Borsa
Evren Devrim Zelyut: Parayı nereye koyalım?
Dolarla yatıp dolarla kalkıyoruz. Bunun nedeni basit, Lira değer kaybettikçe tasarruflarımızı daha az değer kaybeden bir para birimine park etmek…
Dolarla yatıp dolarla kalkıyoruz. Bunun nedeni basit, Lira değer kaybettikçe tasarruflarımızı daha az değer kaybeden bir para birimine park etmek zorunda hissediyoruz. Ancak ülkemizde doların sürekli alınıp satılarak bir finansal ürün haline geldiği de muhakkak.
İnsanların dolar almasına bir şey demiyorum ancak kafamızı kaldırıp borsada uzun vadeli yatırımları da düşünme zamanı gelmedi mi?
Borsada hisse almanın dolar almaktan daha zor olduğunu da biliyorum. Teknik analiz, bilanço okuma, makro ekonomik ve politik analizi beraber kullanmak küçük yatırımcı için oldukça zor, hatta imkânsız. Ancak bütün bu zorluklara rağmen portföyü sağdan soldan duyduğumuz haberlerle sürekli hareket ettirmek yerine, dipte olduğuna inandığımız, bilançosu sağlam firmalardan seçim yaparak uzun vadede dolardan fazla getiri elde edebilir miyiz, işte bu soruya cevap vermeye çalışalım.
Benim bu konuda aklıma ilk gelen sektör bankacılık. Türk bankacılık sistemi deyince itirazları duyar gibiyim. Bana şu itirazları yapıyorsunuz:
1-Reel sektör o kadar sıkıntılı ki bankalarımızın takipteki kredileri beyan edilenden daha yüksek.
Açıkçası bu bana da 2-3 ay önce çok mantıklı geliyordu. Fakat yabancı kurumların bazı özel bankalarımızda takastaki miktarlarını ciddi bir şekilde artırmasını gördükten sonra bu seçeneği biraz daha aşağılara attım. Ancak takipteki kredilerin sermaye ve kâr erozyonu doğurduğu gerçeğini yadsımıyorum.
2-Kur arttıkça sendikasyon (Türk bankaları dışarıdan kredi alıp içeriye satıyor) kredilerinin maliyeti de artıyor. Banka kârları azalıyor.
Evet bunu kabul ediyorum. Bu ne yazık ki sektör için olumsuz bir durum.
3-Enflasyon yüksekken talimatla faiz indirimi deneyecek bir hükümetin olması.
Akıllara şu gelebilir bana kısa vadeli (3 aylık ortalama) mevduat topluyor, uzun vadeli veriyor. Bu durumda mevduata daha düşük faiz vererek kâr edebilir ama enflasyon yüksekken kim Lira’da duracak? Banka hangi Lira’yı bulacak kredi verecek?
4-Bir numara ile bağlantılı olarak aşınan sermaye için bedelli sermaye artırımları yatırımcılar için bir kâbus olabilir.
Bu noktada Türk özel bankalarına baktığımızda düştükleri noktaların, yukarıda belirttiğim riskleri alacak kadar cazip seviyelerde olduğunu düşünüyorum.
Lütfen yanlış anlamayın. Size banka almayı önermiyorum. Ancak bu yazının dayandığı noktaları yatırım danışmanlarınızla görüşmenizi, bankaları radara almanızı tavsiye ediyorum.
Banka adı vermeyeceğim ama lütfen bankaların grafiklerine dolar bazında bakın. An itibari ile değerlerin 2001 ve 2008 kriz bölgelerinde olduğunu görebilirsiniz.
Bitcoin çılgınlığı ki bana göre 1630 Lale Çılgınlığı ile tıpa tıp aynıdır insanlarımıza kısa vadede yüksek kazançlar sağlayınca artık bir hisseyi alıp şartların düzelmesini beklemek saçma geliyor. Ama uzun yıllardır kazanan yabancı yatırımcıların davranışına baktığımda daima fiyat düşükken mal topladıklarını gördüm. O zaman şunu düşünsek nasıl olur? Bitcoin gibi tatlı para artık olmayacaksa, bankacılık sektöründe ölü fiyatlardan mal toplayıp 2 yıllık bir vadede Türkiye’de iktidarın değişerek işlerin düzelmeye başlayacağına dair senaryoyu almak ne derece mantıklıdır?
Emin olduğum bir konu var: O grafiklerdeki değerler er ya da geç dolar bazı tarihi zirveleri test edecek. Ama sorun şu: Keynes’in tam istihdam ne zaman sağlanabilir sorusuna verdiği yanıt gibi bu iş biz öldüğümüzde mi olur? Açıkçası biz ölmeden o seviyeler tekrar karşımıza gelecektir diye düşünüyorum. Gerekçem şu: Bu kadar berbat bir ekonomi yönetimine rağmen firmalar hala ayakta ise (İSO 500 verilerine bakmak gerek ki nabız atıyor orada) hava düzeldiğinde BIST çok güzel noktalara gelebilir.
Son olarak yazmam gereken bir konu daha var. Bütün bu yazdıklarıma işsizlik, enflasyon, kişisel borçların artışı ile itiraz edenlere şunu söylerim: Biz firmaları konuşuyoruz. Yani halkın acı çektiğini ve çekeceğini kabul ediyorum. Ama enflasyonist dönemlerde altta kalan firmalar olmuyor. Vatandaş ve firma burada ayrışıyor. Ancak ekonomik koşullar 1930 Alman hiper enflasyonu gibi tüm toplumu çökertirse toplam talebin düşerek firmaları vuracağını kabul ediyorum. Ama Türkiye için o noktanın uzak olduğunu düşünüyorum.
Haydi bakalım şimdi yatırım danışmanlarınızla bu konuları tartışın. Ama 2-3 yıl bekleyecek sinir sisteminiz ve nakit akışınız varsa…
Atilla Yeşilada: Çakallarla dans
Yeniden yapılandırmalar tam hız
Türkiye’nin dış borç ile imtihanı, Neden borçluyuz? & Borç sarmalına mı girdik? | Murat Kubilay