nin, bu adımının mevcut ekosistemde başarılı olamayacağının nedenlerin anlatmıştık.
Müdahalenin ‘psikolojik’ etkisinin, faiz söylemleri ile anında gölgelenmesi ve TCMB’nin en son müdahale ettiği 2014 yılına göre ‘kas gücünün’ çok daha zayıf olması, TL’de erimenin dün de hızla devam etmesine neden oldu. Son verilere göre, TCMB’nin ‘net’ döviz rezervlerinin (eksi) 36 milyar dolar seviyesinde olduğunu hesaplıyoruz.
Asıl mevzunun izlenen ve oldukça tehlikeli bir deney olarak piyasalar tarafından okunan negatif reel TL getirisi olduğu müddetçe, TL’de kalıcı toparlanmanın çok ama çok zor olacağını düşünüyoruz.
Kura doğrudan yapılan müdahale öncesinde 13,50 seviyelerinde işlem göre USDTRY kuru, müdahale ardından kısa bir sürede 12,50 seviyesine inse de, dün gün sonunda 13,90 seviyesine varan bir yükseliş görüldü. Dün bültenimizde, 2014 yılında yapılan piyasaya doğrudan satış yönünde müdahalenin neden başarısız olduğunu, 3,1 milyar dolar satılması ardından takip eden 2 günde kurun oldukça sert bir şekilde yükselmeye devam etmesi ardından dönemin Başkanı Başçı, gece yarısı PPK’yı toplayarak faizleri sert bir şekilde artırmak durumunda kalmıştı.
Şu anda, faiz artırımının yerine, faiz indiriminin devam edeceği beklentisi, hatta bunun bizzat dün TCMB tarafından yatırımcı toplantısında söylenmesi de TL’nin işini pek kolaylaştırmıyor. Dün TCMB, PPK metninde yer verdiği cümleyi aynen tekrar ederek faiz indirimi için “sınırlı alanı” kaldığını söyledi. Bu açıklama, 16 Aralık tarihinde düzenlenecek olağan PPK toplantısında da 100 baz puan faiz indirimi ile gevşeme döngüsünün sonlanacağı anlamına geliyor. Ayrıca, döviz mevduatlarının TL’ye dönmesini teşvik yönünde çalışmalar da olduğuna işaret edildi.
Bu bakış açısıyla, politika faizinin %14 veya daha altına gittiği bir ortamda, enflasyonun hızla %21 seviyelerinin üzerine yakın bir zamanda yelken açacağı düşünülürse, TL’nin yatırımcısına reel bir getiri verebilmesi için ne kadarlık bir faiz artışına ihtiyaç duyulduğunu varın siz hesaplayın.
Dün TCMB tarafından açıklanan haftalık para ve banka istatistiklerine göre, 26 Kasım ile biten haftada parite ve fiyat etkisinden arındırılmış rakamlara göre gerçek kişilerin döviz mevduatları (DTH) bir önceki haftaya göre yaklaşık 1 milyar dolar tüzel kişilerin ize 0,9 milyar dolar azaldı. Bilançonun TL tarafında azalma görmemiz nedeniyle, bu akamları döviz satışı yerine nakit dövizle dayanıklı tüketim mal alışverişi olduğunu düşünüyoruz. Hatırlarsanız, enflasyona karşı koruma olarak konut, arsa ve otomobile olan talebin artmasını beklediğimiz bültenlerimizde daha önce de paylaşmıştık.
Dün açıklanan öncü dış ticaret rakamlarına göre, Kasım’da ihracat 21,5 milyar dolar ile rekor artarken, ithalat ise 26,8 milyar dolar ile benzer bir şekilde rekor artış kaydetti. Bu bakış açısıyla, ihracatın ithalata bağımlılığının olduğu bir ülkede, hedeflenen cari fazla konusunun ithalat bacağına azami dikkat edilmesi gerekiyor. Keza, 100 birim ihracatın içinde yer alan 65-70 birim ara malın (girdi), TL değer kaybettikçe çıktının da fiyatının artmasına neden olacaktır.
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi not görünümünü durağandan negatife çevirdi. İzlenen ‘yeni’ para politikası veya Türkiye’nin soyunduğu bu tehlikeli deney, TL’nin her geçen gün eridiği bir ortamda, not indirimi için de diğer kredi derecelendirme kuruluşlarına da kapı aralıyor. Bu gece Moody’s’in Türkiye değerlendirmesini takip edeceğiz. Türkiye’nin yeniden yatırım yapılabilir bölgeye adım atması için Moody’s’e göre 5 basamak, S&P’ye göre 4 basamak, Fitch’e göre ise 3 basamak yukarıya çıkılması gerekiyor!
Moody’s öncesinde, Türkiye’nin yabancı nezdinde risklerini gösteren 5 yıllık CDS risk priminin 530 baz puanla son 13 ayın zirvesinde olduğunu not edelim. Tek başına Türkiye risk priminin (530), Güney Afrika (230) ve Brezilya (245) riskinde büyük olduğunu not edelim. TCMB’nin faiz indirim döngüsünü, 10 yıllık Türkiye tahvilinin (piyasa faizi) Eylül başına göre %17’den %21,2 seviyesine çıkarak onaylamadığını not edelim. Başkan Kavcıoğlu’nun atanması ardından Mart ayından bu yana USDTRY kurunun 7’de 14’e yükseldiğini de not edelim.
Bugün sabah saatlerinde, TÜİK tarafından açıklanacak resmi enflasyon rakamlarını takip edeceğiz. İTO verisi sonrası %3 olan anket ortalamalarının da üzerinde bir gerçekleşme ile karşı karşıya kalabileceğimizi düşünüyoruz. Önümüzdeki aylarda, kurun her %10 artışının enflasyona 3-5 puan arasında geçişkenlik yarattığını düşünürsek, enflasyonda yönün yukarı olacağını not edelim.
Günün ikinci yarısında ise, ABD’de her ayın ilk Cuması olduğu üzere, KKTC saati ile 15:30’da ABD Çalışma Bakanlığı tarafından açıklanacak Kasım ayı istihdam raporu önemle takip edilecektir. Anketlere göre, tarım dışı istihdamın 550bin kişi artması bekleniyor. FED’in yakından takip ettiği aylık ücret artışının %0,4 yıllık ise %5 artması, işsizlik oranının ise %4,5’e gerilemesi bekleniyor. Beklentinin dışında kalan gerçekleşmeler, kuşkusuz piyasa hareketine neden olabilir.
Dün OPEC+’dan gelen Ocak ayında günlük 400bin varil artırma kararı, bir miktar şaşkınlık yarattı. Omicron varyantı sonrası petrol fiyatlarında yaşanan sert düşüş ile OPEC+’in aldığı kararı biraz şaşırarak takip ettiğimizi itiraf etmek gerekiyor. Bunun da yansıması olarak Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı dün 65,7 dolar seviyesine kadar geriledi. Brent petrol pozisyonumuzdan çıktığımızdan bu yana düşüş son 5 hafta %24 oldu!
Küresel risk iştahının göstergesi olan hisse senedi piyasaları, FED riski ile Omicron virüsü arasında gidip geliyor. Dün geceyi %1 civarında yükselişle tamamlayan ABD borsalarını bu sabah Pasifiğin diğer ucunda Asya borsaları da, aynı ölçüde olmasa da takip ediyor. Tarım dışı istihdam verisine kadar göreceli sakin, akabinde ise verinin işaret ettiği yöne doğru bir piyasa hareketi bekliyoruz.
USDTRY kuru dün akşam 13,90 seviyesine kadar çıkması ardından bu sabah günü 13,75 seviyelerinden karşılıyor. Altın ve gümüş keyifsiz seviyelerde olsa da, gümüşle 21,3-22,30 dolar arasında yeniden aşka kanmak üzere siperde bekliyoruz. Piyasaların risksiz faiz olarak takip ettiği 10 yıllık tahvil faizleri %1,43 ile tehlike bölgesi olarak okuduğumuz %1,69 seviyesinin uzağında yer alırken, DXY’nin 96,2 seviyesinde ve yüksek seyrini korumaya devam ettiğini not ederek bültenimizi tamamlayalım. İyi bir hafta sonu dilerim.
iktisatbank.com