FÖŞ yazdı: Covid-19 güncesi: Avrupa kapanıyor, ya biz?
30 Ekim 202029 Ekim Cumhuriyet Bayramı tüm vatana kutlu olsun. Ben Atatürkçüyüm, bu yüzden Kurtuluş günü benim için çok özel bir anlam taşıyor. Tatili Türkiye’de Atatürkçülü’ğün yeniden dirilişi veya Atatürk’ün (bence) en büyük iki eseri olan modernleşme ve kalkınma hamlesi hakkında makaleler tasarlayarak geçirdim. Heyhat, bunlar 10 Kasım’a ertelendi. Çünkü önce acil olanı yazmak lazım. Acil olan da ABD ve Avrupa’da azan Covid-19 pandemisinin dünyayı kış resesyonuna taşıması. Ama daha da acili var. Avrupa maliyeti çok ağır da olsa yeniden kapanmaya başladı. ABD’de ise Biden kazanırsa, karantinalar ve diğer kısıtlamalar başlayacak.
Türkiye’de “resmi hasta” sayısı 2.300’e yükselirken süper-taşıyıcıları da içeren “vaka” sayısı hala devlet sırrı. Erdoğan hükümeti gerçeği saklayarak ekonomiyi kurtarmaya çalışıyor, ama yürümeyecek. Bu makalede Erdoğan hükümetini bekleyen kaybet-daha az kaybet ikilemini anlattım.
Türkiye’nin önünde iki kriz var. İlki sağlık krizi, dün 2,300’ü de aşan “yeni hasta” sayısı dahi Covid-19’un pençesini Türkiye’ye attığının bir göstergesi, fakat sokakta hissedilen corona gerçeği çok daha can yakıcı. İkinci sorun ise hızla bir ödemeler dengesi krizine giden kur istikrarsızlığı. Erdoğan hükümetinin gündeminde ise bu başlıklar yer almıyor. Erdoğan, Türkiye’nin sınır-ötesi nüfuzunu genişletmek, yerli ve milli kültür yaratmak ve doğal gaz keşfini yeni kalkınma hamlesine dönüştürmekle meşgul.
Hükümet ve halkın gündemi arasındaki kopukluk ciddi bir siyasi güven krizi ve resesyon riskini de beraberinde getiriyor.
Aslında, her iki soruna da kesin çare var, fakat maliyeti çok ağır. Dövizdeki istikrarsızlığı önlemenin bedeli TCMB’nin 600-700 puan faiz artırması, ama karşılığı kredilerin aniden kesilmesi ve derin bir kış resesyonu olur. Covid-19’la mücadele konusunda ise Avrupa bize yol gösteriyor: Kapanma yeniden başladı, çünkü başka çare yok.
Çarşmba günü Macron ve Merkel ülkelerinde yeni corona kısıtlamaları ilan ettiler. Artık barlar, restoranlar ve zaruri olmayan hizmet işletmeleri kapatılacak. Okullar ve işyerleri şimdilik açık. Fransa’da devlet izni olmadan seyahat de yasaklandı. Almnaya’da vatandaşların gereksiz tüm ziyaret ve seyahatlerden fedakarlık etmesi istendi, ama bu yasağa dönüşebilir.
Fransa, AB dışında ziyaretçileri de yasakladı. AB yakında yeni bir zirve düzenleyerek Birlik bazında karantina tedbirlerine geçebilir.
İspanya parlamentosu, koronavirüsle mücadele kapsamında OHAL’i 6 ay daha uzatan kararı onayladı. İkinci kez ilan edilen ve 25 Ekim’den itibaren geçerli olan OHAL’de ülke genelinde gece sokağa çıkma yasağı getirilerek, en fazla 6 kişiye kadar toplanma izni verildi. Hükümet, serbest dolaşım kısıtlamaları ile diğer ek önlemlerde yetkiyi şimdilik özerk yönetimlere bırakıyor.
İngiltere’de ise çok katmanlı tedbirler yürürlükte. Katman 3 barların kapanması ve geceleri sokağa çıkma yasağı anlamına geliyor.
Türkiye’de ise 29 Ekim’de “hasta” sayısı 2.300’ü aşarken, sıkı denetimler dışında hiç bir kısıtlama yok. Bu denetimlerin etkinliği ise tartışılır.
Diken’de çıkan şu habere göz atalım: “Evde karantinada tutulan Covid-19 hastalarının takibini yapan aile hekimleri, sistemdeki sorunlardan bahsederken, karantinada kalması gereken kişilerin çeşitli bahanelerle evden çıktığını da anlattı.
Hekimlere göre en büyük sorunlardan biri de karantinayı delerek evden çıkanlar. Doktorların anlatımlarından bazıları şöyle:
İzlem yaptığım zamanlarda da kişilere bilgi verilse dahi uymuyorlar. ‘Evde duruyorum’ dediklerinde de son izlemlerde dışarı çıktıklarını söylüyorlardı”.
Üstelik sokaktaki gerçek resmi rakamlardan çok daha acı. Bir kaç örnekle anlatayım:
Çapa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, “Bu bir şaka değil” uyarısında bulundu. Tükek, “Mümkün olduğunca sokağa az çıkalım, bu bir şaka değil. Henüz hastanelerde yer olması sizleri rahatlığa sevk etmesin. Anında dolabilir. Hiç bu kadar yoğun olduğumuz bir dönemi yaşamadık. Sıkıntıyı, hasta olanlar ve sağlıkçılar çekiyor. Niye hala tedbirlere uymuyorsunuz?” dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan süper bulaştırıcılara dikkat çekerek, “Bu hastalıkta biz ‘süper bulaştırıcı’ diye bir tanımla karşılaştık. Bu vakaların katlanarak artmasına neden olan en büyük faktör süper bulaştırıcılar. Hastalananların büyük kısmı hiç bulaştırmıyor hastalığı, bir kısmı 1-2 kişiye bulaştırıyor bir kısmı da yüzlerce kişiye bulaştırabiliyor.
Bunu önlememizin en etkili yolu toplanmalara sayı sınırlaması koymak. O düğüne, kısıtladığınız sayıda insanı alsaydınız orada 35 yerine 5 kişi hastalanırdı. Süper bulaştırıcıları bulmanın yolu hasta bulduğunuz kişi kimden aldı, birçok insan aynı yerden aldıysa o bulaştıranı orada bulup izole etmemiz gerekir” ifadesini kullandı.
Aşı haberleri ise gerçekleri yansıtmıyor. Bir aşı onaylansa dahi, grip aşısından daha etkili olacağının hiç bir garantisi yok. Kanıt? Derhal, emriniz olur:
“DW’nin aktardığına göre, Almanya’da salgınla mücadelede yetkili kurum olan Robert Koch Enstitüsü’nün (RKI) aşı komisyonu başkanı Mertens, aşı ile ilgili çalışmaların hızla tamamlanması halinde bile halkın tamamının aşılanmasının 2022 yılını bulabileceğini söyledi. Alman viroloji uzmanı Thomas Mertens, halkın tamamının aşılanmasının uzun süreceğine dikkat çekerek, her gün 100 bin kişiye aşı yapılsa bile 15 milyon kişinin aşılanmasının 150 gün süreceğini söyledi”.
Salgını bastırmanın tek yolu bahar aylarında ilk dalgada uygulanan sokğa çıkma ve kentler arasında seyahat yasaklarının geri getirilmesi.
Bu önlemlerin ekonomiye maliyeti de çok acı olacak. Bloomberg’in Fransız ekonomisi üzerinde yaptığı araştırmaya göre, hayata geçirilen kısmi yasaklar dahi 4Ç2020 GSYİH’den %0.8-2 traşlayabilir. Türkiye’de hizmet ekonomisi Fransa’ya nazaran daha büyük ve evden çalışma daha zor olduğu içn, ekonomik etkinin bir miktar daha yüksek olması beklenir.
Erdoğan hükümeti açısından gelecekte kazan-kazan yok. Kaybet ya da daha az kaybet var. TCMB faiz artırımı ve eve kapanmanın ekonomik maliyeti çok ağır, fakat hiç bir şey yapmamanın sonu da çifte kavrulmuş sağlık ve döviz krizi.
Seç beğen al.
FÖŞ
FÖŞ: IMF Dünyayı Bekleyen Kara Kışı Anlattı
FÖŞ anlattı: Rekabetçi Kur’da Boğulan Ekonomimiz
FÖŞ: Ekonomi hasta değil, “vaka”