Kerim Rota Yazdı: Türkiye’de kaç kişi Türkiye’de yaşıyor?
29 Aralık 2019Bir önceki yazımda servet dağılımındaki bozulma ve ardından gayrimenkul fiyatlarındaki düşüş ile ortaya çıkan kayıptan bahsetmiştim. Son yıllarda kent ve arazi rantlarının dengesiz dağıtılması nerdeyse enflasyon kadar yıkıcı etkilere neden oldu. Bozulan sadece servet veya gelir dağılımı olmadı. Eğitime, bilgiye ve gerçekçiliğe olan saygı azalırken, mütevazilik, insana, canlılara ve çevreye değer verme önemsizleşti. Hızlı servet edinip, bunu gözönünde yaşama gibi tatsız alışkanlıklar da türedi. En sonunda insan onuruna yakışır bir hayatı konuşmak ve tartışmak yerine, asgari ücret tartışmaları içinde kısılıp kaldık.
Gelir dağılımının bozulması tüm dünyada üzerinde tartışılan bir konu. Ancak Türkiye’de gelir dağılımındaki bozukluk, yüksek enflasyon ve kent rantı günahları dolayısıyla uzun yıllardır devam etmekte.
Dolar bazında Kişi başı Milli Gelir bir ülkenin ortalama refah düzeyini gösteren bir hesaplama. Her ne kadar yerel paranın reel değer kazancı ve kaybı hesaplamada çok etkili ise de hala refahın en dikkate alınan göstergesi. Ancak kişibaşı Milli gelirin ortalama bir değer olduğunu, gelir adaletsizliklerinin daha detay raporlarda görülebileceğini gözardı etmemek lazım.
Kişibaşı geliri bırak, YEHHKFG’e bak..
Bu konuda en faydalı rapor TÜİK tarafından yıllık yayınlanan “Gelir ve Yaşam koşulları” araştırmaları. Bu raporda “Yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert geliri” ( YEHHKFG) tanımı var. Bunu ortalama hanedeki kişibaşı gelir olarak düşünebiliriz. 2019 raporu, 2017 yılını referans olarak almakta. 2017 yılı için ( YEHHKFG) kişibaşı 24,200 TL olarak ölçülmüş. Hesaplanan 24,200 TL, 2017’de 21,330 TL olan yıllık brüt asgari ücretten sadece %13 daha yüksek bir tutar. Yine bu 24,200 TL, 2017 ortalama kurları ile 6,600 USD civarına denk gelmekte. Oysa biliyoruz ki Türkiye’nin 2017 yılsonunda kişibaşı Milli geliri 10,500 USD civarında. En tepedeki %20, gelirin neredeyse yarısını kazandığı için işler bu noktada karışıyor. Bu da demek oluyor ki, ortalama haneler Türkiye’nin dışarıdan görülen refah seviyesinden üçte bir daha yoksul bir yaşam sürmekte. Medyan, yani 80 milyonluk nüfusun tam ortasındaki aile ise 10,500 USD’nin yarısından azla geçinmek zorunda.
Asgari Ücret yaşam biçimine dönüşmüş,
O zaman 2017 sonunda 10,500 USD olan, ancak maalesef 2019 sonu kişibaşı yaklaşık 9,000 USD civarında oluşacak milli gelir rakamına biraz daha detaylı bakmakta fayda var. Muhtemelen 2017’de 6,600 USD olan yıllık eşdeğer hane halkı geliri de milli gelir gibi düşecek ve 2019 sonunda 5,500-5,900 USD arasına gelecek. Bu tutarın yıllık asgari ücretin çok yakınında kalacağına kuşku yok. Türkiye’de çalışanların %43’ü asgari ücretle çalışmakta. Tahminen asgari ücretin 2 katına kadar kazananlar ise ücretlilerin neredeyse %80-%85’ini oluşturuyor. Aşağıda Ortalama hane gelirini gösteren YEHHKFG ile brüt asgari ücret arasındaki farkı gösteren grafiği aşağıda görebilirsiniz. Yani gelir dağılımı ve istihdam piyasası maalesef “asgari ücrete yakınsama” noktasında birleşiyorlar. Asgari ücret artık en düşük ücret olmaktan çıkmış,kitlelerin yaşam biçimi haline dönüşmüş.
En tepedeki %20, gelirin yarısını kazanıyor,
TUİK Milli gelir araştırma raporuna göre Türkiye’de gelir dağılımı 2018 yılında %20’lik dilimlere göre aşağıdaki tablodaki gibi oluşuyor. En tepedeki %20, gelirin %47’sine sahip olurken, en alttaki %20, gelirin sadece %6’sına sahip olabiliyor.
TÜİK sadece %20’lik dilimleri açıkladığı için daha dar bir kırılımı bilme şansına sahip değiliz. Ancak elimizdeki verilerle bile, kişibaşı milli gelir rakamına ulaşabilen nüfusun aslında toplumun çok da büyük bir kesimi olmadığını görebiliyoruz. TÜİK gelir dağılımı araştırması sonuçlarının daha fazla bozulmayacağını varsayarsak bile, 2019 sonu tahmini 9,000 USD’ye göre dağıttımızda aşağıdaki tablo ortaya çıkıyor..
Grup | Kişi Başı ortalama Milli Gelir (USD) |
Tepedeki %20 | 21,320 |
%20-%40 arası | 9,361 |
%40-%60 arası | 6,629 |
%60-%80 arası | 4,748 |
%80 ve altı | 2,732 |
Bu tablo bize 9,000 USD ve üstü kişibaşı milli gelire nüfusun sadece %30 kadarının sahip olabildiğini gösteriyor. ( %20 ila %40 arasında oluşan ortalama 9,361 USD’de sadece %20 ila %30 arasının 9,000 USD’yi geçebildiğini varsaydım.) Kalan %70 ise daha zorlu koşullarda hayat mücadelesi sürdürmekte. Geçen yazıda bahsettiğim Credit Suisse servet raporunda ilk %10’un toplam servetin %70’ine sahip olduğundan bahsetmiştik. Bu da gelirden yeterli ve dengeli pay alamayan alt grupların düşük gelir ve düşük tasarruf nedeniyle borç sarmalı içinde olduğunun da işaretini vermekte.
Hangi ülke standardında yaşam sürüyorsunuz?
Artık nüfusun bu değişik gelire sahip %20’lik dilimlerinin kişibaşı gelirlerini artık biliyoruz. O zaman toplumun belli kesimleri hangi refah düzeyinde yaşam sürüyor, hangi ülke ortalamasında bir hayat yaşıyor, göz atalım mı?
IMF raporuna göre bu %20’lik grupların en yakınsadığı ülke kişibaşı 2018 milli gelirleri ile eşleştirince aşağıdaki tablo ortaya çıkmakta.
Grup | Kişi Başı Ortalama Milli Gelir (USD) | Eşdeğer Milli Gelire Sahip Ülkeler |
Tepedeki %20 | 21,320 | Portekiz,Çek Cumhuriyeti, Yunanistan |
%20-%40 arası | 9,361 | Türkiye, Bulgaristan, Brezilya |
%40-%60 arası | 6,629 | Libya,Kolombiya, Güney Afrika |
%60-%80 arası | 4,748 | Azerbeycan, Kosova, Guatemala |
%80 ve aşağısı | 2,732 | Mısır,Vietnam, Honduras |
Tepedeki %20, Çek Cumhuriyeti standartlarında yaşam sürerken en alttaki %20 Vietnam standartlarında yaşamakta.
Roma’dan Lahor’a.
%20’lik dilimler yerine %10’luk dilimleri bilebilmiş olabilseydik muhtemelen ilk %10’un İtalya standartlarında, son %10’un ise Pakistan standartlarında gelir düzeyine sahip olduğunu görecektik.
Gelir dağılımı sadece Türkiye’nin sorunu değil. Tüm dünyada bu dengesizlikler artık siyaseti de etkilemeye başladı. Kutuplaşmalar artarken, radikal düşünceler daha çok prim yapmaya başladı. Popülist politikacılar ve fikirler daha çok rağbet görmeye başladı.
Bu nedenle toplumları kutuplaştırmadan, iktisaden de ayakları yere basan ve insan onurunu da önceleyen politikalara artık çok ihtiyaç var. Sürdürülebilir büyüme ve kalkınma hedefine ulaşmak için kıt kaynakların doğru ve verimli kullanılması da şart.
Kerim ROTA