Çin’in 2. Çeyrekteki Moral Bozan “Büyüme”si Dünya İçin Hangi Mesajı Veriyor?
15 Temmuz 2019Nisan-Haziran dönemi Çin ekonomisi yüzde 6,2 büyüdü. Ne var bunda, keşke biz de o kadar büyüyebilsek diyenler olacaktır. Ne de olsa Türkiye’nin Ocak-Mart büyümesi sadece % 1,3! Fakat Çin söz konusu olduğunda bu % 6 sınırlarına geri çekilmiş çeyreklik (2. Ç hesabıyla yıllık) büyüme çok az. Yıllardan beri Çin’in büyümesine yaslanarak büyüyen dünya ekonomisi için de kötü haber.
Peki böyle mi devam edecek?
Söz konusu çeyrek için beklentiler 6,4 civarındaydı ve zaten bunlar da ticaret savaşlarının etkisini hesaba katan karamsar beklentilerdi. Çin’in 2. Ç. Büyümesi bu karamsar beklentileri bile karşılayamadı.
EKONOMİ MEDYASI BU İYİ HABERLERİ GÖRMEDİ
Meseleye böyle bakacak olursak durum iyi değil ama başka ve farklı haberler de var.
Çin’in fabrika siparişlerinde yükselme var. Sanayi üretimi Mayıstaki dip noktadan sıyrıldı ve % 5,2’lik karamsar beklentinin tersine % 6,3’ü gördü.
Sadece bu kadar da değil… Günlük ham çelik ve alüminyum üretimi de rekor seviyelerde…
Üretim böyle de satışlar kötü mü? Perakende satışların % 8,3 olacağı bekleniyordu. Beklentileri aşarak % 9,8 oldu, ki bu rakam Mart 2018’den beri görülmüş en yüksek rakam. Bu hızlı artışın % 17,2’si araba satışlarındaki artıştan kaynaklanıyor.
TEK KERELİK CAN SİMİTLERİ
O zaman mesele ne?
Mesele şu ki eğer hükümet önemli miktarda piyasa destekleyici önlemler almazsa bu hareketin devam edeceğine pek az analist inanıyor.
Mesela araba satışları daha çok büyük iskontolar pahasına yapılabiliyor. Çünkü emisyon (hava kirliliği ile ilgili) kuralları değiştiğinden otomotiv şirketleri ellerindeki eski üretim stoklarını hızla eritmek derdinde. O nedenle aslında üretimleri pek artmıyor. Artmak bir yana tam 11 aydır arka arkaya düşüyor. Son düşüş % 15’i buldu. Yani yakın gelecekte araba satışlarından öyle bir destek gelmesi zor. Böyle olunca analistlerin bu iyi rakamların tek kerelik bir gelişme olduğu iddiası zeminsiz değil.
Fakat gelecekteki büyümeye yönelik iyi işaretler sadece otomotiv satışlarından ibaret değil. Sabit sermaye yatırımları da yılın ilk yarısında % 5,8 oldu. Beklenti % 5,5’tu ve daha önceki 5 ay 5,6 idi. Yani bu cephede de gelişme var. Neye borçlu denecek ise, demiryolu yatırımlarının iki haneli seviyelere erişmesi sayesinde…
Bir iyimser rakam da gayrimenkul yatırımlarından geldi. Haziranda % 10,1 seviyesindeydi. Malum gayrimenkul yatırımları büyümenin önemli bir unsuru. Fakat burada da tatsız bir haber var. Yeni ev satışları iki aydır düşmekte…
Capital Economics’te Kıdemli Çin Ekonomisti Julian Evans-Pritchard’a bakılırsa gayrimenkuldeki bu rakamların görünüşteki iyileşmesi bile fabrika aktivitesindeki zayıflamanın işareti olabilir.
Bir başka şüphe çeken konu ise bu can sıkan 2. Çeyrek büyümesine rağmen yılın ilk yarısındaki şöyle böyle büyümenin bile % 20,7’sini net ihracattaki göz alıcı büyümeye borçlu oluşu… Bunun neresi kötü, ticaret savaşları ortamında bile bunu başarabilmiş diyenler için bir bilgi daha, Çin ile ABD arasında görüşmeler Mayıs’ta kesildi ve yeni vergiler kondu.
Halbuki ihracat artışındaki önemli unsur bunu bekleyen Çinli ihracatçıların son bir ihracat hamlesi yapıp vergiler başlamadan ihraç edebildiğini etmek çabasıydı. Yani bu da tek seferlik bir gelişme gibi gözüküyor.
Nitekim Devlet Enformasyon Ofisi adlı hükümete bağlı büyük düşünce kuruluşunun baş ekonomisti Zhu Baoliang şöyle diyor: Ticaret savaşlarının etkisi ve küresel ekonomik yavaşlama nedeniyle ihracatımızda yavaşlama görülecek ve bu yıl sonu sıfır büyüme gelebilir ihracatta.
Nitekim Çin ekonomi yönetimi de öyle pek de iyimser değil. Pekin’in 2019 hedefi zaten 6,0 ila 6,5 arası… Tahminciler, örneğin Hwabao Trust iktisatçısı Nie Wen’in tahmini 6,0 ila 6,1.
TEŞVİK, TEŞVİK, DAHA FAZLA TEŞVİK!
Böyle olunca Çin için herkesin gözü hükümete dönüyor ve yeni ekonomik teşvik paketleri bekleniyor.
En çok beklenen de Bank of China (Çin merkez bankası) zorunlu karşılıkları bir kez daha indirmesi… Zorunlu Karşılık oranları zaten 2018’den beri 6 kere indirildi. Reuters’e göre bu yılın sonuna kadar iki indirim daha gelebilir.
Hükümetin ve para otoritesinin bugüne kadar yaptığı teşvikler zorunlu karşılıklarla da sınırlı değildi. Daha bu yıl maliye politikasında önemli gevşemelere gidildi, mesela 2 trilyon yuanı bulan (291 milyar dolar) vergi indirimlerine gidildi. Yerel yönetimlere alt yapı yatırımları yapmaları amacıyla 2,15 milyar yuanlık bir tahvil yoluyla borçlanma imkanı tanındı.
Dolayısıyla bütün bunlara rağmen 2. Ç. Büyümesinin hayal kırıklığı yaratması ve olduğu kadarıyla ilk yarı büyümesinin daha çok tek seferlik iyileşmelere dayalı olması gelecekte büyümenin daha da gerilemesi tahminlerinin ağırlığını arttırıyor.
ÇİN VE DÜNYA EKONOMİSİ: BİR KISIR DÖNGÜ
Şimdi ortada üç umut var Çin ekonomisi ile ilgili…
1. Ticaret savaşlarının son G-20’de Trump –Xi arasındaki zirve sonucu yeniden başlatılan görüşmeler sayesinde nihayete ermesi. Ne var ki orada da hızlı bir gelişme gözükmüyor. Tersine herkes yine bir pürüz çıkacağından korkuyor.
2. Dünya ekonomik yavaşlamasının durması. Böylece Çin ihracatının yeniden artması… Fakat bu da bir kısır döngüye işaret ediyor. Fed ve ECB ya da diğer merkez bankaları arka arkaya faiz indirmeye girişse bile hepsinin bir arada yaptığı faiz indiriminin dünya büyümesine etkisi artık çok zayıf. Yani hem parasal genişlemenin olumlu etkisi artık sınırına gelmiş gibi, hem de herkesin birden yaptığı genişlemeler birbirinin olumlu etkisini bir ölçüde nötrlüyor, sıfırlıyor.
Dahası Çin dünya büyümesinin kendini kurtaracağını umuyor ama dünya da büyümek için Çin’in büyümesine muhtaç!
Böylece geriye kala kala 3. ve son etken olarak Çin hükümetinin durmadan yaptığı teşvikler ve kredi genişlemeleri kalıyor. Bu zamana kadar bu teşviklerin sınırlı bir olumlu etkisi her şeye rağmen Çin büyümesinde gözüktü. Fakat ne pahasına?
Git gide daha fazla iktisatçı bu kredi genişlemesi ve teşvik politikalarının Çin’deki devasa “gölge bankacılık” ile onun vasıtasıyla halının altına süpürüle gelen batık krediler dağı ile beraber düşürüldüğünde Çin’de belki de tarihin ilk kapitalist krizini tetikleyebileceğinden korkuyor.
Gelelim başlıktaki soruya… Napoleon’un meşhur lafına Atilla Yeşilada’dan sonra ben de atıf yapayım. Malum, Napoleon “Çin uyuyan bir devdir, bırakın uyusun. Uyanırsa yer yerinden oynar” demiş. Atilla, “Ya yeniden uyursa?” diye sormuştu, Çin’den son zamanlarda arka arkaya gelen kötü verilere atfen…
“Çin Uyanırsa yer yerinden oynar demişti” Napolyon.. Uyandı ve dünyanın düzeni değişti ama ya yeniden uyursa?.. En önemli Çin verilerinden biri daha alarm verdi.https://t.co/icPAcMkC1f
— ParaAnaliz (@paraanaliz) April 30, 2019
Ben başka bir yorum yapayım. Acaba Çin uyanmakla kalmayıp fazla mı uyanık oldu? Çin’in dünya ekonomisine en büyük faydası, Batı kapitalizminin finansal canbazlıklarına girmeden, o muazzam parasal gevşeme ve buna dayalı borsa ve gayrimenkul şişmelerine bulaşmadan dünyanın fabrikası gibi çalışmasıydı. Dünya büyümesi ve Batının o parasal canbazlıkları 70’ler hatta 80’lerin ilk yarısına göre 90’lardan beri verimli sonuçlar veriyor ve Batının refahına katkıda bulunuyorsa sebebi biraz da Çin’in saf ve bakir Asya delikanlısı olarak üretimle uğraşıp o canbazlıkları ucuz üretim ve yüksek tasarrufuyla beslemesiydi.
Şimdi Çin de özel sektörüyle, yerel yönetimleri ve bankalarıyla git gide Batı tipi parasal canbazlıklarda neredeyse Batı’nın finans sihirbazları kadar usta oldu.
Yani Çin uyandı, hatta biraz fazla bile uyandı. İyice uyanık oldu.
Peki ama şimdi Batı’nın yanında bir de Çin’in finans canbazlıklarını acaba kim besleyecek? Ve son soru Türkiye sadece yanancı borsalrdan ve bankalardan borçlanma ile büyüme ısrarını sürdürürse, arkasında Çin’in olmadığı bir durumda bu piyasaların küpeştesinden denize atılan ilk ekonomilerden biri olmayacak mı?
Yol yakınken planlı, daha üretime dayalı, kendi iç tasarruflarını arttıran bir yola girmeye ne dersiniz? Bakın Çin de hazır o koltuğu yavaş yavaş terk ederken, Çin’in hatalarına kalkışmadan, öncekilerin deneyimlerinden ders alabilen “geç kalmışlar” kulübünün bu kez akıllı bir üyesi olmaya mesela?..